Bölüm 11-12

2.1K 269 49
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... İKİ BÖLÜM BİR ARADA PAYLAŞTIM... ELLİ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Ryan gözlerini açtığında kamarasındaydı. Yatağın üzerine yarı çıplak bir şekilde uzanmıştı. Ancak kendini hiç dinlenmiş ya da rahatlamış hissetmiyordu. Sanki uzun ve zorlu bir maraton koşmuş gibiydi. Genç adam neler olduğunu anlamaya çalışarak gözlerini kırpıştırdı. Hatırladığı en son şey Yasemen Adası'na demir atmışlardı ve gemiyi tadilata soktuğuydu.

Genç adam başını tutarak doğruldu. Üzerinde pantolonundan başka bir şey yoktu. Üstelik kendi yatağında değil de Olesia'nın yatağındaydı. Ya da bir zamanlar ona ait olan yatakta.

Neler olduğuna dair gerçekten en ufak bir bilgisi bile yoktu. Son derece yorgundu ve içinde tuhaf bir boşluk duygusu vardı. Sanki uzun zamandır sahip olduğu bir şeyi kaybetmiş gibi saçma bir hüzün bir de.

Saat gecenin ilerleyen saatleri olmalıydı. Tayfası bile yatmıştı. Gemide hayaletlerden başka kimse gezinmiyordu ve tanrılardan başka kimse onları izlemiyordu. Ryan, güverte katına çıktı. Asıl aradığı ne hayaletler ne de tanrılardı.

Kadın tırabzanlara yaslanmış gökyüzünü izliyordu. Hafif bir esinti geceden yapılmış gibi kapkara saçlarını dalgalandırıyordu. Ryan, hafifçe yutkundu. Yine o ağırbaşlı elbisesini giymişti. Bu sefer okyanus mavisi gözlerinin renginde bir elbiseydi. Genç adam bir süre durdu. Onun gözlerini görmek isteyip istemediğini düşündü. Olesia'nın o gözleri ona kaybettiği zamanı geri verebilirdi belki ama ya yanında getireceği şeyler... Şimdiye kadar bedel ödemeden can kurtarmamıştı.

"Onun kontrolündeydin" dedi genç kadın aniden. "Bu yüzden hatırlamaman doğal,"

Ryan, derin bir nefes aldı. Bir kez daha cadılardan nefret ettiğini düşündü. Bu cadı Willow'un kızı olsa bile bunun bir anlamı yoktu. Cadılarla son zamanlarda fazlasıyla yakın temasta bulunmuştu ve isterse kendi kardeşi olsun bir anlamı olmazdı. Hepsi hesapçı yaratıklardı. Gerçi kendi annesinin de pek bir farkı yoktu cadı olmamasına rağmen.

Gerçi yaşadıkları dünyanın tamamı bu yöndeydi...

Ryan elini saçlarının içinden geçirdi. "Sanırım..." diye mırıldandı hafifçe. "Neler olduğunu bilmek istemiyorum" diye fısıldadı. Bilmek istediği bir şey olduğunu da sanmıyordu.

Olesia'nın okyanus rengi gözleri onu delip geçti. O kadar ciddi bir ifadeyle ona baktı ki Ryan bir an geri doğru kaçmak istedi. Ancak bunu gururuna yedirebileceğinden emin değildi. Olesia bir süre sadece ona baktı ardından omuz silkip arkasını döndü. "Zaten bilmen gereken pek de bir şey yok" dedi sakince. "Biraz asabi ve saldırgandın. İki tane fahişeyi ölümüne becerdiğini de söylemek gerek. Onlara oldukça fazla para ödemen gerekti. Onun dışında tayfanı fırçaladın biraz"

Gerçekten de bilmek isteyebileceği hiçbir şey yoktu. Fahişelerle ilgili ufak problemi onun bilmesini iste hiç istemezdi doğrusu. Derin bir nefes aldı. İşi umursamazlığa sürebilirdi. Zaten başka şansı varmış gibi görünmüyordu. "Biraz" diye mırıldandı. "Sert olduğumu kabul ediyorum."

Olesia başını çevirdi. "Bir daha benden kaçınmaya çalışma" dedi sakince. "Benden ne kadar uzak durursan Slyvia'nın seni ele geçirmesi o kadar kolay olur. Bu yüzden lütfen kendini benden geri çekme"

Ryan gözlerini kaçırdı. Onun nasıl bir şey söylediğini idrak etmekte zorlanıyordu resmen. Ondan kaçınmamak, yakın olmak... Ne kadar yakın? Daha ne kadar yakınlaşabilme olanağı vardı? O kadınlara yaptıklarını duymamış mıydı?

KORSAN SERİSİ 3. KİTAP- CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin