- Bölüm 12 - / Umut

1.6K 62 25
                                    

Bir ses duydum. İrkildim. Gözlerimi açtım. Hayatımda ilk defa bu kadar güzel açmıştım gözlerimi. Aylardır hayal ettiğim sahneyi yaşıyordum belki de. Günaydınım olmuştu. Kokusundan kendime yeni yeni geliyordum. Ses dışarıdan geliyordu. Muhtemelen bir zombi kapının orada dolanıyordu. Umursamadım. Yanımda masumca uyuyan o güzelliği seyretmeye başladım. Saçları yüzüne karışmıştı. Arkasına attım. Elimle yüzünü okşadım. Dudağıyla yanağının arasına ufak bir öpücük kondurdum. Gözlerini açtı. Uyku sersemi o harika bakışı attı bana. Yaşadığımı unuttum. Kendime gelemedim. Öylece bakıyordum. Ne kadar kusursuz olduğunu düşünüyordum sadece. Hayatımın en güzel sabahıydı.

#####

( Alina' nın gözünden )

Bana ne olduğunu bilmiyorum. Belki de o kadar yolu benim için gelmesi başlattı her şeyi. Bilmiyorum. Sadece onu çok seviyorum. Nedensizce seviyorum. Bana bakışını, onu hissetmeyi, bana verdiği güvenlik hissini yanımda olmasını seviyorum. Bizi hayatta tutmasını seviyorum. Babamı ve Elena' yı kaybettiğimiz o günün gecesiydi. Onların hüznü kaplamıştı içimi. Ama yanımda o vardı. Ona güveniyordum. Beni öpmüştü. Orada beni öpmesi hayatımı değiştirmişti sanki. O gece ona sarılıp uyudum. Dudaklarını dudaklarımda hissetmek dünyanın en güzel hissiydi. Aşık olmuştum ona. Kolları zombi dolu dünyada bile en güvenli yerdi. Sabah ondan önce uyandım. Ama belli etmedim uyandığımı. Bir süre onu izledim. Kapıya çarpan zombi sesiyle irkildi. Gözlerimi kapattım, uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim. Elleri yüzümü kavradığında vücudumu huzur kaplamıştı. Kalbim daha hızlı atmaya başlamış, kan dolaşımım hızlanmıştı. Dudağımın kenarında hissettiğim öpücük, tüylerimi diken diken yapmış. Bilincimi kaybetmeme neden olmuştu. Dudaklarının tenime değmesi beni benden alıyor, kalbimi yerinden çıkarcasına attırıyordu. Gözlerimi açtım. Beni usulca seyreden o gözlerine baktım. Bana duyduğu aşkı her defasında gözlerinde görmek çok hoşuma gidiyordu. Aşkı ve gözlerinin güzelliği ona daha fazla aşık olmamı sağlıyordu. Kollarımı boynuna doladım. Hafifçe kendime çekerek öptüm. Sabahımın onun dudaklarıyla olması dünyada ki en huzur ve mutluluk verici etkiydi.

#####

( Sam'in gözünden )

Gözlerini açtı. Kollarını boynuma doladı. Beni kendine hafifçe çektikten sonra dudağımı öpmeye başlaması aklımı oynatmama neden olmuştu. Her öpüşünde daha fazla öpmek istiyordum. Doyamıyordum. Bırakamıyordum. Ellerimle başını kavradım. Parmaklarımı saçına geçirdim. Kendime bastırmaya başladım. Alt dudağımı ısırması, öptükçe hızlanması hoşuma gidiyordu. Onunda bana doyamaması dünyada ki en güzel histi. Dilimi hafifçe içeri soktum. Damaklarında ve dudaklarında gezdirmemle nefes alıp verişinin hızlanması devam etmem gerektiğinin göstergesiydi. Bir süre devam ettikten sonra üst dudağını ısırdım. Yüzü kıvrıldı. Canını acıtmıştım. Tekrar dilimi devreye sokup sonra üst dudağı emmeye başladım. Alt dudak çenesi ve boynuna kadar indim. Biraz öptükten sonra dudağına doğru ufak öpücükler ile tekrar üst dudağına çıktım. Deliler gibi öpüştük. Dudağına bir kaç hızlı öpücük daha bıraktıktan sonra geri çekildim. Gözlerine baktım. Yüzüne düşen bir kaç tel saçını geriye attım. Yüzünü avucumun içine aldım. Saçıyla oynadım. Bir süre birbirimize bakıştık masumca. Dışarıdan gelen ses artmaya başladığında kalkmam gerektiğini anladım. Keşke böyle kalabilseydik. Bitmesini istemediğim bir anın büyüsünü son bir öpücükle sonlandırdım. Kokusunu içime çekerek kalktım. Sonra onu kaldırdım. Kapıya doğru yöneldim. Camda ki perdeyi sıyırdım. Kapının orada üç adet zombi vardı. Yol kenarlarında da tek tük zombiler vardı. Evden ayrılıp Tom ve Elena' ları bulmamız gerekiyordu.

Mutfaktan kendimize yiyebilecek bir kaç parça şey bulduk. Atıştırdık. Bıçak ve işimize yarayacak bir kaç materyal daha aldıktan sonra arka odada ki camdan dışarıya atladık. Ön kapıdan çıkmak tehlikeli olabilirdi. Binaların arkasından kaza yaptığımız yere doğru sessizce hızlı adımlarla ilerlemeye başladık. Önümüze çıkan zombilerden mümkün olduğunca kaçıp ses çıkarmadan, riske girmeden ilerlemeye çalışıyorduk.

#####

( Tom' un Gözünden )

Kazadan sonra kızım ve diğerleriyle ayrı düştük. Sam' in kızımın yanında olması içimi biraz olsun rahatlatıyordu. Yine de benden uzaktı. Geceyi atlatmak için güvenli bir yer bulacak eşyam olmadığından bir arabanın içine sığındım. Korkutucu ve zor olsa da geceyi atlatabildim. Sabah ilk işim kızım Alina ve Elena' ları bulmaktı. Gece gözüme uyku girmediğinden fazla uyuyamadım. Yorgun olmam ve silahımın olmaması benim için çok kötüydü. Arabadan indim. Etrafım sakin görünüyordu. İlk olarak kullanabileceğim sert sivri bir şeylere ihtiyacım vardı. Yerde bulduğum fazla kalın olmayan demir parçasıyla yola devam etmem gerekiyordu.

Sessiz bir şekilde kaza yaptığımız yöne doğru ilerlemeye başladım. Bir kaç adım attıktan sonra yola bakındım. Sağ taraftan gitmem gerekiyordu. Döndüğümde kaza yaptığımız yer 100 metre uzağımdaydı. Rahatlıkla görebiliyordum. Fakat bir düzine zombi dikkatlerini bana doğru çevirdi ve hızla gelmeye başladı. Elimde ki ince demir çubukla sadece intihar etmiş olurdum. Arkamı döndüm koşmaya başladım. Hızla ilerlerken başımı arkaya çevirdiğim de bir kaç zombinin yere serildiğini gördüm. Biri onlara ateş ediyor olmalıydı. Son anda takıldığım taş parçası sayesinde yere düştüm. Bacağım incinmişti. Ayağa kalkamadım. Kalan zombiler bana doğru gelmeye devam ediyordu. Bir tanesi üzerine kadar geldi. Yerde zombiyle burun burunaydım başını kendimden uzakta tutmaya çalışıyordum. Kızım Alina' yı bırakamazdım. Eşim ve ufak kızım Nadia hayır hayatta kalmam gerekiyordu. Yanıma düşen demiri aldım. Tek elimle zombinin ellerini engelliyor, kolumla boynundan itiyordum. Tüm gücümle sola yatırdım ve aldığım demiri başına soktum. Öldürmüştüm ama başımı tekrar çevirdiğimde bir zombi daha ayak ucuma kadar gelmişti üzerime atlayacakken etrafa fışkıran kan lekeleriyle cansız bedeniyle üzerime düştü. Bir hızla ölen zombiyi kenara attım.

Beni kim kurtarmıştı ?

Ted ve Nadia' nın Kaybolduğu Gün..

#####

( Dean' in Gözünden )

Sanırım ilk defa biriyle olmak beni bu kadar heyecanlandırıyordu. İlk defa birinin tam olarak her hareketinden, davranışından hoşlanıyordum. Bütün bu düşüncelerimin yanında çocukların karanlık ormanda kaybolması belki de o birini kaybetmeme neden olacaktı. Ama en yakın arkadaşımın bana emaneti Ted' i ve Nadia' yı bulmalıydım. Planımız basitti. Elimizde ki silah ve fenerlerle hızla ormana dalıp önümüze geleni öldürüp çocukları bulacaktık. Belki de ölüm planıydı. Yapmamız gerekiyordu. Bobby ve Sawyer benimle gelmişti. Belki de benim, bizim yüzümüzden onlarda hayatlarını kaybedebilirlerdi. Ormana girmek üzereydik. Ormanın derinliklerinden gelen bir ses duydum. Yada bana öyle geldi. Başımı hızla Bobby' e çevirdim. O da aynı sesi duymuştu. Hızla ormana doğru koşmaya başladık. Her yer karanlıktı. Önümüze çıkan bir kaç zombiyi son anda öldürmüştük. Çok tehlikeli olmaya başladı. Biraz yavaşladık. Ölmem umurumda değildi. Ama çocukları bulmalıydık. Hem de bu kadar yakınken. Etrafa göz attık. Fenerlerle çevreyi dolaştık. Zombiler her yerdeydi. Gerekirse tüm cephanemizi burada harcayacaktım. Önümüze gelen her zombiyi indirdik. Tekrar sesin olduğu yöne doğru hızla yöneldik. Orman boyunca koştuk. Yorgun düşmüştük. Sesin geldiği yön değil ormanın her köşesini arayıp, neredeyse bütün zombileri öldürdük. Cephanemiz neredeyse bitmişti. Öldürdüğümüz zombiler ve harcadığımız mermiler sayamayacağımız kadar fazlaydı. Hala çocuklardan bir iz yoktu. Ay yavaş yavaş yerini güneşe bırakmaya başlamıştı. Bobby ve Sawyer bitkinlikten yere oturmuş öylece duruyorlardı. Dizlerimin üzerine düştüm, sesimin çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Bütün umudum bitmişti. Bir zombi tarafından paramparça olana kadar burada böyle bekleyecektim. Tam her şeyden vazgeçmişken bir çığlık sesi daha duydum. Bobby ve Sawyer' a baktığımda hızla ayağa kalktılar. Ses bu sefer çok yakından geliyordu.

Bu ses Ted ve Nadia mıydı?

##### 

Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler.

Zombi GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin