Tuvaletin yanına geldiğimde" çıkın dışarı"diye içeriye doğru bağırdım. Okulda bir çok kez kavgaya karışmıştım bu yüzden bana saygı duyup bir şey demezlerdi. 2 dakika içinde tuvalet boşalınca içeri giriyip bedenimi duvara yasladım.
Ben ilk defa birini bu kadar sevmiştim. Justin'den sonra ilk defa. Ben babamı bile bu kadar sevmezken onu sevmiştim. Güvenmiştim ben ona. Bana bunu yapamazdı. Olmazdı ya. 2 ay olacaktı bu hafta sonu. 2 aydır çıkmış olacaktık. Bana bu kadar mı değer vermişti. Ben ona bu kadar bağlanmışken onun gözünde hiçten başka bi şey değilmiydim yani.
Kapının sertçe açılıp "Jonnie"diyerek içeri Jesica girince bakışlarımı ona çevirdim. "Jonnie ağlama" Jesica 'nin bu söylediği sözle ağladığımı fark etmiştim. Fark etmemle ağlamam daha da şiddetlenmişti. Kendimi daha fazla tutamayıp yere çöktüm "Jesica ben ona ne yaptım? Ben onu bu kadar sevmişken o bana hiç mi değer vermedi? Neden ya neden ben bu kadar mı kötüyüm? Bu kadar mı çirkinim? Neden sevmedi beni? O kız benden daha mı iyi ve güzel?" Ben ağlarken Jesica yanıma dizlerinin üstünde oturup bana sarılmıştı. "Sakin ol tamam mı? Boşver onu gereksiz biri ışte" gerçekten onu boşverebilir miydim? Onu umursamayabilir miydim? Bunu bende bilmiyordum. Ama onu unutacaktım. Vazgeçecektim ondan. "O seni kaybetti tamam mı? Sen kaç erkek bulursun daha" kafamı salladiğım da benden ayrılıp yüzüme baktı" ağlama tamam mı? Boşver onu. Hadi elini yüzünü yıka" ayağa kalkıp aynadaki yansımama baktım. Yanaklarım kızarmaştı ve ağladığım bariz bir şekilde belli oluyordu. Musluğu yukarı kaldırıp avucumu suyla doldurdum. Ve yüzüme götürdüm. Birkaç kez daha yıkaydım. Musluğu kapatırken tuvaletin içi zil sesiyle dolmuştu. Hemen yanımdaki havlu kağıdıyla ellerimi ve yüzümü silip çöp kovasına attım. Aynada kendime tekrar baktığımda kızlarıklar biraz daha belli olmuştu ama kendime iyi gelmişti. Saçlarımı elimle düzeltip" hadı çıkalım" dedim Jesica'ya. Kafasıyla tamam diyince tuvaletin çıkışına doğru ilerledik.
Sınıfa girdiğimizde hoca daha gelmemişti. En arkadaki sırama geçip kafamı sıraya koydum. En arkada en köşede olduğu için pek görülmüyordum zaten. Kapanın açılmasıyla kafamı kaldırdım. Hoca gelmişti ve ders edebiyattı. Hoca masasından kalkamadan anlattığı için her zaman uyurdum. Bugün de uyuyacağım gibi.
****
"Jonnie anlatabilirim" neyi anlatacaktı. Kızla nasıl güzel öpüştüğünü mü? "Sus tamam mı bitti bitti beni bir daha arama sorma" arkama dönüp yürümeye başladım. Hatta yürümeye değil koşmaya. Koşuyordum arkama bakadan koşuyordum. Onume bakmadan. Birden kendimi uçuyor gibi hissettim. Uçurumdan düştüm. Aaaa
"Aaaa" çığlık atarak kafamı sıradan kaldırdım. Sadece rüya görmüştim. Ne rüya ama. Kabus bildiğin. "Jonnie iyi misin?" Sınıfın bağırışlarından hocanın sınıfta olmadığını anlamıştım."Hoca nerde?"
"Öğretmenler odasından kağıt almaya gitti. Sana noldu?"
Anlattığımda sadece rüya ışte boşver demişti. Doğru sadece rüyaydı. Saatte baktığımda zilin çalmasına 15 dakika olduğunu görmüştüm. O kadar mı uyumuştum ya.
Jesica'yla lafa dalınca 15 dakika 2 saniyede geçmişti resmen. Hocada artık ne kağıdı almaya gittiyse bir türlü gelmemişti. Zil çaldığında çantamı toplayıp tek omuzuma taktım. Okuldan bir an önce çıkmak istiyordukm. Yarın tatil olması da ayrı bir sevinçti benim için. Orası ayrı.
Bana bakan kişileri umursamadan okulun bahçesine indim. Olayı gören bir sürü kişi vardı. Ve en son ilgileneceğim şey onlardı. Umurumda değildi açıkçası. Olmucaktı da. Servise bi kaç adım kalmışken birinin kolumu tutmasıyla arkamı döndüm. Ahh yine bu. Yeter artık unutmak istiyorum.
"Jonnie anlatabilirim cidden" anlatacakmış. Hah öyledir zaten. "Anlat. Dinliyorum" diyerek kollarımi vücudumda çaprazladım. Söylediğim şey karşısında ilk önce kafasını salladı. Gökyüzüne baktı. Ve bana döndü. "Servisler kalkacak. Biraz çabuk" nefes aldı ve "şey. O kız beni öptü tamam mı. Benim hiç bir suçum yok"söylediği şey üzerine kahkahayı patlatınca bana boş gözlerle bakmaya başladı. Klasik yalanlardan biriydi işte. Arkamı dönüp yürüyüğümde bağırdı ama aldırış etmeden servise geçtim. Unutucaktım onu. Yapacaktım. Yapmalıyım.