Fıratın isteğini kabul etmiştim. Ayaklarımı aşağıya sarkıtarak duvara bakakaldım. Günler Fıratın evinde hızlı geçmeye başlamıştı. Burada kalmaya başlayalı bir hafta olmuştu bile. Bu bir haftada baba kız birbirlerine daha çok bağlanmıştı.
Kapımın tıklatılması ile Fıratın içimi eriten yüzünü gördüm.
"Uyandın mı?"
"Evet gelebilirsin. Yağmur tanem ne yapıyor?"
"Sana kahvaltı hazırlıyor. Hadi elini yüzünü yıka. Aşağıya gel"
Kafamı sallayarak odadan çıkmasını bekledim. Sanki bir şey daha diyecekmiş gibi durdu bir süre. Daha sonra dolgun dudaklarını birbirine bastırarak odadan çıktı.
Derin nefes alıp gücümü toplamaya başladım. Günlerim Fırata kapılmamaya çabalamak ile geçiyordu. Saçlarımı yukarıdan topuz yapıp, yataktan kalktım. İşlerimi halledip aşağıya indim. Baba kız heyecanla oradan oraya koşturuyordu.
"Yardım lazım mı?" diye kıkırdadım.
"Annemm günaydın. Babamla sana melemen yaptık." diyen kızımın önünde eğildim. Burnuna yapışan domates kabuğunu alarak gülümsedim.
"Sana da günaydın bebeğim. Bu arada onun doğrusunun menemen olduğunu daha önce söylemiştim değil mi?"
"Biliyorum annem ama ben melemen demek istiyorum." diyerek inadını konuşturan kızımı gülümseyerek kucağıma aldım.
"Bir an önce kahvaltımızı yapalım bebeğim. Seninle çok sevdiğin bir yere gideceğiz."
Yağmurun mavi gözleri irice açılmıştı. "Nereye gideceksiniz?" diye sordu Fırat.
Fırata baktım. O da mavi gözlerini dikmiş bizi izliyordu.
"Irmak ile Meriçin düğünü için pasta seçeceğiz kızımla." diyerek yağmura göz kırptım.
Yağmur ellerini çarparak boynuma sarıldı.
"Oleyy pasta yiyeceğimm." Anın sevinci ile kızımı kucakladım. Kızım bende ayrılıp babasına döndü. "Baba sen de gelsene bizimle. Antalya da annemle pasta seçmeye giderdik. Çok eğlenceli."
Fırat, Yağmurun anlattıklarını dinledikten sonra gülümseyerek bana döndü.
"Gelmemde bir sakınca var mı?" Yüreğime tam o an bir taş oturdu. Yıllar önce gelmesi ve kendi düğünümüze pasta seçmesini istediğim adam başkasının pastasını seçmek için bizimle gelmek istiyordu.
.........................Yıllar önce............
"Alo Fırat nasılsın?"
"Ne vardı Dicle, niye aradın sabahın köründe."
Yatağımda bacaklarımı birleştirerek dikildim. Elimdeki telefona istemsiz baktım. Fıratın sesi niye bu kadar sert çıkıyordu. Bu kadar mı aramamdan rahatsız olmuştu?
"Ben şeyi hatırlatmak için aradım." derken sesim içime kaçmıştı.
"Dicle ne geveleyip duruyorsun. Hadi söyle de kapatalım. Tüm günümü sana harcayamam."
Fıratın telefonu kapatacağından korkup anında konuştum. "Tamam dur söylüyorum. Geçen hafta konuşmuştuk ya. Düğünümüzde verilecek olan pastayı seçecektik bugün. Unuttun mu yoksa?"
Telefondan uzun süre sessizlik oldu. Biraz daha konuşmasaydı telefonu kapattığını düşünecektim. Derin bir of sesi duydum. "Başımı ağrıtıyorsun Dicle. Pasta seçmekte ne demek? Herhangi bir şey sipariş ver ve bitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL KOKULUM & TAMAMLANDI &
عاطفية🌷Bıraktığın Kadın, Bulduğun Kadın mı?🌷 "Ben seni çok sevdim Fırat, kendimden çok hem de.. Gözlerinde bana karşı olan bir çok bakış gördüm. Nefret, tiksinti ve aşağılama.. Bunların hepsini görmezlikten gelebilirim ama gözlerindeki hüzünü daha fazla...