Sonunda ben geldim. Kusura bakmayın sınava hazırlanıyorum ve pek yazmak için vaktim olmuyor.. Umarım bundan sonra daha fazla vakit ayırabilirim.
Oy verip ve yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.
Sizi seviyorum...
Gittikçe Taehyung'a daha fazla bağlanıyor olmak iyi bir şey mi yoksa kötü mü bilemiyorum. Artık onu sürekli yanımda istiyor ve sürekli ona bakmak istiyordum. Buna aşk mı denir?
Daha önce hissedemediğim bu duyguları tatmak ve kalbimin bu kadar tatlı ve hızlı bir şekilde çarpışı...
Taehyung ile parkta ne kadar kaldığımızı bilmiyordum. Taehyung o kadar güzeldi ki onu izlerken zaman kavramı yok olmuştu bende. Ama tabi ki hayatın gerçekleri bir defa daha kendini hatırlattı. Yoongi aradı ve kendisinin kafeye gittiğini ve beni oraya çağırdığını söyledi. Şaşırsam da tamam diyip kapatmıştım. Çünkü bugün izin günümdü. Neyse parktan ayrıldık. Taehyung işinin olduğunu söyleyip ayrıldı yanımdan ve ben de kafeye tek gitmiştim. Ve tek gitmem aslında yararıma olmuştu. Kafamı toplamış ve öyle gitmiştim kafeye.
Kapıdan içeri girince çoğu çalışanın burada olduğunu fark ettim. Bay Min'in elinde zarf vardı ve çalışanlara veriyordu. Bir anda kolumdan çekilmemle neye uğradığıma şaşırdım. Neyse ki Yoongi'ydi.
''Nerede kaldın sen? Yarım saattir seni bekliyorum burada.'' Baya sinirlenmişe benziyordu.
''Taehyunglaydım. Anca geldim işte. Ne oldu ki? Bugün benim izin günüm. Neden çağırdın beni?''
Yoongi'nin o an gözleri parladı ve bana döndü.
''Bugün maaş günü.''
O ana bu zamana kadar hiç para almadığımı hatırladım. Babam öldüğü için gelen bir para vardı aylık. Annem ben okula gittiğim ve benimle uğraşmamak için o kartı benim üzerime aldırmıştı. O yüzden bir eksiklik çekmemiştim. Şimdi ise kendi kazandığım parayı almam beni bi miktar mutlu etmişti.
Ben cevap vermedim Yoongi'ye. Zaten o sırada Bay Min bizi yanına çağırdı. Yoongi koşa koşa gitti. Bu beni gülümsetti.
''Yoongi al bakalım. Hak ettin bu parayı. Aferin oğlum.''
'' Saol patron.'' Bu söylemine Bay Min ve ben güldük ve Yoongi zarfı aldıktan sonra gitti. Sıra bana gelmişti.
''Merhaba Jimin. Al bakalım bu da senin. Bu parayı sonuna kadar hak ettin. Çok nadir memnun kaırım çalışanlarımdan. Ama sen taktiri hak eden birisin. Hem okuyup hem çalışmak zordur bilirim. Ben de zamanında mecbur kalmıştım. Ama inan şu an yaşadığın tecrübeler ileriki hayatının daha kolay olmasını sağlayacak.''
''Teşekkür ederim Bay Min. Sizi hayal kırıklığına uğratmadığım için mutluyum.''diyip eşindeki zarfı aldım.
''Eğer...bir ihtiyacın olursa hiç çekinmeden bana gelebilirsin. Biz burada bir aileyiz. Bunu unutma.''
Aile...bilmediğim bir kavram olmasına rağmen içimi ısıtmıştı böyle demesi. Gözümden akan yaş ve dudaklarımda olan gülümseme bunu kanıtlar nitelikteydi.
Yoongi'nin konuşması üzerine ona döndüm ve onayladım onu gözlerimle.
Ne olduğunu kısaca özet geçeyim isterseniz. Ben ilk maaşımı alınca dedim ki neden arkadaşlarımı evime davet edip bunu kutlamıyoruz. Yoksa asla Taehyung'u çok özlediğim için deği yani. Maaşımı kutlamak için :)
Bunu ilk Yoongi'ye kafedeyken söylediğimde çok güzel düşündüğümü söyledi. Jungkook ve Taehyung'a bana gelmeleri için kısa bir mesaj ve konum atıp Yoongi ile birlikte kafeden çıkıp markete gittik. Hem karnımız aç olduğu için hem de sonradan yemek için abur cubur ve hamburger aldık. İçecek olarak da Yoongi'nin ısrarlarıyla bira aldık. Sonra da marketten çıkıp eve geldik. Evde toplanacak bir yer yoktu. Zaten evde tek ben olduğum için dağınık olması mümkün değildi.
Şimdi de kapının çalınmasıyla ayağa kalktım açmak için. Gelen jungkook'tu.
''Hoş geldin .''
'' Hoşbulduk Jimin-ah.''
Ceketini çıkarıp askılığa astı ve içeri geçti. Tam kapıyı kapatacaktım ki biri engelledi. Baktığımda nefes nefese bir Taehyung beklemiyordum.
''Taehyung iyi misin? Neden nefes nefesesin? Bekle su getireyim.''
Tam içeri geçecekken Taehyung kolumdan tuttu ve gitmeme izin vermedi. Kendini toparlayınca bana döndü ve gülümsedi.
'' Merhaba Jimin.''
'' Merhaba Taehyung. İyi misin?''
''iyiyim yaa. Sadece koşarak geldim de ondan nefes nefeseydim. Sorun yok yani.'' Cümlesine devam etti.
''sen benim için endişelendin mi?'' bunu demesiyle kafamı eğip gülümsemem bir oldu. Utandırdın beni zalimin oğlu.
'' Sen nefes nefese gelince bi şey oldu sandım. Endişelendim tabi.'' Kafam eğikken küçük çaplı bir kahkaha duydum. Tabi kii Taehyung gülüyordu.
''Utanınca çok tatlı oluyorsun Jimin-ah.'' Bu dediğini daha fazla utanmamak için duymamazlıktan geldim ve kapıdan çekilip geçmesi için yol açtım. İçeri girdi ve hırkasını çıkarıp astı. Elinde de poşet vardı ve bana uzattı. Ne olduğunu anlamadığım için Taehyung'a baktım.
''Evine ilk defa geldiğim için hediye almak istedim. Yani bilirsin alırlar.'' Bunları dedikten sonra elini ensesine attı ve saçlarıyla oynamaya başladı. Utanmıştı ve çok tatlıydı. Poşeti açtım ne aldığına bakmak için. Ve gördüğüm anda nutkum tutuldu.
Çok güzel bir kar küresi almıştı. İçinde iki tane oğlan vardı ve birbirlerine sarılıyorlardı. Nutkum tutulmuştu.
'' Teşekkür ederim. Düşünmen bile çok ince ki bu harika bir küre.''
Biz birbirimize bakıp gülümserken Yoongi geldi.
'' Flörtleşmeniz bittiyse içeri gelseniz. Sabahtan beri bir şey yemedim ve çok açım.''
Ve sonra Yoongi'nin gözleri elimdeki küreye takılı kaldı ve baya şaşırmış bir halde bakışlarını ilk bana sonra Taehyung'a çevirdi.
''Jimin...Taehyung'un bize bile dokundurmadığı kar küresinin senin elinde ne işi var?''
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Taehyung Bon Voyage'de Jimin için kar küresini almıştı :)