13.Bölüm: Acı
*Oysaki arkasında enkaz bıraktığının farkında değildi...*
Siz hiç kendinizi ruhsal çöküntüde olduğunuz halde kendinizi cennet bahçelerinde gibi hissetiniz mi? Sanki dünya bir yana o bir yandaydı. Benim dünyamın belkide en güzel tarafındaydı o. Mutsuz olmamında sebebi de oydu mutlu olmamında, herseyimde o vardı. Beni bu kadar çöktürüp sonunda çiçek açtırıyordu ve ben gitgide ona bağlanıyordum. Bu durumdan korkuyordum ama bir tarfim onun varlığında mutlu olmama dayanamıyor ve daha fazlasını istiyordu. İçimde mutsuz tarflarımı yemek isteyen bir kurtçuk vardı. Her saniye doymak bilmeden bütün acılarımı yemek isteyen ve beni saf halimle özgürlüğe bırakmak istiyordu ama o kurtçuğun bilmediği bir şey vardı benim var oluşum bile acıdan besleniyordu. Yemeğe kalkarsa bütün acılarımı ben diye bileceğim hiçbir şey kalmamış olacaktı. Doğumun bile kaostan ibaretti. Doğduğumda ne kadar doğru olduğunu bilmesemde annemin anlatışı ile; annem karnında ben ile doğum için acile giderken en yakın arkadaşının ölüm haberini almış acı içinde doğurmuştu beni. Bir taraftan en yakın kardeş dediği insanı trafik kazasında kaybederken bir taraftanda benim doğumumla uğraşmıştı. Doğduğumda beni kucağına alan bir anne karşılamıştı nede heyecan içinde kucağına alan baba. Bir görevli tarafından temizlenip beşiğe bırakılmışım. Ne kadar acı değilmi hayata gözlerini ilk açtığın an anne veya baba sevgisi görmeden öylece beşiğe bırakılmak. Annem dostunun acısını atlattıktan sonra bana bakmaya başlamış bana bunları anlattığında daha on yaşında bir çocuktum o kadar çok zoruma gitmişti ki annemin bana sevgi göstermemesi o günden sonra bütün oyuncak bebekleri çöpe atmıştım. Şimdi biri tarafından önemsenmek insanı tuhaf hissettiriyordu.
Dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde içimde oluşan görünmez ip kopmuştu. Dudaklarım bundan zevk duyarcasına hiç bırakmak istememişti. Ama güzel olan herşeyin bir sonu vardı. Toprak dolu gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Kulağıma yaklaşıp nefessiz kalmama neden olan o cümleleri fısıldadı.
"Meğer sen benim aynadaki yansımam değilmişsin Kırık Mavi. Sen benim gözlerimdeki, dudaklarımdaki , kalbimdeki... Beni ben yapan herşeyin yansımasıymışsın. Seni seviyorum."
Nefes verip devam etti. "Hanı demiştin ya 'Kalbin dudakta atmasıdır en büyük aşk ' diğe benim kalbiminde, dudaklarımı da, ruhumunda sahibi senmişsin. Çok düşündüm Adelya hatta kendime çok kızdın gerçekleşmeyecek hayallere kapılma diğe senden beni sevmeni istemiyorum veya benimle sevgili olmanıda sadece bil istedim. Beni ben yapan herşeyin sen olduğunu."
Şuan ne diyeceğimi bilemiyordum Toprak'ın herşeyi olmak güzel bir histi ama sadece bu kadardı. Onun bana özel duyguları vardı peki benim ona özel duygular besliyormuydum? Onunla mutluydum, kendimi güvence altında da hissediyordum ama sadece bu kadardı. Belkide ona olan duygularımın bir önemi yoktu onuda sevip Fırat'ı kaybettiğim gibi kaybedemezdim. Bunu kendime nede Toprak'a yapamazdım. Sevdiğinin mezarına gidip nasıl duygular hissettiğimi kimse yaşamadan bilemezdi. Ellerimi ellerinden ayrırıp gözlerinin içine baktım. Usulca yanağına küçük bir buse kondurdum.
"Burası" dedim kalbimi işaret edip "burasıda" kafamı gösterip. "Herşeyim senin. Beni ben yapan herşey senin Toprak." Gözlerinin içine bakıp. Dediğim şeyden tatmin olmuşcasına gülümsedi. "Ama" dedim kinayeli sesle "Ben diğe bir şey yok. Duygularım yok, kalbim yok, sevgim yok.. sadece acı var. Senide kendimide o acının ortasına bırakamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK MAVİ
Teen FictionZihnimin o karanlık sokaklarda mavi edasıyla dolanıyordum günlerce, çünkü ben Kırık Maviydim. İnsanlardan uzak olan, kendinden uzak olan kırık bir kız. Evet, o benim. Yok oluyordum usulca, ve bu durum kimsenin umrunda değildi. Ondan başka... Bana "...