Hacı Hamit'in, Bekir'in üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olmuştu. Ağrıları da ilaçların etkisiyle biraz daha dinmişti. Bekir, bir süre Hacı Hamit ile konuştuklarını düşünmüş ve sonrasında uyuya kalmıştı.
Bekir'i, yemek dağıtımı yapan kadın elinde ki metal tabağı yere düşürmesiyle istemeden uyandırdı. Bekir uyandığını belli etmeden kadının gitmesini bekledi. Kadın her zaman ki gibi yemeklerden azar azar koyup, suyu tazeleyip odadan çıktı. Kadının çıkması ile birlikte Bekir yavaşça yataktan kalktı bastonunu alıp masaya doğru yürüdü ve yiye bildiği kadar yemeye çalıştı. Kapı tekrar aralandı bu sefer Aysun Hemşire odaya gelmişti ilaçlarını vermek için.
' Bekir bey, nasılsın daha iyi oldun ya?' dedi Aysun hemşire.
' Daha iyiyim, sağol Aysun hemşire. '
' Doktor Suat Bey yarından itibaren sana refakatçi birinin kalmasını istedi. '
' Tamam Aysun Hemşire bugün evi ararım. Kardeşimin gelmesini isterim. ' dedi Bekir. Bu duruma biraz sinirlenmişti ama haklıydılar. Bir keresinde nöbet geçirirken dili boğazına kaçmıştı, bunca süre tek kalmasına iyi müsaade etmişlerdi.
' İstersen sana yardım edebilirim telefon kulübesine gitmen için. '
' Teşekkürler Aysun Hemşire kendimi iyi hissediyorum. Tek gidebilirim. ' dedi Bekir.
' Tamam o zaman bir ihtiyacın olursa söylersin. ' dedi Aysun hemşire. Bekir'in ilaçlarını masaya bıraktıktan sonra odadan çıktı.
Bekir yemeğini yedi, masada ki peçete ile ellerini sildi. Bastonuna yaslanarak ayaklarının gücünü test etmek için odada bir tur attı. İlaçlarına baktı, hemen içmek içinden gelmedi. ' Gelince içerim. 'diyerek dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladı.
Hastane girişindeki telefon kulübesine doğru yürümeye başladı. Her geçtiği odaya göz ucu ile bakıyordu, daha önce bu odalarda gördüğü selamlaştığı bir çok hasta taburcu edilmişlerdi. Hastanenin içinde hep bir sirkülasyon vardı. Bekir'in aklına Bursa'da arkadaşının düğünü için gittiğinde kaldığı otel geldi. ' Evet ' dedi içinden ' Hastanelerde otellere benziyor. Tabii müşterilerin verdikleri tercihler faklı. ' diyerek devam etti.
' Hastalar oteli ' dedi Bekir kısık sesle, gülercesine.
Tekrarladı bir kaç kere.
' Hastalar oteli... '
Hastane kapısına geldiğinde Hacı Hamit'i gördü ve selamlaştılar. Sonrasında Bekir telefon kulübesine girdi. Telefonu avizeden ayırıp, daha önce kantinden aldığı mavi kontör kartını taktı. Yavaşcana rakamlara yanlış basmamaya özen göstererek numaraları girdi. Telefon 2 kez çaldıktan sonra yengesi telefonu açtı.
' Alo buyrun. '
' Alo yenge ben Bekir. '
' Bekir nasılsın iyi misin? '
' İyiyim yenge sağ olasın Sen nasılsın? '
' İyiyim. Bugün kardeşin seni görmeye gelecekti. Araman iyi oldu bir şeyler ister misin? Eksiğin var mı orada? '
' Yok yenge teşekkür ederim ama bugün hemşire geldi artık yanımda refakatçi kalmasını istedi. '
' Aaa neden bir şey mi oldu bak doğruyu söyle Bekir. ' diye meraklı bir ses tonuyla seslendi.
' Yok yenge dün akşam yine bir nöbet geçirdim ondan. ' dedi Bekir sıkkın bir ses tonu ile.
' İyi oldu bu sana, kalmamızı istemiyordun. '
' Yenge işiniz gücünüz var kardeşimde okuyor hem nasıl diyebilirim size gelin diye bu durumda. ' dedi Bekir.
' Kalacağız tabi o nasıl söz hem kardeşin haftaya karne alacak o rahat rahat kalabilir artık yanında. Hem sen biz hasta olsak bize refaketçi gelmiyecek misin? dedi yengesi. Bekir benzer sözleri bugün birde Hacı Hamit'ten duymuştu. ' Hem sen daha kaç gün orada kalmaya devam edeceksin. ' diye devam etti.
' Estağfurullah yenge kalmam mı. Doktorun dediğine göre tahlillerde iyileşme var belki yakında çıkartırlar. Yeni bir alet alınıyormuş hastaneye Amerika'dan geliyormuş işte. Onda benim beynimi kontrol edeceklermiş durumumu netleştirebilmek için, iki gün önce benden imza aldılar. '
' Çok güzel sevindim buna. Ben yarın gelebilirim, senin dakikaların bitmesin konuşuruz o zaman sonra olur mu? '
' Tamamdır yenge herkese selamımı söylersin. Sağlıcakla kalınız. '
' Sağ olasın Bekir, sende görüşmek üzere. '
Bekir telefonu yerine yerleştirdi ve kartını cüzdanına koydu. Bastonunu dayadığı ağacın oradan alarak bahçede gezinmeye başladı. Hacı Hamit'i görmek umuduyla kantinin tarafına doğru yürümeye başladı. Kantinde de Hacı Hamit'i göremeyince odasına dönmeye karar verdi. Yürürken gözü bastonunun üzerindeki çiziğe takıldı. Bu çiziği çocukken, baston ile oyunlar oynarken kendisi yapmıştı. Bastonu dedesinden yadigardı, ondan babasına kalmıştı. Babasının bastonu bir kere kullandığını görmüştü sadece. Şimdi ise baston Bekir'indi. Dedesini azda olsa hatırlıyordu. Bekir, dedesinin elinden tutup evlerinin bahçesinde beraber gezindikleri gün aklında net olarak kalmıştı. Dedesi de babası da bir zamanlar bu bastonu şuan tuttuğu yerden tutmuşlardı, şimdi kendisi de bastonu oradan tutuyordu. Sanki onların elini çocukken tuttuğu gibi.
...
Hastanenin bahçe kapısından içeriye giren bir teyze ve tahminince kızı olduğunu düşündüğü iki kişi Bekir'in dikkatini çekti. Teyze orta boylu, hafif kilolu tam bir Anadolu kadını olduğu giyinişinden belliydi. Kızın ise tertemiz bir yüzü vardı ve mavi gözlerinin içi parıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKÇAAĞAÇ
Short StoryTek nefeste okuyabileceğiniz bir kısa roman ile kendimi sizlere tanıtmaya karar verdim. Bekir karakterimizin hastanede yaşadıkları, hastalığının zorlukları ve aşık olmasını konu alan hikayede; beklenmedik bir son bizi beklemektedir. Saf aşk nedir? S...