1 Geçmiş geçmemiş

1.9K 140 107
                                    

Yibo'nun telefonu titreştiğinde ne için olduğunu bilerek iç çekti ve cevaplamak için uzandı. Arayan kişiyi görünce şaşırmıştı. Tahmin ettiği gibi arkadaşları değildi. Arayanı yıllardır tanıyordu ama kendisiyle neredeyse hiç telefonda konuşmamıştı. Abisinin arkadaşları arasında en az iletişim kurduğu kişiydi. Nedenini bilmiyordu. Ya da bilmek istemiyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp sabırsızca çalan telefonu cevapladı.

"Efendim?"

"Gelip abini alır mısın? Konum atacağım." 

 Arkadan kahkaha ve ağlama sesleri aynı anda geliyordu. Zhan telefonu uzaklaştırarak arkada dönen karmaşaya karşı bir şeyler mırıldandı ve telefonu Yibo'nun suratına kapattı. 

Yibo ne yapacağını bilemez bir halde Zhan'dan gelecek konumu bekledi. Neler olduğunu az çok anlamıştı. Oraya gidince o ortamı kesinlikle ölümsüzleştirmesi gerekiyordu. İleride abisine karşı koz olarak kullanabileceği bir şeyler çıkabilirdi.

Konum geldiğinde Yibo anahtarları alarak yola koyuldu. Vardığı yer müstakil bir evdi. Buranın neresi olduğunu biliyordu. Zhan'ın evi. Zhan ailesiyle yaşarken, evlerine sıkça giderdi. Zhan'ın ailesinin yanından ayrıldıktan sonra aldığı bu eve ise hiç gelmemişti. Gelmemesinin özel bir sebebi yoktu. 

Abisi arkadaşları ile takılırken ailesi, Hai Kuan'ı Yibo'yu da yanına alması için zorluyordu. İkisi de çalıştığından dolayı Yibo ile ilgilenemiyor ama Yibo'nun evde yalnız kalmasını da istemiyorlardı. Bakıcı işi ise tahmin ettiklerinden zor gitmişti çünkü hiçbiri Yibo'ya bir haftadan fazla dayanamıyordu. Abisi ise mecburen okuldan sonra Yibo'yu kuyruk gibi peşinde dolaştırıyordu.
Zhan ailesinin yanından ayrıldığında kendi şirketini kurmuş ve kısa zamanda başarılı da olmuştu. Bu evi aldığı ilk zamanlarda arkadaşlarıyla sürekli bu evde vakit geçirmişlerdi. Ama o sıralar Hai Kuan'ın peşinde dolanan o kuyruk büyümüş ve sahibine daha fazla ağırlık yapmaya başlamıştı. Kendine sahip çıkabilecek yaşa geldiğinde abisinin ortamından uzaklaşmıştı. O dönemlerse Zhan'ın bu evi yeni aldığı dönemlere denk geliyordu.

Arabadan inip eve doğru ilerledi. İçerisi tam bir karmaşaydı. Yizhou elindeki kadehle kahkahalar atarak ortalıkta dolanıyordu. Yubin ise geniş salonun ortasında uzanmış karnını kaşıyordu. Gözleri kapalıydı ve saçma sapan şeyler mırıldanıyordu. Cao Yuchen'i gördüğünde neden burada olduğuna pek anlam veremedi. Zhan oldu olası Yuchen'den hoşlanmazdı ve kendince sebepleri de vardı. Gözü en son ağlayan abisine takıldı. Sarhoş olduğunda sebepsizce ağlamaya başlardı. O kadar içli ağlıyordu ki omuzları sarsılıyor hıçkırıkları arasında boğuluyor gibi görünüyordu.
Zhan Yibo'yu gördüğünde rahatlamış bir ifadeyle ona doğru ilerledi. 

"Ah geldiğin için teşekkür ederim bu salaklarla tek başıma uğraşamazdım." Salona doğru yaramazlıklarından bıkmış olduğu çocuklarına bakar gibi bir bakış attı.

Yibo Zhan'ın alkol toleransının yüksek olduğunu hatırlıyordu. Abisinin alkol toleransı ise o kadar da yüksek değildi. Bu nedenle içki içmekten kaçınırdı. Ne oldu da ağlayacak kadar içtiğini merak etti. Ama Zhan'a bir şey sormadı.

"Merak etme ben abimi alırım diğerleriyle sen ilgilenirsin artık. Abim bana yeter. Baksana şuna..." Zhan, genç adamın suratına baktığında hafifçe gülümsedi. Eskilerden güzel bir anı parçasına bakıyormuş gibiydi.

"Eskiden bir köşeye geçip eve gitmek istiyorum diye ağlayan sen olurdun." Dedi. 

Yibo bu hikayeleri duymaktan bıkmıştı. Ne zaman abisinin arkadaşlarıyla karşılaşsa küçükken ne kadar zor bir çocuk olduğu ile ilgili hikayeler dinliyordu. Hepsini ezberlenmişti ama onlar anlatmaktan asla bıkmıyorlar. 

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin