"Acıttın mal"
"Ablaya mal deme yasak öyle şeyler." hihi dermişçesine kafamı salladığımda gülmüştü. Jesica saçlarıma maşa yapıyordu. Güya baya değişicekmişim. Marco beni kıskanıcakmış. Jonnie'yi nasıl kaybettim ben diyecekmiş. Buna inanamıyorum çünkü Marco pişman olmaz. Yani haftasonu mesaj atmıştı tamam ama okulda yanıma bile uğramıcağından emindim. Onun sevgisi bu kadardı işte. Zaten gayet iyi bir tipi vardı. O tipiyle bir sürü kız bulabilirdi. O yüzden benimle vakit geçirmesi bile saçma. Bunları Jesica'ya da demiştim ama o öyle olmuyacağını peşimden geleceğini söylemişti.
"Hadi kalk makyaj malzemelerini getir" Jes'in lafıyla oturuduğum koltuktan kalkıp makyaj malzemelerinin olduğu çekmeceye yöneldim. Aslında makyajı fazla sevmezdim. Ama aile toplantıları, özel davetler falan için gereğinden fazla vardı. Kullanmadığım için bitmezlerdide zaten. Öyle çekmecede kalıyorlar. Yazık.
"Al" deyip elimdeki kutuyu ona doğru uzattım. "Otur" dedi ve kutuyu alıp bana otur demesine rağmen beni zorla otutturdu. "Fazla sürme"
"Merak etme. Sadece fondöten, iyi kalsın diye üstüne pudra,rimel ve parlatıcı sürecem." Çok azmış cidden baya az.
****
"Yüzümde bi ton makyaj malzemesi varmış gibi hissediyorum Jes" cidden öyle hissesiyordum. Okulun geneli bunu günlük makyaj olarak yapıyorlardı ama ben sevmiyodum. Yüze işkence ediyosun resmen ya. Erken yaşlancam. Ah ah.
"Fazla bişı yok ya abartma"
"Abartmıyorum ama neyse. Hadi okula gidelim." Deyip çantalarımızı alıp aşağıya indik. "Anne biz çıkıyoruz"
"Tamam kızım. Bügünlük şoför bıraksın sizi." Tamam dediğinde evimizin bahçesinde ki arabaya doğru yol aldık.
****
"Iki tane browni" abla brownileri verdikten sonra beni masaların birinde bekleyen Jesica'nın yanına oturdum. "Al zıkkımlan" deyip ona verdim.
"Bak görüyo musun beyinsizi oturuyo orda. Ben sana bişey değişmeyecek dedim. Ayrıyetten değişsede ben affetmicem"
"Sana zaten afffet diyen olmadı kızım. Çocuk mesaj atıyor falan pişman gibi. Ama olsun biraz daha.burnu sürütsün diye. Değerini bilsin" kafamı sallayıp paketi açıp yemeye başladım.
"Dışarı mı çıksak ya. Buranın ortamı iyi değil. Baksana mala" Jesica kafasını salladıktan sonra sandalyeden kalkıp okulun kapısına doğru ilerledik.
Bankların birine geçip oturğumuzda sanki bizim oturmamızı bekliyor muş gibiyanımıza bi kız geldi. "Jonnie matematik hocası seni çağırıyo."
"Niye nolmuş ki." Bilmem dediğimde ayağa kalkıp okulun girişine ilerledim. "Jonnie"
Jesica'nın adımı seslenmesiyle arkama döndüm. Döndüğümlede biriyle kafa kafaya geldik. Ben dengede kalıp düşmemişken bana çarpan çocuğa baktım. Dik dik bakıyodu bana. Bu çocuk. Off ama.
"Ya yine mi sen. Senden bi kurtulamıcakmıyım ben. Yeter ama"
"Ya adam gibi yürüyemiyo musun kızım sen." Deyip yanımdan geçmişti. Sanki benim bu suçum varmış gibi. O da dibimden gelmeseymiş. Bide yürüyemiyo musun diyo. Gerizekalı şey.
"Jonnie iyi misin?" Kafamı salladıktan sonra adımlarımı hızlandırarak okula girdim.
"Ben giderim ya senin gelmene gerek yok. Nerde hoca?"
"Öğretmenler odasında" cevabımı aldıktan sonra bi üst kata çıktım. Kapıyı çalarak içeri girdiğimde. Hoca gözlerini büyütmüş bana bakıyordu. "Beni çağırmışsınız hocam"
"Gel otur kızım" dediğinde yanındaki koltuğa oturdum. "Jonnie sen zeki bi kızsın. Bunu nerdeyse bütün okul biliyor. Matematik dersine 9. sınıftan beri ben giriyorum. Ama ilk defa bu kadar düşük gördüm. Bir şey mi oldu? Niye çalışmadın?"
Aslında hiç çalışmamıştım. Matematiğim iyi diye kitabın kapağını bile açmamıştım. Genelde 50-80 arası alıyordum. Bu dönemin ikinci matematik sınavıydı ve demek ki kalmıştım. Birincide 50 civarlarındı. Beni çağırdıklarına göre de kesin olarak kalmıştım. Çünkü bizim okulun bi uygulaması vardı. Eğer kalan kişi çok değilse öğretmenler öğrencilerle görüşürdü. Biraz konuşup sınav notunu düzelteceklerini sanarlardı. Sanarladı diyorum çünkü işe yaramazdı.
"Hocam doğruyu söylemek gerekirse dersim iyi diye çalışmadım. Ama kurtarma sınavında çalışır duzeltirim."
"2 hafta sonra sınav var. Işlediğimiz yere kadar çıkacak. Iyi çalış." Tamam deyip dışarı çıktım.
****
"Jon kalk lan" kolumu birinin dürtüşüyle kafamı sıradan kaldırdım. Yine ne vardı ya. "He yine noldu"
"Baksana müdür geldi. Bide yanındakine bak."dediğinde bakışımı tahtanın bulunduğu çevirdim. Ya ama yine mi sen. "Evet çocuklar bu arkadaşınız Jackson Beat. Iyi anlaşırsınız umarım" dedikten sonra sınıftan çıktı. Çocukta hemen yanımızda ki sıraya oturdu. Aramızda Jes vardı. Iyi ki de vardı. Ne illet bişi bu çocuk ya.
Selam. Kısa olduğundan şikayetçi olanlar varmış. Telefodan yazdığım için uzunluğunu bilmiyorum. Ama bu bölümü biraz daha uzun yazmaya çalıştım. Uzun olmuştur inşallah. Neyse kendinize iyi bakın :)
