Bölüm 2

2.2K 268 32
                                    


İYİ OKUMLAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Kraliçe Slyvia, düşünceli bir şekilde karanlık bir kuyuda bulunan suyun içine bakıyordu. Dudakları durumdan hiç memnun değilmiş gibi kıvrılmıştı. Geçen yıllar Kraliçe'ye hiç dokunmamıştı. On yıl önceki güzelliğinden ve karanlık zarafetinden hiçbir şey kaybetmemişti.

Olesia, oturduğu yerden kalktı ve uzun tırnaklarından biriyle alt dudağıyla oynadı. "Kraliçem" dedi nazik bir sesle ancak gözlerindeki bakış pek de nazik değildi. Okyanus rengi gözlerinin içinde karanlık bir parıltı vardı. "Canınızı sıkan bir şey mi var?"

Slyvia, kızıl renkli gözlerini ona dikti. Elleri öfkeyle kasılmıştı. Ancak Olesia, onun bu gergin halinden hoşlanıyormuş gibi gülümsedi. On yıldır bu adada olmasına karşılık burada yüzyıllarını geçiren şeytanlara bile meydan okuyacak kadar güçlü bir cadıydı. Hiçbir tanrıya ya da tanrıçaya bağlılığı yoktu. Onu bu kadar güçlü kılan şeylerden biride herhangi bir bağlılığının olmamasıydı.

Kraliçe'nin ondan bu kadar nefret etmesinin nedeni buydu. Zamanı geldiğinde Olesia'nın onu tahtından edeceğini herkes biliyordu. Olesia'nın da bunu çok istediği bilinen bir şeydi.

Slyvia, derin bir nefes aldı ve kendini sakinleştirdi. Dudaklarına yapmacıkta olsa bir gülümseme kondurdu. "Önemli bir şey yok" dedi sakince. "Endişen için teşekkür ederim, Olesia"

Olesia bunun üzerine kendisine hiç yakışmayan çirkin bir kahkaha attı. "Endişelenmedim, Kraliçem" dedi neşeyle. "Ölümünüzün haberi için heyecanlanıyordum sadece" dedi ve kraliçeye arkasını dönüp dev salondan çıktı.

Slyvia'nın dudaklarındaki gülümseme titredi ve öfkeli bir kısılmaya dönüştü. "O küçük kaltak" diye bağırdı.

On yıl önce kapılardan içeri girdiği andan itibaren Olesia O'Cannor, çok ciddi bir gelişme göstermişti. Hiçbir cadının girmeye cesaret edemeyeceği büyülere bulaşmış, her seferinde kendini daha da güçlü kılarak yeniden dönmüştü. O şuanda bile ana dünya da adından korkuyla bahsedilen bir kadındı.

Cehennem Cadısı, diyorlardı ona. Olesia, cehennemin kapılarını açmış ve şeytanlarla oyun oynamıştı. Bu dünya üzerinde yaşayamayacak kadar büyük habisliklerle uğraşmıştı ve bunların hepsini dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle yapmıştı.

Tehlikenin yüzüne gülüyordu resmen. Hiçbir ölümcül tehlike onu korkutmuyor ya da yıldırmıyordu. Tamamen kendisi için bir eğlence parkı gibiydi bu dünya ve öteki dünya. İşte bu yüzden Olesia, genç yaşına karşılık buranın en güçlü cadısıydı ve Slyvia'nın asla dokunamadığı tek kadındı.

Olesia, odasına çıktı ve kapıyı arkasından sıkı sıkıya kilitledi. Belki de bu hayatta Kraliçe Slyvia'dan daha çok nefret ettiği kimse yoktu. Kendisine iblis diyen o kadın sahtekârın tekiydi. Zayıf bir ifritten başka bir şey değildi. Aptal hokus pokus numaralarıyla ve biraz da afyon ruhuyla etrafındakileri kandırmayı başarmış bir sahtekardı.

Genç kız, uzun örgülü saçlarını açtı ve üzerindeki bütün kıyafetleri çıkardı. Büyük bir aynanın önünde durup kendisine baktı. Uzun bedeni gayet formda ve güzeldi. Göğüsleri dolgun, beli ince ve kalçaları yuvarlaktı. Mürekkep karası saçları kalçalarına kadar iniyordu. Dudakları kıpkırmızıydı. Bir erkeğin çıldırmasına neden olacak bir güzelliğe sahipti.

KORSAN SERİSİ 3. KİTAP- CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin