"Dicle hanım çocuklarımız neredeyse bir senedir arkadaş ama ben sizi tanımıyorum. Rahatsız olmamanızı umarak bir şey sorabilir miyim?"
"Buyurun Hasan bey"
"Yağmurun babasıyla ayrı mısınız?"
"Yağmurun babasıyla ayrı değiliz sadece uzağız."
"Uzak mı? Peki kendileri nerede" Bu adam çok meraklı olmaya mı başlamıştı.?
"Yurt dışında hayallerinin peşinde koşuyor.."
"Peki ne zaman gelecek?" Soruların ardı ardına sorulması biraz rahatsız etmişti beni. Her verdiğim cevap sonrası konuşmanın sonu olmasını diliyordum. Ancak Hasan bey benimle aynı düşüncede değildi. Sürekli kabuk tutan yaramı kaşıyordu.
"Hayallerini gerçekleştirince.."
"Hayaller bazen öteki taraf için can sıkıcı olabiliyor. Değil mi Dicle hanım?" Hasan Beyin yere dalıp söylediği şeyle onun da kabuklu bir yarası olduğunu anladım. Soru sorma sırası artık bendeydi.
"Sizin eşiniz?" diye soran gözlerle baktım.
"Eşim Banu. O da hayallerinin peşimden gitti. Biz üniversite biter bitmez kaçarak evlendik, Banu moda tasarımı okumuştu. Evlendikten sonra aniden Mert doğdu. Mert daha bir yaşındayken karım tekrar hamile kalmış ama bu çocuğu bana söylemeden aldırmış. Sırf yurt dışında kazandığı bursu için Mert'i de beni de terk etti."
Hasan beyin gözlerinde üzüntünün yanında özlemde gördüm. Geri de kalanlar hep mi özleyen olurdu?
"Dediğiniz gibi çok gençmişsiniz. Karınız bir anda iki bebeğin sorumluluğun almaktan korkmuş evet bebeği aldırmakla büyük bir hata yapmış, ama inanıyorum ki o da çok üzülmüştür. Peki şimdi ne yapıyormuş haberiniz var mı?"
"Hala yurtdışında bir moda evinde çalışıyormuş ara sıra Mert'in fotoğrafını istiyor. Başlarda göndermek istemesem de bu bir senedir gönderiyorum."
"Peki ailenizle görüşüyor musunuz? Mert babaannesini dedesini tanıyor mu?"
"Maalesef annem ve babam bana hala kızgın bu yüzden oğlumla tek başınayım."
"Üzüldüm şimdi." Gerçekten de üzülmüştüm. Tamam benim de kocam yoktu, ama Asi vardı. Meriç vardı. Annem, babam şükür ki benden yüz dönmemişti.
"Dicle hanım hafta sonu müsaitseniz çocukları lunaparka götürebilir miyiz..?"
"Biz mi?" Şaşırmıştım ancak Hasan beyin de ne yapmak istediğini yavaşça anlamaya başlamıştım.
"Dicle hanım beni yanlış anlamayın öyle zampara biri değilimdir. Sizi kendime yakın görüyorum özellikle Yağmura yaptığınız annelik onu tek başına bu kadar sevgi dolu yetiştirmeniz taktire şayan. Bu yüzden ben sizi tanımak istiyorum.." Hasan beye sinirlenmeye başlamıştım.
"Ben size kendimi tam olarak açıklayamadım sanırım Hasan Bey. Yağmurun babasıyla ayrı değiliz sadece uzağız. Bu uzaklık mesafeden kaynaklanıyor yoksa benim kalbim hala ona yakın. Ne zaman geleceğini bilmiyorum evet ama hiç gelmeyecek olması onu sevmeme engel değil. Ben onu o olmadan severim. Lütfen bir daha böyle şeyler demeyin bana."
"Özür dilerim, ben sadece bir an belki dedim ama sizin kocanızı bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum." Diyerek yüzünü yere eğdi.
"Hasan bey özür dilenecek bir şey yok, ben sizi anlıyorum gerçekten, siz Merttin bir annesinin olmasını hatta anne şefkati görmesini istiyorsunuz. Çevrenizde şu an için örnek model olarak ben varım. Bu yüzden böyle düşünmeniz normal. Kaldı ki Mert annesiz değil ki onun annesi var. Eminim ki sizden ve Mertten ayrılmak onun da canın yakıyordur.
![](https://img.wattpad.com/cover/223135022-288-k258933.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL KOKULUM & TAMAMLANDI &
Storie d'amore🌷Bıraktığın Kadın, Bulduğun Kadın mı?🌷 "Ben seni çok sevdim Fırat, kendimden çok hem de.. Gözlerinde bana karşı olan bir çok bakış gördüm. Nefret, tiksinti ve aşağılama.. Bunların hepsini görmezlikten gelebilirim ama gözlerindeki hüzünü daha fazla...