Sabah herkes bir yerlere gittiğinde evde yalnız kalmıştım. Herkes sanki atlı kovalıyormuş gibi evden çıkmış beni bırakmışlardı. Chan çıktıktan 2 dakika sonra kapı çalındığında bir şeyini unutmuş geri zekalı diye açmaya gitmiştim ancak başka biriyle karşılaşmıştım
Minho..
Üzerime uzun kollu bir şeyler giydiğim için şükretmiştim. Ne soruyorsa sorsun sonra çekip gitsin istiyordum.
İlk defa Minho'yu yanımda istemiyordum.
Ama o çekilmemi bekliyor gibiydi bu yüzden çekilerek ona yol verdim ve içeri girdi. "Evde benden başka kimse yok yani daha yeni gittiler o yüzden yakın zamanda da gelmezler boşu-"
"Senin için geldim"
Vay canına. Şaşırtıyorsun. Teşekkür ederim. Ne diyeyim.
"Tamam ne diyeceksen de ve git." dedim. Hayatımı senin yüzünden mahvedemezdim Minho.
"Oturalım öyle konuşalım."
Içeri geçtik bundan birkaç ay önde beraber film izlediğimiz koltuğa oturduk ama şimdi her şey çok farklıydı.
"Hiç sözümü kesme ve dinle beni. İnan her şeyi senin iyiliğin için yaptım. En azından öyle düşünüyordum. Çok ama çok saçmaladım. Gözüm hiçbir yanlışımı görmedi. Changbin sürekli beni uyardı ama ben onu dinlemedim.
Dedikodular ilk çıktığı gün ne yapacağımı bilmiyordum. Daha sonra seni hırpaladılar ben de dikkatleri senin üzerinden çekmek istedim. Doyoung ile yakın arkadaştık. Sen o gün yerini değiştirmek istediğinde bana bakmıştı çünkü senden ne kadar uzun süredir hoşlandığımı biliyordu. Ama yine de yardım etti ve onunla 1-2 post attık. Gözler artık tamamen bizdeydi.
Beni sevdiğini bilmiyordum o sıralar, anlamamıştım. Sana zarar verdiğimi seni üzdüğümü hiç düşünmüyordum çünkü ben de çok üzülüyordum ve kendi acıma çok odaklanmıştım. Senden nefret etmek istedim. Seni sevmemek istedim. Senden uzaklaşmak istedim. Hepsini denedim ama hiçbirini yapamadım. Daha sonra yavaş yavaş anlamaya başladım senin de benden hoşlandığını, beni sevdiğini, üzüldüğünü. Doyoung ile oyunu bitirdim. Aslında bitireli epey oluyor. Seungmin ile Hyunjin'in çıkmaya başladığı gün her şeyi açıklayacağımı söylemiştim Seungmin'e. Ama o gün s yüzüme yumruk yedim ve bana o kadar nefretle bakıyordun ki.. Çok korktum. Söylemedim. Benden nefret ettiğini düşündüm ben de senden nefret etmek istedim.
Yine yapamadım. Partiye gelmeyeceğini biliyordum. Ben olsam ben de gelmezdim. Hyunjin'e yalvardım. Changbin ve Seungminden sonra İlk ona söyledim seni sevdiğimi çünkü zaten Doyoung ile olan ilişkime inanmıyordu. Ve sürekli bana laf çarpıtıp gönderme yapamaya çalışıyordu. Ona söyledikten sonra bana senin de beni sevdiğini anlattı. Bu zamana kadar bunları nasıl göremediğimi düşündüm. Özür dilerim Jisung. Ben seni iyileştirmeye çalıştırken yaralayan kişi olmuşum." dedi. Ben biraz daha konuşmasını bekledim ama o konuşmadı. Ben de konuşmadım. Ne diyecektim?Her şeye rağmen seni hala seviyorum
Demedim. O da bunu sormamıştı zaten. Özür dilemenin bir şeye yaramadığını söyleyen de o değil miydi zamanında?
"Bu arada sana bunu aldım. Elindeki kutuyu bana uzattı. Bu kutuyu biliyordum. En sevdiğim kafedeki cheesecakelerden almıştı. 3 dilim. İstemsizce gülümsedim.
"İştahın yoktur diye düşündüm" dedi. Ağlamamak için yanak içimi ısırıyordum. Elimdeki kutuyu kenara koydum. Yavaşça ona yaklaştım ve sarıldım..
Gerçekten sarıldım.
Doğum günündeki sarılmamızdan çok daha farklıydı. Kolları hiç bırakmayacakmış gibi sarıyordu bedenimi
Ama bırakmıştı
Yavaşça eski pozisyoma döndüm. İkimiz de ağlıyorduk.
"Seni çok seviyorum. Bir aptal gibi hissediyorum ama çok seviyorum" dedim yüzüne bakarak
"Bunu hak etmiyorum ama ben de seni çok ama çok seviyorum" dedi
Biz birbirimizi seviyorduk
Seviyorduk
××××
Baya kısa bir bölüm ama sonunda birleştiler ahh
Oy vermeyi unutmayınn
Bu zamana kadar sabırla beklediğiniz için teşekkürler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hate you ¬¬ minsung
Fanfictionlikeachef: Lee Minho senden nefret ediyorum çünkü Asla senin gibi olamayacağım. 081020 - 251020