- Bölüm 4 - / Karakol

2K 99 19
                                    

Camdan yansıyan güneşin gözüme vurmasıyla açtım gözlerimi. Sanki hiç birşey olmamış gibi yeni güzel bir sabaha uyanmış gibiydim. Yaşananların rüya olması için dua ediyordum. Ama camdan baktığımda yerde yatan cansız zombi bedeni bütün dualarımı boşa çıkarıyordu.

Ayağa kalktım. Dean' in yanına gittim. Hala yatıyordu. Uyanmıştı. Yanına bıraktığım yemeğe dokunmamıştı bile. Nasıl yiyebilirdi bu halde. Haklıydı. Konuşmak için yanına oturdum. Her şeyin hazır olduğunu istediği zaman gidebiliceğimizi söyledim.
-" Artık burada olmak istemiyorum hemen gidelim." dedi.
Çaresiz ve bir önce ki günün etkisinden çıkamamış bir şekilde.

Üzerimize yeni şeyler giydik. Dean'in annesini toprağa uğurlamak üzere önce bahçeye inmiştik. Tanrının bize merhametimi yoksa bizim şansımızmıydı bilmiyorum ama etrafta hiç tehlike yoktu. Göz yaşlarımızla uğurlamıştık.

Arabaya bindik. Eve doğru gitmeye başladık. Yol kenarlarında zombiler, cansız bedenler vardı. Arabamız olduğundan durmadan ve hızlı bir şekilde bizim eve doğru yol aldık. Yanımıza aldığımız erzak ve bıçaklar bizim için yeterli değildi. Bunu bende Dean'de biliyordu. Dean' e evimizin yakınında bir karakol olduğunu ve bir kaç tane market olduğunu söyledim. Tehlikeli olucaktı ama o karakola girebilseydik bir sürü cephane, silah ve işimize yarayacak materyaller bulabilirdik. Tabii bir sürüde yiyecek. Eve uğramadan önce karakolda şansımızı denememiz gerektiğini düşünüyordum. Evimin ve karakolun merkez bir yerde olması kötüydü. Ama bunu başarabilirdik, başarmak zorundaydık. Karakolun sokağına geldiğimizde yavaşladık ve etrafımızı kolaçan etmeye başladık. Bir kaç bina ötede bir grup zombi vardı. Bizi görmemişler ve duymamışlardı. Bu mesafeden kokumuzu alıcaklarını düşünmüyordum. Sessizce içeriye girip bulabildiğimiz silah ve cephaneyi alıp direk çıkıcaktık. Dean' e işaret verdim sessiz bir şekilde karakola doğru adım attık. Arabadan inmiştik elimizde bıçak yavaş ve sessiz adımlarla karakolun aralık olan kapısına yürüdük. İçerden ses gelmiyordu. Ama yerdeki kan izleri her şeyi anlatmaya yeterdi. Yavaşça kapıyı açtık ve içeriye doğru ufak bir adım attık. Yerde bir ceset vardı. Polis memuruydu acaba zombi olmuşmuydu yoksa olucakmıydı. Aklımdan geçen tek şey beynine elimde ki bıçağı sokmam gerektiğiydi. Biraz cesaretle bunu yaptım ve ona iyilik yaptığımı düşünüyordum. Karakolun koridorunun sonunda ki odadan bir kaç ses duyduk. Orada birşey vardı. Zombi olduğu açık ve netti, doğru adımlarla ilerledik. Diğer iki odanın kapısı kapalıydı. Ses gelen odaya gittiğimizde 2 zombi ve yerde 2 ceset olduğunu gördük. Tabi zombilerde bizi görmüştü. Bayat yemeklerini bırakıp taze ete doğru yönelmişlerdi. Dean kenardan arkalarına doğru geçiyordu. Bende biraz daha yaklaşıp üzerime çekmiştim. Bana tam yaklaştıkları sırada Dean arkadan birini öldürdü. Diğeri hala bana doğru geliyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum bi an elim ayağıma dolanmıştı. Tam o sırada Dean bıçağını zombinin başından kurtarıp bana doğru gelen zombiye soktu. Ölen zombi üzerine doğru düştü. Bir hızla kenara atarken ne kadar kötü, iğrenç ve korkunç olduklarına bir kere daha şahit olmuştum.

2 cesete doğru yöneldik. Cansız bedenlerinin tamamen cansız olması gerekiyordu. Dean birini bıçakla halletti. Diğerine yaklaştım bıçağı başına doğru yönelttim tam o sırada canlanmıştı. Lanet olsun! Kollarıyla çekiştiriyor beni yemeye çalışıyordu. Tam o sırada Dean yine beni kurtarmıştı. İkinci defa ona borçlanmıştım.

Saniyeler önceki olayın etkisinden çıkamadan dışarıdan arabanın alarm sesi geliyordu. Dean şaşkın ve korkmuş bir şekilde bana baktı.
" Buda ne ? " Dedi.
Bilmiyordum. Aynı şaşkınlıkla ona bakmıştım. Camlara doğru yöneldiğimizde bir kaç zombinin arabamızın etrafında döndüğünü ve alarmın çalmasına neden olduğunu anladık. Şansımız dönmüştü. Anahtarla alarmı uzaktan kapattık. Fakat ses çoktan yayılmış, eminiz ki bir çok zombi buraya doğru yol almıştı. Kapıları kapattık diğer odaları kontrol ettik. Temizdi ve silah cephane ne var ne yok çantalara doldurmaya başlamıştık.

Bir süre sonra gerekli olan her şeyi almıştık. Tekrar cama yönelmiştik. Yaklaşık iki düzine zombi karakolun etrafındaydı. Arabaya binmemiz söz konusu bile değildi. Olan erzağımızı orada bırakmış ve arabamızıda unutmak zorundaydık. Silahımız, cephanemiz ve suyumuz vardı. 2 adet m16, 1 adet mp5 ve 3 adet tabanca bulmuştuk, yeteri kadarda cephane. Ne yapacağımızı düşünürken gözüme siyah ufak birşey takılmıştı. Eveeet!! Bir susturucu bulmuştum. Sanırım en çok ihtiyacımız olan şeydi. Ama unuttuğumuz bişey vardı. Bilgisayar haricinde elimize silah değmemişti.

******
Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler :)

Zombi GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin