Merhabalar!! Yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar... <3
9 yıl önce...
Küçük Derin odasında resim çiziyordu. Çizdiği resimde; annesi, babası ve kendisi vardı. Hepsinin yüzüne de kocaman bir gülümseme yerleştirmiş, ileride böyle olmanın hayalini kurmaya başlamıştı.Çizdiği resimi umutla anne ve babasına doğru götürmeye koyuldu. Tek istediği onların kendisine sarılmasıydı. Ancak mutfaktan gelen bağırış sesleriyle öylece kalakaldı.
"Hepsi senin yüzünden oldu!" dedi annesi babasına. "Şu anda böyle berbat bir hayatı yaşamamın sebebi sensin!"
"Bağırma Sevim, Derin duyacak!" dedi babası. Ancak Sevim Hanım'ın öfkeden gözü dönmüştü.
"Umrumda değil!" diye haykırdı kadın. "O kızın masraflarını karşılamak için kıçımı yırtıyorum ben be!" Küçük Derin duydukları karşısında hiç bir tepki veremiyordu. Çünkü ne demek istediklerini bir türlü anlamıyordu.
"Sus artık be kadın, sus!"
"Susmayacağım Erkan! İkinizde benim hayatımı mahvettiniz! İkinizden de nefret ediyorum!" Küçük Derin, nefret etmek kelimesinin anlamını gayet iyi biliyordu. Bunu geçen hafta öğretmenleri anlatmıştı. Sevmek kelimesinin zıttıydı. Ne yani? diye geçirdi içinden, annem beni sevmiyor mu?
"Ben sanki sizinle çok mutluyum! İkinizede katlanmak ne kadar zor biliyor musun sen! Bencilin tekisin, aşağılık kadın!" dedi ve bir anda mutfağın kapısını açtı. Küçük Derin dolu gözleriyle anne ve babasına bakıyordu. Adam önce kızına sonra da karısına göz gezdirdi, ardından hiçbir şey söylemeden evi terk etti.
Kadın, Derin'e baktı ve ardından yere çömelerek hüngür hüngür ağlamaya başladı. Küçük Derin, sevilmediğini öğrendiği halde annesinin bu durumuna çok üzülmüştü. Onun kırılan kalbini, bir bez misali sarmak istiyordu. Bunun içindende elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı. Usulca annesinin yanına doğru çömeldi. Daha sonra o minik ellerini yavaşça kadının suratına doğru uzattı.
"Üzülme anneciğim." dedi. "Sen beni sevmesen bile, ben seni sevmeye devam edeceğim..."
Şimdi...
Hayır, hayır, hayır! Bu bir felaketti! Düpedüz bir felaketti! Ruh hastası bir çocukla aynı çatı altındaydık ve üstelik ben bu yerden çıkamıyordum! İçimden yüz-bin kere bunun bir kabus olduğunu dilesemde işe yarmıyordu. Yaşadıklarım bir kabusa dönüşmüyordu. Peki ya şimdi ne yapacaktım?Hayal kırıklığı içerisinde sınıfa doğru ilerledim. Okulda sadece o çocuk yoktu. Birini daha gördüğüme emindim ve onlarla karşılaşmak hiç istemiyordum. Bu nedenle sınıfın kapısını kapattım ve ışıkları açmadım. Umarım kapıların kilitli olduğunu bilmiyorlardır,umarım... Yoksa benim okuldan çıkmadığımı anlayacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO:24| Karanlık
Teen FictionBambaşka bir şehire taşınarak sıradanlığı kaybeden genç kız, tanıştığı üç çocukla beraber adım adım felakete ilerliyordu. Çünkü gittikleri gezi, onları çıkılmaz bir bataklığa sürüklüyordu. Ve bu bataklıkta kurallar basitti; kurtul ya da öl... Onlar...