0.7- çok büyütüyorum

5.2K 593 645
                                    

Gece saat 3'e gelirken açtım gözümü. Uyuyana kadar yine ağlamıştım. Uzun zamandır bu kadar boktan hissettiğimi hatırlamıyordum. Kafamda bir sürü düşünce uçuşuyor ve ben hiçbirini yaklayamıyordum. Tüm dünya ayaklarımın altında kayıyor, bir yere tutunamıyordum. Elimde bazı şeylerin hatıraları vardı ama hatıralarım onları yanımda tutmaya yetmiyordu.

Kısacası boğuluyordum

Kimsenin sesini duymaya yüzünü görmeye tahammülüm yoktu. Odada nefes alamadığımı hissedince balkona çıktım.

Gizlice sigaramı çıkardım. Gizliyordum çünkü kimse içmemden hoşlanmıyordu ve gerçekten çok az içiyordum. Ruh halimi düzeltmiyordu bunu biliyordum o yüzden içtiğim zaman yalnız 1 dal yakıp uzata uzata içiyordum.

Elimden gelen bu kadardı çünkü.

Balkona giren bir başkasını fark edemeyecek kadar yorgun ve dalgındım.

"Sigara içtiğini bilmiyordum" dedi Minho. Aniden karşımda belirmesi beni ürkütmüştü ama belli etmemiştim.

"öyle çok içmiyorum, çok nadir tek tük. Bizimkilere söyleme canıma okurlar." dedim. Gülümsedi ve cebinden sigarasını çıkarıp yaktı, bana dönerek "Ben de çok içmiyorum ama bizimkiler biliyor arada içtiğimi. Alışkanlık sanırım" dedi. Bu sefer gülümseyen bendim.
Bir süre hiç konuşmadan dışarıyı seyrettik. Rüzgarı içime çektim sanki son kezmiş gibi. Böyle dönemlerde sürekli ölümü düşünmekten nefret ediyordum.

Sen neden ayaktasın diye sordum. Geç bile kalmıştım. "uyuyamadım bazen tek uyuyamıyorum ama kimseyi de uyandıramadım" dedi. Bu kadar açık sözlü olması beni mutlu etmişti.
"Dün gece neyin vardı?" diye sordu. Evet Jisung açıkla dün gece neyin olduğunu hadi. Hiç canım öyle mutluyken birden ölmek istiyorum. Yanımdaki çekmecenin içinde jilet bıçağı saklıyorum ihtiyacım olursa kullanırım diye. "Hiç. Yorgundum sadece. Malum savaş verdik" dedim ve gülümsemeye çalıştım. Minho anlayışla başını salladı sonra "üşüdüm" dedi ve gitti.

Kendim olmaya çalıştıkça yalnız kalmaktan korkarak vazgeçiyor ama yine de yalnız kalıyordum.

Telefonumu çıkardım. Bu sefer gerçek hesabımdan yazdım Minho'ya

jisunghan: istersen uyuyana kadar seninle yatabilirim.

Evet yanına gidip söyleyebilirdim ama yüzüme bakıp gerek yok demesinin beni ne kadar üzeceğini bildiğim için mesaj atmayı tercih etmiştim. Telefonum titrediğinde red cevabına hazırdım ancak Minho da beni şaşırtmaya hazırdı.

leemeanho : güzel bir masal da anlatır mısın?

Sessizce içeri girdim ve Minho'nun yattığı odaya ilerledim. Chan'ın bu gece de işi olduğu için Minho onun yatağında yatıyordu. Yavaşça yanına uzandım. Hemen kafasını göğsüme yerleştirmişti. Saçları çilek gibi kokuyordu ve bu koku çok hoşuma gitmişti. Bir süre böyle yattıktan sonra Minho uykulu bir sesle "Şu an o kadar huzurluyum ki masal olmadan da uyuyacağım sanırım" diye mırıldandı. Ve gerçekten bundan 10 dakika sonra düzenli nefes alış verişinden uyuduğunu anlamıştım. Yavaşça kalkacağım sırada gözünü açmış ve kolumu tutmuştu ancak biraz sonra yaptığının yanlış olduğunu düşünerek "ah rahatsız olacağını düşünemedim kusuruma bakma" dedi. "Aslında ben de sen sabah uyandığında hala yanında olduğumu gördüğünde rahatsız olursun diye gidiyordum." dediğimde kolumu tekrar tuttu ve beni yatağa çekti. Bir önceki pozisyonumuzu aldığımızda sadece "sen de uyu hadi" diye mırıldandı ve uyuduk.

Sanırım hayatımda uyuduğum en iyi uykuydu.

Sabah burnuma dolan çilek kokusu ile uyandım. Minho hala kolumun üstünde yatıyordu. Kolum fena uyuşmuştu. Ama yine de kaldırmadım. Daha 1 haftadır tanıdığım bu adamın beni bu kadar iyi hissettirmesi doğal mıydı?

Yavaşça uyanmaya başladığımda gözlerimi kapadım, uymadığımı belli etmedim. Ve.o.burnuma.öpücük.kondurdu. Ardından da heyecanla yataktan kalkıp banyoya gitti.

Neler oluyor?

Bunu yaptığım için belki çok pişman olacaktım ama o banyodayken kendi odama geçtim.

Kalbimin atışını bir türlü yavaşlatamıyordum. Ve ne kadar susturmaya çalışsam da içimden bir ses bir gece daha onunla uyumak için yalvarıyordu.

Hayvan Hyunjin ve Felix dışında evde birileri olduğu için kahvaltı yüce Han Jisung 'a kalmamıştı. Aşağıdan Seungmin'in kahvaltıya çağıran sesini duyduğumda yavaşça kapıyı açtım ve aşağı inmeye hazırlanıyordum ki saçları taranmış, seksi kırmızı gömleğini giymiş Hyunjin yavşağı son hızla merdivenlerden iniyordu. Aşağı indiğimde Jeongin Hyunjin ve Seungmin masadaydı. Diğerlerini sorduğumda Felix'in Changbin'i uyandırmaya çalıştığını Minho'nun da cevap vermediğini söylediler.
"Ben bir Minho 'ya bakayım" diyerek yukarı geri çıktım. Arkamda sorgucu ve yavşak bir Hyunjin bıraktığımı biliyordum.

Kapıyı tıklattım içeriden ses gelmiyordu. Tekrar tıklattım. Minho diye seslenmeyi de ihmal etmiyordum. En sonunda dayanamayarak içeri girdim. Minho yatakta şarkı dinliyordu. Gözleri kapalıydı. Yaklaştığımı görmemişti. İçimdeki yüksek özgüven ve boş vermişlikle içimdeki sesi dinleyerek bir şey olmamış gibi sıcak bir tavırla omuzuna dokundum. İrkildi.

"Korkuttuğum için kusuruma bakma"

"Bu neydi şimdi? Sabah uyandığımda yanımdasın 5 dakika banyoya gidiyorum ve hemen sıvışıyorsun. Sonra da gelip sıcak tavırlarla tekrar yanımda belirliyorsun. Oyun falan mı oynuyorsun?"

"Sen ne saçmalıyorsun Minho? Uyuduk uyandım ve aşağı indim. Ne yapmalıyım seninle yatakta takılmaya devam mı etmeliydim. Büyütüyorsun"

"Evet gerçekten senin hareketlerini gözümde fazla büyütüyorum."

"Seungmin kahvaltı hazırlamış. Aşağı çağırmak için gelmiştim ben."

"Tamam geliyorum sen in"

Evet onunla yatakta takılmaya devam etmek isterdim. Ama yine de yaptığım şeyin onu kırması mantıksızdı çünkü biz 1 hafta önce tanışmış iki arkadaştık sadece. Hatta arkadaş olmuş muyduk ondan bile emin değildim.
Aşağı indiğimde keyfim kaçmıştı ama belli etmemek için uğraşıyordum. Minho indiğinde kahvaltıya başladık.

Masada kaçamak bakışlar atmıştım ona ama onu bana bakarken hiç görmemiştim. Minho'nun söyledikleri neden bu kadar dokunmuştu bilmiyorum ama üzgün hissediyordum. Kahvaltıdan sonra herkes odasına çekildi. Diğerlerini akşam bir şeyler yapmaya ikna etmişti Hyunjin - herkes bunu Seungmin ile vakit geçirmek için yaptığının farkındaydı- o yüzden bir gece daha geçirecektik beraber. Bunları düşünürken titreyen telefonuma baktım.

leemeanho : ben birine aşığım




Nasıl gidiyor?


i hate you ¬¬ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin