"Fırat ben çok tedirginim ya annen ve baban bize yani bana çok kızarsa?"
"Bir şey olmayacak Dicle hem ben bir şey dememişken onların haddine değil. Sana kızmak."
"İşte böyle konuşma! Böyle konuştukça beni daha çok tedirgin ediyorsun. Babanla aran hala kötü mü?" Fırat arkasını dönmüş tam zili çalacakken sorduğum soru ile bana döndü.
"Sen nereden biliyorsun?"
Gözlerimi kaçırarak konuştum. "Irmak söyledi."
"O Irmağın dili bana gelince kapanıyor zaten." demesiyle Yağmuru ona anlatmadığına söyleniyordu.
Akşam zor uyumuş sabah alarmın sesiyle yatakta dikilmiştim. Yağmuru eve bırakmış şimdide Fırat'ın anne ve babasının kapısını önünde konuşuyorduk. Fırat bir an önce girip söyleme taraftarıyken ben tedirginliğimin az sonra geçeceğini öne sürerek onun zili çalmasını engelliyordum."İşim var Dicle! Akşama kadar kapıda dikilemeyiz. Hazırsan çalıyorum zili."
"Dur Fıra-" derken Fırat zili çaldı. Kapıyı Fırat'ın annesi Suna hanım açtı. Karşısında Fıratı görünce gülümsedi. Daha sonra beni fark edince gülen yüzü yavaşça soldu.
"Oğlum Hoş geldin..iz!"
"Hoş bulduk anne, babam evde mi?"
"Evet biz de kahvaltı yapacaktık. Gelin kahvaltı yapalım." diyerek bizi içeriye buyur etti.
"Yok anne kahvaltıdan daha önemli konumuz var. Bir an önce konuşup gideceğiz biz."
"O çok önemli konu bu saate kadar beklemişse kahvaltıdan sonrayı da bekleyebilir." Bunu diyen Kemal amcaydı. Merdivenlerden inerek karşımızda durdu.
"Aç karnına sinirlerimi bozmana izin vermem Fırat. Masaya geçin" diyerek önümüzden geçti. Fırat kaşlarını çatmış babasının gidişini izliyordu. Dayanamayarak eline uzandım.
"Kemal amca haklı kahvaltıdan sonra gelmeliydik. Gelmiş bulunduk hadi masaya geçelim." Fırat'ın derin nefes alışı eşliğinde salondaki masaya geçtik.
İçeriye girmeden Fırat'ın sakinleştirmek için tuttuğum eli, Kemal amca ve Suna teyze görmeden bırakabilmiştim. Neden sürekli Fırat'ı sakinleştirmek için elini tuttuğumu bende bilmiyordum. Amacım sadece onu sakinleştirmekti ve birazda onun sıcak tenini hissetmekte olabilirdi.
Masada Fırat ile Kemal amcanın birbirine olan sert bakışlarıyla kahvaltımızı yapmıştık. Fırat ile Kemal amca koltuklarda bu bakışları devam ettire dursunlar. Biz Suna teyzeyle sofrayı topluyorduk. Son parçayı da bulaşık makinesine dizdikten sonra Suna teyzeden beklediğim o soru geldi.
"Hadi Fırat'ı anladım. Ya sen kızım? Fırat'la düğününü iptal etmiş sonrada başkasından çocuk doğurmuş biri olarak niye buradasın?" Yüzüm kızarmaya başlarken bu günün düşündüğümden daha zor geçeceğini anladım.
"Fıratın bahsettiği şu önemli konu beni de ilgilendirdiği için buradayım ve bu konu burada konuşulmayacak kadar hassas. İsterseniz siz içeriye geçin ben kahve yapıp geleyim. Bu konuyu da konuşmaya başlayalım."
"Öyle olsun bakalım" diyerek gitti Suna teyze. Daha önce buraya sık geldiğim için her şeyin yerini bilerek kahveleri yaptım. Salona girdiğimde ilk dikkatimi Fırat'ın bıkkın bıkkın etrafına bakması çekmişti. Bana kurtarıcısıymışım gibi bir bakış atarak yanına gitmemi bekledi. Kahveleri servis edip Fırat'ın yanına oturdum. Fırat'ın konuşmaya başlamasıyla kafamı yere eğdim. Şu an gözlerdeki siniri görmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL KOKULUM & TAMAMLANDI &
Romance🌷Bıraktığın Kadın, Bulduğun Kadın mı?🌷 "Ben seni çok sevdim Fırat, kendimden çok hem de.. Gözlerinde bana karşı olan bir çok bakış gördüm. Nefret, tiksinti ve aşağılama.. Bunların hepsini görmezlikten gelebilirim ama gözlerindeki hüzünü daha fazla...