Kesin bana büyü yaptınız siz, nereye baksam burası için sahne görüyorum djgzksbfks
•♫︎•♪•♫︎•♪•♫︎•♪•♫︎•♪•♫︎•♪•♫︎
∆Alexia Mia Moon∆
Ayakkabılarımın çıkardığı tok ses havama hava katarken yeniden belime yetişmiş olan saçımın bir kısmını arkaya doğru attım ve Felix'in yanına gelince durup ona baktım.
"Şimdi ne yapalım?"
Saatini kontrol etti. "Yemek yemek için vaktimiz var."
Omuz silktim. "O zaman yemek yemeye gidelim."
İkimizde sanki hiçbir şey olmamış gibi okuldan sakince çıktık ve sabah olmasına rağmen fazla kalabalık olan yollarda yan yana yürümeye başladık.
"Ne yemek istersin?" dediğinde açlıktan kıvranan karnımı okşadım. "Bana fark etmez."
"O zaman pankek?"
Sırıttım. "Şu an seni bile yiyebilirim."
Sırıttı. "Kabul edildi."
En yakın kafeye geçip oturduğumuzda menü daha önümüze gelmeden istediklerimizi söyledik. Hiçbir şey söylemiyor, sadece bakışıyorduk ve ben bunu ömrümün sonuna kadar yapabilirdim.
Onun gözlerine bakmak... Yaz ve kışı aynı anda yaşamak gibiydi. Sizi terletiyor ama aynı zamanda üşütüyordu. Yumuşak bir yaz yağmuru gibi teninizi okşuyor, soğuk bir kış rüzgarı gibi ürpertiyordu. Felix bilinmezlerle dolu bir okyanustu ve ben onu keşfetmek için can atıyordum.
Pankeklerimiz reçeller, çikolatalar, ballar, şuruplar ve küp küp kesilmiş meyveler ile servis edildiğinde neredeyse ağzımın suyu akacaktı. Ben hemen pankekime çikolata sürüp içini meyve ile doldururken, Felix sadece şurup kullanmayı tercih etti ve sakince yemeğimize devam ettik.
Taa ki, telefonum çalana dek.
"Efendim Mari?"
"Birazdan ders başlayacak. Neredesin sen?!"
Yüzümü buruşturdum. Marinette bu kadar bağırırken boğazları nasıl sağlam kalıyordu acaba? "Felix'leyim. Geliyoruz şimdi."
Felix adının geçtiğini duyunca çatalındaki çileği ağzına attı ve bana bakmaya başladı.
Şöyle bakma eriyorum.
"Tamam o zaman gelmeseniz de olur. Ben derim hasta falan diye. Hadi bay!"
Telefon yüzüme kapandığında gülüp kulağımdan çektim. Son pankek lokmamı ağzıma tıktıktan sonra Felix'e kalkmamız gerektiğini gösteren el işaretleri yaptım. Anladı mı, orası meçhul.
Çatalını bırakıp peçetesiyle ağzını temizledi. "Ne oldu?"
"Marinette aradı." dedim telefonumu cebime atarken. "Okula gitmemiz gerekiyormuş yoksa geç kalacakmışız."
Tam ilerleyecekken kolumdan tutarak beni durdurdu ve kendine çevirdi. "Önce şunu halledelim."
Masadan peçete alıp bana döndüğünde ne yapacağını anlayıp al al oldum yeniden. Elindeki peçete ile nazikçe dudaklarımı ve çevrelerini temizlerken gözleri bir an gözleriminden ayrılmıyordu. En sonunda peçeteyi çekip kısa bir an dudaklarıma baktı ve geri çekilip peçeteyi masaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEN
Fanfic> - aşırı cringelik içerir - Marinette Alya ile bile vedalaşmadan koşarak eve gitti. Kuzeni bu saate kadar gelmiş olmalıydı. Fırına giriş yaptığında hızlıca annesinin ve babasının yanağını öptü Marinette. Yerinde duramıyordu. Küçük bir çocuk gibi ye...