Yavaşça yataklara girdik. Yine o yağmurun solunda ben sağında.. ikimizde birbirine dönmüş gözlerimizi gözlerimize kilitlemiştik. Ne o uyumak adına gözlerini kapatıyordu ne de ben. Hadi benim gözlerim onun gözlerine açtı peki ya o sevmediği bir kadının gözlerine niye kilitlemişti gözlerini.. Bana böyle bakarak umut verme Fırat ! Benim yaşım büyüdü vücudum büyüdü ama ruhumdaki sana hayran olan o kız çocuğu hala büyümedi. Yüreğimde o kadar çok varsın ki bazen yüreğim sensizlikten duracak gibi hissettim. Şimdi ise yüreğimde havai fişekler patlıyordu. Bir bakışınla yüreğimi tekrar sensizlikten, senliliğe alıştırmaya başladın.
..........................Gözlerimi açtığımda kapıyla göz göze geldim. Fırata bakan gözlerim gece ne ara kapandı bilemedim. Bildiğim bir şey varsa huzur içinde uyuduğum ve yüreğimin ısındığıydı. Arkama dönüp iki günde alıştığım tabloyu görmek için yerimde kıpırdandım ama arkamı dönemedim. Kaşlarım çatıldı. Gözlerim etrafta gezerken arkamda bir kıpırtı hissettim ve karınımın sıkıldığını.. Gözlerimi dehşetle karnıma indirdiğimde belimi sarmış sert kolları gördüm ve sırtım.. Sırtımda sert bir göğse yaslıydı. Yoksa şuan Fırat bana mı sarılıyordu?
Nasıl bu hale gelmiştik Yağmur neredeydi ki? Aklımda soru işaretleriyle bir kaç dakika kaldım. Kalırken de Fırat'ın beni sarmalamasının keyfini de azıcık çıkardım. Onun uykulu yüzünü görmek, uykulu gözlerini açışına şait olmak istiyordum. Yavaşça dönmeye çalıştıkça daha bir sarılıyor kafasını boyun girintime sürtüyordu. Böyle olmazdı ki ben yine alev almıştım. Benim de ellerimin hakkıydı ona dokunmak, onu sarmak.. Burnumun da hakkıydı boyun girintisini koklamak. Huysuzlukla arkamı dönmek için daha bir ısrarlı oldum. Sonunda kolları gevşedi ve bende ona taraf döndüm. Gözlerim yavaş yavaş açılan gözleriyle buluştu. Bir kaç dakika bakıştık. Yüreğim hemen tanıdı yüreğini. Daha bir hızlı attı. Bir sakin ol yüreğim bu ne hız sanırsın formüla bir pistinde yarışta.. Uykunun verdiği o boğuk sesle konuştu.
"Yağmur nerede?" Hödük mis gibi kızı almışsın kollarına söylediği ilk söze bak! İnsan bir günaydın derdi. Huysuz sesimle konuştum.
"Sana da günaydın. Yağmurun nerde olduğunu bilmiyorum. Farkındaysan bende şimdi uyandım." Diyerek halla belimde olan kollarından kurtulmaya çalıştım. Söylediklerimle kaşları çatıldı az önce gevşettiği kolları belimi yine sıktı. Gitmemi engelledi. "Bırak beni" diyerek kollarında tepindim.
"Ne oluyor Dicle?"
"Bir şey olduğu yok Fırat. Sorunda bu zaten hiçbir şey olmuyor. Bırak beni! Yağmura bakacağım..." Aslında bunlar yerine; Sen beni görmüyorsun, duymuyorsun, hissetmiyorsun. Her zaman olduğu gibi yoksun demedim.
"Bırak hadi!" deyip daha çok çıkmaya çalıştıkça kollarını sıktı. Bedenim onun bedenine yapıştı.
Fıratın sinirle dişlerini sıkarak "Bırakacağım tepinip durma" demesiyle aklım uyuştu. Tepindikçe yaklaşmış nefeslerimiz birbirine değerken vücutlarımız yapışmıştı ve ben onu şuan kasıklarımda hissediyordum. Bir kolu belindeyken diğer eliyle de bacağımın tekini kendine sarmıştı. Yüzüm istemsiz kızardı, nefesim hızlandı dudaklarım beklentiyle açıldı.
"Günaydın kızımın annesi. Ailem, güzelim sana da günaydın. Günüm sayende daha aydınlık daha güzel. Sen bana Yağmuru verdin. Benim günlerim nasıl aymaz. Ben sadece bir an Yağmuru ezdik sandım" dedi. Fıratın bana söylediği hitap şekilleriyle yüreğim havalandı onun yüreğine kondu. Ne de güzel ailem, güzelim diyordu. Yağmuru ezdik demesiyle kıkırdamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL KOKULUM & TAMAMLANDI &
Storie d'amore🌷Bıraktığın Kadın, Bulduğun Kadın mı?🌷 "Ben seni çok sevdim Fırat, kendimden çok hem de.. Gözlerinde bana karşı olan bir çok bakış gördüm. Nefret, tiksinti ve aşağılama.. Bunların hepsini görmezlikten gelebilirim ama gözlerindeki hüzünü daha fazla...