19.Bölüm: Başlangıç

327 113 169
                                    


19. Bölüm Başlangıç

*Her sonun bir başlangıcı vardır...*

Kahkahaların ardında yatan gizli acılar geceye mesken tuttarken, onun masum gülüşüne baka kaldım. Gülüyor ama gülmüyor gibiydi. Sanki iki yolun sonu acıyla biten bir yolda gitmek istememesi gibi... Ama bir o kadarda o yolun sonuna becbur.... Belkide ona iyi gelmediğimi bildiği için benden uzak duruyordur. Kim bilir...

"Biz gidelim artık..." Dedim yerden kalkıp üzerimi silkelerken. Saat oldukça geç olmuştu.

"Burda kalsanız..." Cem ısrarcı bakışlarını bana çevirdi.

" Baska sefere artık. İyi geceler hepimize..." Bakışlarım Toprak'ı bulduğunda bana bakmayıp yere odaklanmıştı. Bu durum canımı sıksada hiçbirsey diyemedim. Ne diyebilirdim ki " Neden iyi geceler demiyorsun felan mı?"

Aslında Cem'in ısrarına karşı onu kırmayıp kalabilirdim. Ama benimde bir gururum vardı. Evin sahibi kal denediği sürece kalmazdım. Keremin'de rahatsız olacağını bildiğimden gitmek daha iyiydi.

Ayakkabımı giyip kapıyı arkamızdan kapattım. Ayakkabımı giymem aptallıktı. Toplasan en fazla sekiz adım atmıştım evime. Ayakkabımı elime alıp zamandan tasarrufta yapabilirdim. Ne zamandan beri zamandan tasaruf yapmayı düşünmüştüm ki? Bıtkınlıkla derin bir nefes verip ayakkabılarımı çıkarttım. Kerem benden önce davranıp çoktan eve gitmişti bile.

Bir dakika ya ben kapıyı anahtarla açmadan nasıl girebiliyordu ki?

Bakışlarım kapıya kaydığında kapının kırıldığını fark ettim. Büyük ihtimalle Toprak ve Deniz beni bulamak için kurmuşlardır diğe düşündüm. Umarım öyledir... Eve girdiğimde herşeyin yerinde olması içimi herahlattı.

"Gerçekten..." Dedim kendimi mavi koltuğumun üzerine atıp koltuğa yayılan Kerem'e bakarak, " kapının kırık olması hiçmi ilgini çemedi?"

"Toprak ve Deniz yapmıştır..." Dedi umursamayarak. Bu kadar zeki olması şaşırmama neden olsada belli etmedim.

"Buna zeka deniliyor kızım." Değip başını işaret ettiğinde, gözlerimi devirdim.

"Aman iyiki zekisin." Dedim. Aslına bunu hava atmak için söylememişti. Sadece fazla egolu bir çocuktu Kerem.

Koltuğa uzanıp bacaklarımı üst üstüne attım. "Evimdeyim..." Dedim içimden. Buradan çıkarken nasılda arzulamamıştım ölümü... Şimdi bir kez daha sorsam ruhuma ölmek istiyormusun? diğe gülümser ve cevap vermezdi. Ama öyle bir gülerdi ki bütün acılara rağmen dimdik ayakta bir şekilde alışırdı acılara. Acıları unutmayız sadece alışırız onun varlığına... Ben evimin değerini hiçbir zaman anlamamıştım ki. Ben, hep bana acı verenleri ruhumda hissetmiştim. Aslında o kadar imkana sahipken kendimi hep acının kollarında buluyordum.

Söylesene ruhum neden mutlu olmam gereken yerde acıyı seçiyordum?

Yoksa tüm derdim kendimlemiydi? Kendimi sevmediğim için mi acı çekiyordum...

"Adelya" dedi Kerem oturduğu yerden doğrulup nefes verdiğinde. "Fırat nasıl biriydi?"

Yutkundum. Cevaplayamayacağım kadar zor bir soruydu bu. Yüz ifadesini bile hatırlayamadığı arkadaşının acısını yaşıyordu kendi içinde. Herkes zaten kendi içine yaşardı acısını. Mutluluğunu tek kelime ile ifade edebilirken mutsuzluklarını birbirlerinden gizlerdi. Aslında kendimizi tanımlayabileceğimiz kavram mutsuzluklarımızdı... Kimseye anlatmadan, içinde acılardan biriktirdiğimiz o koca yığıntı bizim asıl kendimizdi. Çünkü kendimizle baş başa kaldığımız tek yer orasıydı.

KIRIK MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin