-12

100 9 0
                                    

'Darısı sizin başınıza' Ne demek istemişti cidden . Of ya.

Sanki düşüncelerimi dağıtcak gibi kafamı salladım. Nerdeyse bir saattir yatağın içinde düşüncelerimle boğuşuyordum. Benden bağımsız hareket ediyorlardı. Kafamın içindeki sesleri bastırmak istiyordum artık. Yatağın içinde sağa dönerek gözlerimi yine ve yine kapanması için zorladım.

°°°°°°°°

"Ya tamam bizim ayaklarımız var ama"

"Jonnie'ye katılıyorum. Bi bırakın da yüreyelim."

"O zaman gidin şu makarnayı yapın hadi" Jesica'nın evinde doğruluk cesaretlilik oynamıştık. Stoney Jackson'a sormuştu. Ve Jackson'da maalesef cesaretlilik demişti. Stoney'de karnının acıktığını ve beraber makarna yapmamızı söylemişti. Neden beraber? Tek yapamıyor muydu bu çocuk?

Mutfağa zorla bizi tıkıştırıp kapıyı üstümüze kapamışlardı. Jackson'a baktığımda onunda bana baktığını gördüm.

"Sen otur şuraya ben yaparım. Bana dedi sonuçta"

Normalde olsam seve seve tamam derdim. Ama nedense içimden bi his yardım et diyodu. Beraber yapın. Ama neden??

"Yok canım nolucak sanki bi makarnadan yardım ederim."

"Sen bilirsin" ben tencereyi çıkarırken Jackson'da dolaptan makarnayı almıştı.

Tencerenin içine su doldurduktan sonra ayakta beklememeyr karar verip masanın yanındaki sandalyelerin birine oturdum. Jackson'da bana doğru dönerek tezgaha yaslandı.

"Biraz kötü bi tanışma oldu bizimkisi"

"Biraz mı? Hahah güldürme lütfen"

"Özür dilerim. Ilk başta olanlar için. Yani barışmıştık o gece ama ne biliyim hala konuşumuyosun. "

Özür dinlemişti. Büyük bir aradan.sonra vay be.

"Tamam."

"Unutalım olanları lütfen. Yani birine karşı mesafeli olunca kendimi kötü hissediyorum."

"Tamam önemli değil." Artık eskisi gibi olmayacak olmasına neden olduğunu bilmeden sevindim. Tam olarak arkadaş olmak iyi olabilirdi.

Suyun kaynadığını işaret eden fokurdama sesleri gelince bakışlarımızı birbirimizden alıp tencereye çevirdik. Ocağın yanına geldiğimde Jackson'a baktım. Makarnaları paketinden dikkatlice çıkarıp tencerenin içinde doğru birazını kırdı. Tencerenin içine tek tek dökülürken elinde kalan parçayı da tekrar kırdı. Ben onu böylesine dikkatlice izlerken kafasını bana büyük bir gülümsemeyle çevirdi. Ben de ona onun aksine tebessüm ettim.

"Sanki biz bir şey unuttuk"

"Ne yalan söyleyeyim bana da öyle geliyo"

Ne unutmuş olabilirdik ya.

"Tuz" aynı anda tuz demiştik. Bi insan.. Pardon iki insan nasıl unutabilirdi tuzu. 

Tam tuza uzandığımda elimin üstünde bir ağırlık hissettim. Jackson'nın eliydi. Istemsizce ona baktığımda bana baktığını gördüm. Yine ve yine kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ama neden? Kendimi çok garip hissediyordum. Bu baktığım kahve gözlerin içinde kaybolmak istiyordum. Orda kalmak. Hiç geri dönmemek. Yeni çıkan sakallarına ellerimi koyup yavaşça gezdirmek. Kendimi onda kaybetmek istiyordum. Ben sanırım ilk defa böyle olmuştum. Ilk defa bu duyguları hissetmiştim. Neden böyle oluyordu? Kendimi neden böyle hissediyordum? Yoksa kendime bile yediremediğim duyguları ona mı besliyordum? Olamazdı değil mi? Aşık olmuş olamazdım?

KUMRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin