Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Tuğkan
Güneş, uyanmam için ısrarla yüzüme vururken, elimi gözüme siper edip gözlerimi açmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım çünkü gözlerimi açamıyordum. Gece uyuyamamıştım. Seda'nın triplerine maruz kalmıştım. Annemin dünkü tavrı yüzünden bir dünya trip yemiştim. Işin kötü tarafı mesajlaşırken uyuya kalmıştım ve birde bunun için trip yiyecektim.Odamın kapısı açılırken annem şuh sesiyle bağıra bağıra odaya girdi.
"Oğluşuuummm hadi kalk bakalııımmmm." diyerek çekmişti üstümdeki ince pikeyi. Beni kaldırmadan gitmeyeceğini bildiğim için kalkmaktan başka çarem yoktu.
"Kalkıyorum." diye mırıldandım kendim bile zor duyduğum sesimle.
"Aaa hadi kalk ama." dedi annem sabah sabah anlam veremediğim neşesiyle. Annem böyleydi işte. Dün baygınlık geçiren kadından eser yoktu bugün.
"Anne bırak uyuyayım. Zaten gece uyuyamadım." dedim mızmızlanarak.
"O niye o?" dedi yatağımın kenarına otururken.
"Senin yüzünden canım annecim." dedim zoraki şekilde gülümseyerek.
"Aa ben ne yaptım oğluşum. Sende, Allah korusun başına taş falan düşse benden bileceksin." dedi sitem ederek.
"Dün Seda'nın kahvesini beğenmedin ya, sonra yangından mal kaçırır gibi çıktık ya doğru düzgün oturmadan. Seda o yüzden trip attı bütün gece ve daha kötüsü o trip atarken ben uyuya kaldım. Büyük ihtimalle bugün beynimi si..." dedim ve annemin uyarıcı bakışlarını görünce diyeceğim şeyi yutup lafı çevirdim hemen. "Şey yani başımın etini yiyecek." dedim bıkkın bir ses tonuyla.
"Aman oğluşum takıldığın şeye bak." dedi annem ve çıktı odadan. Bense arkasından öylece bakakalmıştım. Sonra annemin dışarıdan gelen sesini duyup artık kalkmam gerektiğini anladım. Zaten uyku falan kalmamıştı. "Hadi kalk artık yoksa üstüne Volkan'ı salarım. Sen bilirsin." demesiyle hemen kalktım. Volkan benim kardeşimdi ve sabah sabah onunla uğraşmak iyi bir fikir değildi. Yatağımdan zar zor kalktım ve banyoya gittim. Işlerimi halledip çıktım banyodan. Mutfağa geçtiğimde kahvaltı masası hazırdı. Annem girdiğimi görünce çaylarımızı doldurup oturdu.
"Volkan nerde?" diye sordum.
"Simit, börek falan alacakmış canı çekmiş." dedi annem çayını karıştırırken. Dalgın gibiydi.
"Senin neyin var? Dalgınsın."
"Ha ben mi? Yok canım dalgın değilim. Aklım Bartu da. Çocuk tek başına ya canım ona sıkılıyor." dedi. Annem Bartu'yu cidden çok seviyordu. Bartu, parçalanmış bir ailenin çocuğuydu. Annesiyle babası o daha çok küçükken ölmüştü. Annesi annemin çok yakın arkadaşıydı. Bartu da belli bi yaşa kadar bizimle kaldı. Annem Bartu'nun yetimhanede büyümesini istemediği için eve getirdi ve o büyüttü. Daha sonra Bartu eline mesleğini alınca babasından kalan evinde yaşamak istedi ve annem başlarda hiç istemese de razı oldu. Sık sık bize geliyordu yine ama annem onun tekrar bizimle kalmasını istiyordu. Bartu da anlamadığım bir şekilde istemiyordu. Annem onu bizden hiç ayırmadı. O yüzden Bartu anneme saygıda asla kusur etmezdi. Annemde öz oğlu gibi görüyordu Bartu'yu. Annem telefonunu eline alınca ne yapacağını anladım. Saniyeler içinde Bartu'yu aramış ve kahvaltıya çağırmıştı. Bartu'nun başta reddettiğini yalnız annemin ısrarlarına dayanamayarak geleceğini anlamıştım. "Ben kalkıp bir servis daha açayım." dedi annem keyifle.
Dakikalar sonra kapı çaldığında Volkan ve Bartu birlikte girdiler içeri. Volkan elini Bartu'nun omuzuna atmıştı ve gülüyorlardı. Birden bire ne oldu bilmiyorum ama vücudumda birşey hissettim. Gözüm Volkan'ın, Bartu'nun omuzundaki eline takılı kaldı. Sonra Volkan'la göz göze geldik bana yandan bir şekilde sırıtıp Bartu'nun omuzundaki elini sıklaştırdı. Bende gözlerimi kısarak baktım. Daha sonra Bartu onun kolunun altından çıkıp yanındaki sandalyeye oturdu.
"Hoşgeldin." dedim gülümseyerek.
"Hoşbuldum." diye karşılık verdi o da anında gülümseyerek. Masada duran telefonum çalınca gözleri anlık olarak telefona kaydı. Bende telefonu alınca Seda'nın aradığını gördüm. Annem, yemekte telefonla ilgilenmemizi istemediği için aramayı meşgule atıp masanın üstünde bulunan telefon sepetine koydum. Herkes yemek vakti telefonunu o sepete koyardı. Telefonu meşgule atmam, Seda'nın triplerini daha çok çekeceğim anlamına geliyordu. Bartu da telefonunu sepete koydu. Yüzüne baktığımda gülmüyordu deminki gibi.
"İyi misin?" diye sordum onun duyabileceği bir ses tonuyla. Başını salladı sadece ve kahvaltıya başladı. Bakışlarım bir süre yüzünde oyalandı. Erkek olmasına rağmen güzel bir yüzü vardı Bartu'nun. Kafamı sallayıp düşüncelerimi dağıttım. Başımı kaldırınca Volkan'la göz göze geldim. Bana sinsice sırıtarak bakıyordu. Sayko mu lan bu? Bana yine yandan gülüş atınca ister istemez elimdeki çatalı sıktım. Annemin de yüzünde bir tebessüm hakimdi. Benim bilmediğim birşeyler dönüyordu burda. Ne oluyordu lan?
Tuğkan saf mısın oğluşum?
Ee kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl gidiyor?
Annemizi ve Volkan'ı nasıl buldunuz?
Ha bu arada Volkan'a sinir olmayın tamam mı 🤗
Umarım beğenirsiniz 🙏
Sizleri seviyorum 💜
İyi okumalar 💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKADAŞIM (BxB)
RomanceTuğkan'ın annesi Esra, oğlunu, manevi oğlu olarak gördüğü, aynı zamanda da oğlunun en yakın arkadaşı olan, Bartu'yla shipliyordur ve ikisinin arasini yapmaya kararlıdır. ... "Duygularımı bastırmaya çalışırken aslında sana daha çok aşık oldum..." ...