Hikayenin ilk bölümüyle karşınızdayım. Umarım hoşunuza gider. İyi okumalar...
Her şeyden uzak, sadece kendinin ve ağaçların olduğu karanlık bir yol... Hayal etmesi bile güzel, değil mi? İşte ben tam da bu yoldaydım. Arkama bile bakmadan yürüyor ve buna ne kadar hasret kaldığımı düşünüyordum.Yaşadığım eski şehirde her şey çok daha güzeldi. İstanbul'dan İzmir'e taşınmak yapılan en büyük hataydı. Ama maalesef ki bu konuda fikrim bile sorulmamıştı! Geçen ay annem taşınıyoruz dediğinde ciddiye almamıştım. Ama babamla ikisi bavul hazırlamaya başlayınca resmen şoka uğraşmıştım. Üstüne üstlük ben daha şoku atlatamamışken annem taşındığımız yerin İzmir olduğunu söylemişti! Karşı çıkmama rağmen dinlememişlerdi ve işte burdaydım. Saatin kaç olduğu umrsamadan, İzmir'in huzurlu ve kapkaranlık sokaklarında yürüyordum.
Annemle babam hiç bir zaman çok ilgili ebeveynlerden olamamıştı. Ben kendi kendimi yetiştirmiş, kendi kendime büyümüştüm. Onlar sadece masraflarımı karşılamakla yetinmişlerdi. Kimi zaman annem buna bile şikayet ediyordu.
Bir gün babamın evi terkettiğini ve iki ay boyunca eve gelmediğini hatırlıyordum. O güne dair aklımda kalan çok bir şey yoktu. Sadece annemin "ikinizdende nefret ediyorum!" diye haykırışı aklımdaydı. Onların beni sevmediğini öğrendiğimde, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kız olmak için çok çabalamıştım. Bu sırada da kimseyle arkadaşlık etmemiştim. Çünkü ben buydum. Derin Uysal'dım. Sadece kendisinin olduğu hayaller kuran bir kız...
Düşüncelerimden kurtulup ayaklarım geri geri gitsede, evin yolunu tuttum. Annemler uyumuştur diye anahtarı deliğe yavaşça soktum ve olabildiğince az ses çıkartarak kapıyı açtım. O sırada televizyonun sesini duymamla uyumadıklarını anladım.
"Derin! Sen misin?" diye seslendi annem.
"Evet." dedim tek düze sesle. Ardından odama doğru ilerledim.
"Bir selam bile vermeyecek misin?" dedi. Sanki bunu çok istiyordu. Derin bir iç çektim.
"Merhaba anne." dedim. Annem boğazını temizledi ve bana döndü.
"Seninle bi şey konuşacağım, şuraya otursana." dedi koltuğu işaret ederek. Annem? Benimle?Kulaklarımdan şüphe edercesine suratına baktım. Benimle ilgili bir şey olduğu zaman genelde ilgilenmezdi. Kendi başımın çaresine kendim bakardım ve bu nedenle onunla pek bir muhabbetimiz de olmazdı.
"Merak etme seni yemeyeceğim." dedi alayla. Ben ise onun aksine ciddi surat ifademi bozmadan işaret ettiği koltuğa oturdum. Meraklı gözlerimi üzerinde gezindirdim. Bunun üzerine annem, tekrardan boğazını temizledi ve konuşmaya başladı;
"Bildiğin gibi taşınsak bile eğitimin hâlâ devam ediyor. Bu nedenle seni Acar Koleji'ne yazdırdık. Artık 11. Sınıfı orada okumaya devam edeceksin. Yarın saat 9'da dersin başlıyor." Kaşlarımı kaldırarak yüzüne baktım. Kolej mi demişti o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO:24| Karanlık
Novela JuvenilBambaşka bir şehire taşınarak sıradanlığı kaybeden genç kız, tanıştığı üç çocukla beraber adım adım felakete ilerliyordu. Çünkü gittikleri gezi, onları çıkılmaz bir bataklığa sürüklüyordu. Ve bu bataklıkta kurallar basitti; kurtul ya da öl... Onlar...