2.1- öp beni

5K 492 334
                                    

Minho ile yarın buluşmak için anlaştıktan sonra onu evine yolladım. Arkadaşlarım nedense Minho çıktıktan 5 dakika sonra geldiler. Hiçbir şey olmamış gibi içeri girdiklerinde ne olduğunu sormamak için götlerini yırttıklarını biliyordum. Bilerek üzgün bir tavır takındım. Hyunjin'e dönerek "Bu akşam yemeği sen yapar mısın" dediğimde "Bundan sonra her şeyi ben yapacağım zaten" diyip saçımı okşamıştı. Felix sürekli ağzını açıp bir şey söyleyecek gibi oluyor sonra vazgeçiyordu. "Minho ile barıştık bu arada" dediğimde Felix benden mutlu olmuşa benziyordu. "Affettin mi hemen" dedi Hyunjin. Minho ile araları hala düzelmemişti. "Onu seviyorum. Artık uzatmak istemedim. O yanlış yaptı belki ama ben yanlış yapmak istemiyorum." dediğimde Hyunjin sadece yine de kendine dikkat et "demişti. Son olaylardan sonra bana karşı daha düşkün davranıyordu.

Telefonum titredi Minho'nun adını gördüğümde istemsizce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.

Minho

Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Ben Minho
Sen Jisung'u
Seviyorum
Seviyorum
Ben
Seni
Seviyorum
Çok
Fazla
Seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum

Dur biraz kskdkskdkd
Gerçekten bunu söylemen çok garip geliyor

Söyledikçe daha çok söylemek istiyorum
Seni çok seviyorum.
Yarına kadar nasıl bekleyeceğim bilmiyorum
Seni görmek istiyorum
Hep görmek
Sadece seni
Dudaklarını kanatana kadar öpeceğim
Seni çok seviyorum Han Jisung

Tamam ben şey edeyim
Yatayım
İyi geceler
(Gönderildi 19.45)
Ben de seni seviyorum
(Gönderildi 23.50)

×××××

Gece boyu heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştım. Her şeyin bu kadar düzgün olması içimde kötü bir şeylerin olacağı hissini doğuruyordu. Ama bunları bir kenara attım ve kalkıp en yakışıklı halimle hazırlanmaya başladım. O kadar yakışıklı olacaktım ki Minho ona baktığım için şükredecekti. Aşağıdan cam kırılma sesleri geldiğinde koşarak indim. Hyunjin mutfakta kahvaltı hazırlamaya uğraşıyordu.
"Günaydın Han Jisung'um" dedi heyecanla. "Yardımına gerek yok sen hazırlan ben de kahvaltıyı hazırlayacağım" diye ekledi. Onun yanağına kocaman bir öpücük kondurup "sen başla yardıma hemen geleceğim" dedim. Sanırım kendini hala suçlu hissediyordu ve ben onun böyle hissetmesine dayanamıyordum.
Hyunjin ile kıra döke kahvaltı hazırladıktan sonra pantalonumu daha seksi olanıyla değiştirme kararı aldım. Hyunjin kahvaltı etmeye başlamışken dapdar pantolonumu giyip masaya geçtim. Üstüme de kollarımı kapatmak için hoodie giymiştim. İstemsizce gülümsüyordum. "Seni mutlu görmeyi çok seviyorum" dedi Hyunjin. "Ben de seni" dedim.
Kapı çalınca hemen ayağa kalkıp açmaya gittim. Karşımda Minho'yu görmeyi beklesem de gelen Seungmin'di. Elinde bir demet çiçek vardı ve kapıyı benim açtığımı görünce yüzü düştü. Ben de bağırarak konuştum "Hyunjin! Sevgilin gelmiş!!" Bunun ikisini de çok utandırdığını bilerek keyifle yemeğime döndüm.

Minho beni 12de alacağını söylemişti. Ancak saat 12.30 olmasına rağmen Minho ortalıkta yoktu. Seungmin ve Hyunjin çıkmışlardı. Evde hayal kırıklığı ile oturuyor, aptal gibi Minho'yu arıyor ancak tüm iletişim kurma çabalarım sonuçsuz kalıyordu. Beni bıraktığı, benimle oynadığı, beni hiç sevmediği ile ilgili ona zerre güvenmediğimi kanıtlayan 1001 senaryo kurduktan sonra saat 13'e gelirken kapı çaldı. Sonunda teşrif etmişlerdi Minho Hazretleri.

"Günaydın geç kaldım biliyorum çok üzgünüm bunun için ama sebeplerim vardı" dedi. "Tamam" dedim ben de. Ona hesap sormayacaktım, hiçbir şey sormayacaktım çünkü artık tüm bu karışıklıktan gerçekten çok sıkılmıştım.

"Hiçbir şey demeyecek misin? Kızmadın mı?" dedi masum bir sesle

"Hayır" dedim. "Artık gidelim" evet yüzüm asıktı.

"Tamam o zaman bugün kendini bana bırak o yüzünü nasıl güldüreceğim göreceksin" diyerek kolumu tuttuğunda kolumu geri çektim çünkü sızlamıştı. Ama o bunu bilmediğinden yanlış anlamış olacak ki yüzü düştü. Ah daha şimdiden aramızda kocaman bir buz dağı vardı ve ben bunu nasıl eriteceğimi bilmiyordum.

Arabasını - evet ben daha bokumu zor temizlerken o araba kullanıyordu - evimizden 10 dakika uzaklıktaki park yerine bırakmıştı. Az önce kolumu çektikten sonra bana daha bakmamış ne söyleyeceğini düşünüyor olmalıydı. Az önceki yanlış anlaşılmayı yok etmek için yürürken yavaşça elini tuttum. Farkettiğinde epey şaşırmış, şaşkınca yüzüme bakıp gülümsemiş sonrasında ellerimizi birbirine kenetlenmişti.

Sanırım sırf şu an için bile 1 saat beklememe değmişti.

Arabaya bindiğimizde nereye gideceğimizi sormama rağmen bir cevap alamamıştım. Almak pek de umrumda değildi. Yan koltuğumda Minho oturuyordu ve biz kavga etmiyorduk. Gerisi sadece küçük ayrıntılardı.

Yaklaştığımız yerde Minho gözlerimi kapamamı söylemiş ben de her ne kadar bunu klişe bulsam da gözlerimi kapatmış kendimi işin akışına bırakmıştım.

Gözlerimi açmamı söylediğinde saçlarıma esen rüzgardan bulunduğumuz yeri epey sevmiştim. Neresinin olduğunu bilmediğim bir çatıdaydık. Köşede küçük bir masa ve etrafında iki sandalye. Diğer bir köşede ise büyük bir müzik seti vardı. Masanın üzeri az ama en sevdiğim yemeklerle doluydu ve etrafımız... çilek gibi kokuyordu. Minho yanıma iyice yaklaştı ve "Yemek yemeden önce spor yapmamız gerek" diye fısıldadı kulağıma. "Sen doğum günümde bana güzel bir şarkı armağan etmiştin. Şimdi sana bir şarkı armağan etme sırası bende."

Müzik setine doğru ilerledi. Bir şeyleri ayarladı şarkı çalmaya başladı tekrar yanıma geldi.

"Doğum günümde seni dansa kaldırmayı çok istiyordum. Komik değil mi? Aramız bok gibiydi ama ben bunu yapabileceğimi düşünmüştüm. O gün dans edemediğimiz için ben şarkımı canlı söylemek yerine kaydetmeyi seçtim. Şimdi Han Jisung lütfen bu dansı benimle paylaşır mısınız?"

"Tabii memnuniyetle Sayın Lee Minho" Kulağımı dolduran Minho'nun sesiyle mest oldum. Sesinin bu kadar güzel olduğundan haberim yoktu.

Ay'a uçur beni

Ve yıldızların arasında oynamama izin ver

İzin ver de göreyim

Jüpiter ve Mars'ta nasıl bahar

Diğer bir deyişle, elimi tut

Elini tuttum. Vücudumun her yanı tir tir titrerken ellerim Minho'nun ellerine kilitlenmiş ve kalbim de yaşamanın verdiği heyecanla hızla atıyordu.

Diğer bir deyişle, sevgilim, öp beni

Minho'nun yavaşça yakaşan dudaklarını bekleyemeden aradaki boşluğu kapattım ve dudaklarıma baharı getirmesine izin verdim.

Kalbimi şarkıyla doldur

Ve bırak sonsuza kadar söyleyeyim onu

Sen tek arzuladığımsın

Tek tapındığım ve bayıldığımsın

Diğer bir deyişle, lütfen doğru ol

Diğer bir deyişle, seni seviyorum.


Şarkı bittiğinde gözlerimi gözlerine kilitledim ve en içten, en mutlu halimle söyledim ona bu sözcükleri

"Seni seviyorum"

"Seni seviyorum"

×××××

20 bölümdür birleşememeleri sonucu böyle romantik bir bölümü hak ettik bence :))

27. bölüm final :")

Okuduğunuz için teşekkürler. Şarkıyı medyaya koydum.

i hate you ¬¬ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin