Otele vardığımda ilk iş hesabımı kapatmak oldu. Daha sonra sinirle odama gittim. Odaya adım atar atmaz dün gecenin anıları karşıladı beni. İlk olarak odaya sinmiş olan Dicle'nin nar kokusunu soludum. Sonra yatağa giderek onun masumluğunun kanıtı olan beyaz çarşafa bakakaldım. Dün gece bu yatakta defalarca ona sahip olduğumda çok mutlu görünüyordu. Kaldı ki böyle bir şeyi benden isteyen de oyken benden nefret etmesi kötü bir oyun gibi geliyordu.
Eğer tüm seslenmelerime rağmen Dicle'yi odasında bana arkası dönük görmeseydim. Onun o evde olduğuna inanmazdım. Artık kabullenmeliyim. Dicle'nin sevgisi tenselmiş.. Teni tenime doydu ki bir daha benimle görüşmek istemiyordu. Peki ya mektubu? O mektubu okurken içimi titreten şey de neydi, beni onun kapısına kadar götürüp yalvartan duygu da ne? artık hiçbir şey bilmiyordum.
Çarşafı hızla yataktan çıkararak katladım. Dicle'nin mektubunu da çarşafın içine iliştirerek bavuluma koydum. Odadaki eşyalarımı toplayıp çıkacakken son kez arkamı dönüp odaya baktım. Bomboştu sanki Dicle hiç gelmemişti. Sanki biz bu yatakta kendimizden geçercesine sevişmemiştik. Unut Fırat! Dicle'nin seni unutacağı gibi sende onu unut..
.....................Dicle........................................
Sabah uyandığımda başım ağrıyordu. Çok uyumaktandı sanırım. Annemin verdiği ilaç sayesinde nerdeyse yirmi dört saat uyumuştum. Uyuşmuş ayaklarımla yataktan kalkarak tuvalete gittim. Tuvalet aynasında karşımda bana yabancı olan bir Dicle'yle göz göze geldim. Ben bu Dicle'yi tanımıyordum. Gözlerindeki hayat ışığı sönmüş, teni solmuş, göz altları şişmişti.
Ben kendime ne yapmıştım. Nasıl bu kadar kör olmuştum ki beni sevmeyen bir adamı sevmiş kendimi ona zorla vermiştim. Bu günden sonra silkelenip kendime gelmeli Fıratı unutmalıydım. Kendimi toparlayıp mezuniyetime katılmalı ve bir an önce babamın yanında çalışmaya başlamalıydım.
Peki ya Fırat o ne yapıyordu ? O geceden sonra beni bırakıp gitmiş miydi? Aklımın Fırata kaydığını fark edince kendime kızdım. Yok artık Fırat! O hayali için yaşıyor, sende yaşıyor demeleri için yaşa.. diyerek aynadaki aksimle konuştum.
Aşağıya indiğimde ailem sessizce kahvaltı ediyordu. Yerime geçip onları taklit ettim. Sessizce kahvaltımı yaptım. Ne ailem düğünü niye iptal ettiğimi sordu ne de ben nedenini söyledim. Sanırım bu konu evde yasaklanmıştı. Bu günden itibaren yeni bir ben ile yeni bir hayata ilk adımımı atmıştım. Yürüdüğüm bu yolda sadece ailem benimle olacaktı..
............AYLAR SONRA.........
O günün üstünden aylar geçmişti.
Ben bir kaç ay önce bu aynanın karşısında yeni biri olacağımın sözünü kendime verirken sözümün sadece ufak bir kısmını tuttuğumu da biliyordum.
Diplomamı almıştım. Mezuniyetime katılmıştım. İlk aylar Fırat'ı unutmaya çalışarak eğlendim, Asiyle dışarıya çıktım, gezdim ve tozdum.
İlerleyen zamanlarda kendimi yorgun hissetmeye başladım. Yemek yiyemiyor yesem de kusuyordum. Sürekli uykum geliyor. Moralim bozuk geziyordum. Bu durumum ailemi de üzüyordu. Benim ise elimden hiç bir şey gelmiyordu. Bulanan midemle aynadan ayrılarak klozete eğildim. Sabah yediğim iki reçelli ekmeği de çıkarmıştım işte. Lavaboda yüzümü yıkayarak halsizce odama girdim. Beni yatağımda oturan Asi karşıladı. Hemen kollarımdan tutarak yatağa yatırdı.
"Yine mi kustun?" Halsizce başımı salladım.
"Dicle bak inat etme. Aylardır bu durumdasın. Artık bir doktora gidelim. Gün geçtikçe gözümüzün önünde eriyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL KOKULUM & TAMAMLANDI &
Romantik🌷Bıraktığın Kadın, Bulduğun Kadın mı?🌷 "Ben seni çok sevdim Fırat, kendimden çok hem de.. Gözlerinde bana karşı olan bir çok bakış gördüm. Nefret, tiksinti ve aşağılama.. Bunların hepsini görmezlikten gelebilirim ama gözlerindeki hüzünü daha fazla...