14th

186 30 64
                                    

(Medyadaki şarkı tesadüfen çıktı karşıma ve çok hoş oldu, isterseniz siz de dinleyerek okuyabilirsiniz. 💙
Ve Charles hikâyede uzun saçlı olsa da fotoğraf çok güzel, koymadan duramazdım...)

Bu saçmalığı yakıp karşısına oturup yanışını izlemek, sonrasında da artık yapacağımı yapmak istiyorum ama bari bunun sonunu getirebileyim, değil mi hayatım? Saçma kelimelerimle kirlettiğim sayfalar ve harcadığım mürekkebe yazık olmasın en azından.

Yılbaşına geçelim. Merak etme, hayatım, günümüze ulaşmana az bir vakit kaldı. Yıla nasıl başlarsan öyle devam eder sözüne pek inanmıyordum açıkçası. Sonuçta koskoca 365 gün içinde karşına birçok fırsat çıkar ve öyle ya da böyle bir şekilde o fırsatı değerlendirme fırsatına sahip olursun. Gel gör ki bu düşüncem, ben inancımı yitirmeye başladığımda hatırı sayılır bir evrim geçirdi.

Yılbaşına kadar geçen birkaç ayda daha iyi oldum. Ataklarımın sıklığı epey azaldı ve artık o kadar gerilmemeyi, oluruna bırakmayı bir şekilde öğrendim. Cidden, hayatım, o stres ile hayat çekilir gibi değil. Umarım ne demek istediğimi asla anlamazsın. Biraz da sakal bıraktım. Çok uzun değil ama artık biraz olsun farklı görünüyorum en azından, aksi takdirde saçlarımı kesecektim.

Kısacası her şey yolundaydı, aksilik diyebileceğimiz en büyük şey çok fazla yağan kar yüzünden kimi yolların kapanması olsa gerek. Tabii bir de Raven'ın takmam için sıkı sıkı tembihlediği papyonum. Papyon, kravat takmayı da hiç sevmem bu arada. Kolye bile takmıyorum, onları neden takayım ki? Yine de Raven'ı kırmamak adına taktım işte. Çok şaşıracaksın ama yılbaşında hayran kalmıştım sana. Bu kez birimizin evinde değil de bir mekânda kutlamaya karar vermişlerdi çok bir şekilde dekore edilmişti, arkaplanda hoş şarkılar çalıyordu ve herkes bu konuda benimle hemfikir görünüyordu blabla... Sen de oradaydın zaten.

Sen de hatırlarsan hayatım, sana bir soru sorulmuştu, kazadan sonra işine nasıl döndüğünde alakalı. Araya sıkıştırmadan edemeyeceğim, hızlıca toparlandın ve eski enerjini yakaladın, seninle bu konuda gurur duyuyorum, gerçekten. Sonra soruyu cevapladığında kadın "Tanrı'ya şükür, onun sayesinde" tarzı bir şey demişti ve sen kadehini yudumlayıp alayla sırıtırken "Demek inançlısınız." Demiştin. Kadın gülmüştü, "Tabii ki, her şey O'nun sayesinde oluyor. O istemeseydi bugün bu halde olmayabilirdiniz."

"Bu çok güzel," demiştin sen de. "Öyleyse siz de bir zahmet, rahatsızlandığınızda ilk iş hastanenin acil servisine koşmayın lütfen, dua edin. Tanrı sizi bir şekilde iyileştirir nasıl olsa." Sonra kadehini masaya bırakıp elini belime yerleştirmiş ve bana bakmıştın. "Gidelim mi, hayatım?" Beni yönlendirip onlardan uzaklaşmamızı sağlarken ise ekledin. "Hava almak ister misin? Burası fazla kalabalık oldu."

"Evet," dedim. "Çok iyi olur."

Birlikte mekanın terasına çıktık. Orayı nereden bildiğini bilmiyordum bile, belki de daha önce de gelmiştin. Kar yeni yağdığında hava senin kemiklerini titretecek kadar soğuk olmaz, yumuşak ve yalnızca yanaklarınla burnunu kızartacak kadar hoş bir soğuğu olur. O gün hava tam olarak öyleydi. Müzik sesi çok kısık geliyordu fakat duyuluyordu sonuçta. Aramızda bir adımlık mesafe açıp elini bana uzattın davetkâr bir tavırla. Gülerek elini tuttuğumda ise tekrar yaklaştın bana ve değişen şarkı eşliğinde uyumlu bir şekilde dans etmeye başladık.

Bana bakıp söylediğini hatırlıyorum. "Senin inançlı biri olduğunu biliyorum ama saatlerini ve enerjini harcadığın şeyin yalnızca "Tanrı'nın" mucizesi olarak görülmesi çok irrite edici. Hayatımın yarısından fazlasını harcadım ben bunun için."

my beautiful trauma • cherik [√]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin