20.Bölüm

83 12 3
                                    

                               Baskın

Marie'nin Ağzından

Sabah çocukların çığlıklarıyla gözlerimi açtığımda acı çığlıklar tüm gökyüzünü dolduruyordu çadırımdan hızlıca çıkıp sahile doğru elimden geldikçe hızlı kosmaya çalışıyordum. Sahile geldiğimde heryer bir birine girmişti etrafta kaçışan çocuklar ve mecburen bağzıları saldırmaya çalışıyorlardı shoryuu,Minera,Hang,Eda ve mutlu  denizden sahile çıkan bu pislikleri öldürmeye çalışırken çocuklar yanımdan hızla kaçarak dağdaki sığınağa kaçıyorlardı "karanlık çığlık"edanın bağırdığını duydum ve etrafta birden oluşan kasırga etraftaki bir çok canavarı öldürmekle kalmıyor etrafta saldırıya marus kalmayanları bile uzaklara fırlatıyordu, nekadar biz saldırıp öldürürken onlar denizden çıkmaya devam ediyorlardı

'Ne yapıcaz?'

•○•○•○•○•••••••○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○
Burağın Ağzından

Sabah marie'nin aramasıyla uyanmıştım  marie durumunu açıklarken sarayın bahçesinden çığlıklar yükseldiğinde marie ile konuşmayı bırakıp odamdan hızlıca cıktım. Bahçeye geldiğimde askerler ve marquez bahçede goblinlerle savaşıyordu etrafa dikkatle baktığımda goblinler taştan duvarları krıp yavaşça içeri sızmaya devam ederken gözüm niles ve halter'i aradı ama etrafta görünmüyordu içeriden gelen bir çığlıkla hızla içeri girdim.

Prenses lushi ve iki asker beş goblin tarafından  etraflarını sarmışlar fakat askerler elinden geldikçe prensesi korumaya çalışıyordu ki "Yıldız Yağmuru"diyen barisi meteor yağdırırken bu yeteneği kullanan kişiye baktım. Niles dikkatlice goblinleri öldürürken iki askerden birisi ağır yaralanır  prenses sadece ağlayarak elleriyle gözlerini kapatmış bu kabus'un bitmesini bekliyordu hızla niles ile prensesin yanına gittiğimizde niles prensesi alıp üst kata zorla götürürken ben yaralı askerin aşındaydım daha 19 yada 20 yaşında gösteren yüzü ve vücut yapısından rahatca daha çocuk olduğunu belli ediyordu göğsünden aldığı yaraya baktığımda iyileşmesinin imkansız olduğunu biliyordum ama yinede kafasındaki miğferi çıkarttığımda dikkatlice bana bakıyordu bir süre tereddüt etsemde bunu ondan saklamak istemedim "Adın ne?"diye sorduğumda "Ken"diye cevap verdiğinde elimle göğsündeki derin yaraya baktım. "Biliyorsun Ken bu yarayla yaşaman imkansız"dediğimde sadece gülmesi biraz dikkatimi çekmişti fakat sözüme devam ettim. "Eger bir goblin tarafından yaralandıysan öldükten sonra goblin olarak  tekrar doğacaksın bunu istemiyorsan seni hemen öldüre bilirim"dediğimde arkadaşı itiraz etmişti "başka bir yolu olmalı"dediğinde soğuk tavrım ortaya çıktı "Başka bir yolu yok ya goblin olacak yada huzura kavuşacak"dediğimde yaralı asker  arkadaşının elini tutup "Lütfen"dediğinde yanında duran ince kılıcı alıp yarasının olduğu yere sapladığımda çocuk gülümseyerek bana bakıyordu arkadaşı ise bu duruma isyan ederek ağlıyordu ölen çocuğun gözlerini kapattıktan sonra kılıcını üstüne koyup kalktım.

Merdivenlerden prensesin yanına giderken aşşagıdan çığlıklar gelmeye devam ediyordu
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Mutlu'nun Ağzından

Sabah uğradığımız baskın hala devam ediyordu yüzlerce goblin öldürdüğümüz halde sayıları azalmak yerine çoğalıyordu Hp lerimiz full olmasına rağmen Mp lerimiz azalmaya devam ediyordu çoğu arkadaşlarımızın yorulmalarına rağmen mp'leride yok denilecek kadar az ama hala son umut olarak savaşmaya devam ediyorlardı

"şimdi ne yapacağız iki yüzlü şeytan?"

□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■
Marquez Ağzından

Bahçede duvarların yıkık dökük bölümünden içeri giren goblinler bizi hala savaşmaya zorlarken saatlerdir ortalıklarda olmayan burak dikkatimi çekiyordu içeriden gelen çığlıklar kesileli saatler olmuştu "Şimdi ne yapacağız iki yüzlü şeytan?"

Elder TaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin