- Bölüm 5 - / Aile

1.7K 102 15
                                    

Karakolda sıkışıp kalmıştık. Ön taraftan çıkmamız çok zordu. Ama her yerde durumu kurtaran arka kapı bu karakolda bulunmuyordu. Silahımız vardı. Yine de ses çıkarmamamız gerekiyordu. Karakolu dolaşmaya devam ettik. Telefonların artık çalışmaması televizyon ve radyolardan umudumuzu kesmemizi sağlamıştı. Dışarıda ki zombilere kendimizi fark ettirmeden dışarı çıkıp yeni bir araba bulmamız gerekiyordu. Evim yakındı ama ne kadar arabasız evimde kalabilirdik. Ayrıca evin ne halde olduğunu da bilmiyordum. Belki de kimse yoktu, vardı ama yoktu..

Böyle düşünmek istemiyordum. Ama bütün durumlara kendimi hazırlamıştım. Dean' in yaşadığı o berbat durumu bende yaşayabilirdim ve bunu farkındaydım. Dean yanıma geldi ve
- " Kokumuza ve sesimize geliyorlar cesetleri parçalara ayırıp üzerimize sürüp şansımızı deneyebiliriz. " dedi.
Basit bir cümleydi. Ama çok mantıklıydı. Bunca zaman zombi film ve dizileri izlemenin işimize asıl yaradığı zamandı. O kadar zaman dizi, filmlerle zamanımızı boşa harcamamıştık.

İşe koyulduk. Elimizdeki bıçaklarla cesetleri parçalara ayırmıştık. Bulduğumuz eldiven ve çelik yeleği üzerimize geçirdik. Kendimizi berbat kokuya boğmuştuk. Biz bile kendimizi tanıyamıyorduk. Çantalarımıza doldurduğumuz su, cephane ve silahlarımızı kucaklayıp korku ve endişeyle yola koyulduk. Elimizde susturucu takılı tabancalar vardı. Kapıya geldiğimizde Dean bana hadi yapalım bakışı atmış başını hafifçe öne eğmişti. Bende ona olumlu bir karşılık verdim. Kapıyı açtık ve yavaş adımlarla ilerlemeye başladık. Yaklaşık iki düzine zombinin içine neredeyse girmiştik. Bizi fark etmemişlerdi. Ama onlara çok yakındık herhangi bir ters hareketimizde anında yem olurduk. Yavaş adımlarla devam ettik. Zombilerin arasından sıyrılmıştık. Yol kenarlarında ki zombiler de dahil hiç biri bizi görmüyordu. Rahatlamıştık yine de yavaş adımlarla evime doğru yürümeye başlamıştık. Bu sırada etrafımızda araba olup olmadığını da kontrol ediyorduk. Bir çok araba vardı ama anahtar yoktu. Ne kadar film izlemiş olsak da düz kontak yapamıyorduk tabi. Babamın evde olabileceği düşüncesiyle arabamızın kapıda olabileceğini Dean' e söyledim. Bunun olmasını umut ediyorduk.

Kısa, iğrenç kokulu ve tehlikeli bir yol aldıktan sonra evime gelmiştik. Evim bahçe içerisindeydi. Dışarıdaki demir kapıdan içeriye girdik 2 tane zombi vardı. Önce nişan aldım sonra ilk atışını yaptım. Iskaladım ilk kez silah kullanan birine göre iyiydim. (yani ben öyle olduğumu düşünüyordum.) Bir kaç kez ateş ettikten sonra zombileri öldürmüştük. Susturucumuz ve lanet kokumuz sayesinde hiç bir zombi bizi fark etmemişti.

Kapıyı açmadan önce duraksadım. Hazır değildim. Kendimi her ne kadar hazırlamış olsam da içeride ailem vardı. Yavaşça kapıyı açtık. Merdivenlerde kimse görünmüyordu. Sessiz adımlarla iç kapıya gelmiştik. Kapı açıktı. Bir anda bembeyaz oldum. Ter boşaltmıştım. Kapı nasıl açık olurdu. İçeriye girdim kendimi hazırladığım kötü sonla karşı karşıyaydım. Daha önce şahit olduğum bir sahneyi şimdi ben yaşıyordum. Annem ve babam zombi olmuşlardı. Küçük kardeşim evde görünmüyordu. Sanki ben olduğumu anlamış gibi yüzüme bakıyorlardı. Kendimi bıraktım. Dizlerim üstüne çöktüm. Neden diye sayıklarken ağlamaya başladım. Kokumuz ne kadar engel olsa da sesim onları çekmeye yetmişti. Dean kolumdan çekerek
-" Kalkmalısın, devam etmeliyiz. Bize doğru geliyorlar. Hadii!! " Dedi. Duymuyordum. Bütün anılarım hayatım gözümün önünden geçiyordu.
-" Alina' yıda mı aynı sonda görmek istiyorsun? " Dedi. Bağırarak ve bana vurmuştu. Kendime geldim. Verdiğim söz aklıma gelmişti. Silahımı aldım. Annem ve babam bana çok yaklaşmıştı. İki el ateş etmiştim. İkisini de tam kafalarından tek kurşunla öldürdüm. Yerdeydiler. Sarıldım o iğrenç kokunun arasından kendi kokularını hissedebiliyordum. Bir süre aynı şekilde durduktan sonra odamdan bir ses geldiğini fark ettim. Dean' de duymuştu. O da ne der gibi bana baktı. Ağlama sesine benziyordu. Biri sanki hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kardeşimin burada olmadığı aklıma geldi. Bir hızla ayağa kalktım. Koşarak odama gittim. Kimse yoktu. Ses sürgülü dolabımın içinden geliyordu. Dolabı açtım ve açmamla birlikte bir çığlık duydum. Kıyafetlerimin altında köşede ufak birisi vardı. Evet bu kardeşim Ted' di. Dünyalar benim olmuştu. Annem ve babama olanlardan sonra artık tutunacak bir şeyim vardı. Ted bağırmaya devam ediyordu. Kokuyordu her yerim kan ve organ içindeydi. Beni de onlardan sanmıştı. 7 yaşında 3. Sınıfa gidiyordu.
-" Ted korkma benim abin. " dedim.
Üzerimde ki koku ve batmış kıyafetlerimi umursamadan kucağıma yapıştı. " Abi annem ve babam.. " Diyordu. Sözünü kestim ve biliyorum dedim. Ted' i bir kaç dakikalığına bıraktım. Üzerimizi değiştirmiştik. O sırada Ted' i annem ve babamın başında ağlarken buldum. Gittim sarıldım. Bir saat kadar öyle kalmıştık.

Kış olduğundan havalar erken kararıyordu. Akşam olmuştu. Anne ve babamı son yolculuğuna uğurlamak için önce üstlerini örttüm. Boğazım yırtılana kadar bağırmak her yeri yıkmak istiyordum. Ama bir kardeşim ve verdiğim bir söz vardı. Ayakta durmak zorundaydım bunu biliyordum. Dean'le konuştum. Bugün dinlenecektik güzel bir uykuya ihtiyacımız vardı. Benimde olanları hazmetmeye. Ted' le birlikte yatağa uzandık. Kısa bir süre sonra uyuyakalmıştık. 

*****
Yorumlarınızı bekliyorum. Benim için gerçekten önemli Teşekkürler.

Zombi GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin