Rache

339 6 2
                                    

2002 ve 2003 yılları arasında Almanya’da kaldığım vakitlerde yaşadığım ve o yıllardan itibaren hatrıma geldikçe kalbimin titremesine sebep olan bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her insanın hayatında bir dönüm noktası olur. Bu dönüm noktası bazen sizi kelebekler diyarına götürürken, bazen de kimsenin akıl sır erdiremediği çıkmazlara sürükler. Benimkisi ise ikinci seçenek.
2001 yılında Almanya Hamburg’da iyi bir dil öğrenim fakültesi kazanmıştım. Çocukluğumdan beri en büyük isteklerimden olan Almanca öğrenmek ve bir Alman gibi yaşamak hayalini gerçekltirme fırsatım elime geçmişti. Şimdi bu fırsatı iyi değerlendirme zamanı diye düşünmekteydim. O sıralarda ailemin maddi durumu gayet iyi diyebileceğim bir düzeydeydi.
Günler geçmek bilmiyordu. Sabır denilen kavram artık zihnimde yok olmuş, benim için sadece hayallerim var olmuştu. En sonunda, beklediğim gün geldi ve üniversiteye kayıt oldum. Hamburg’un ucra köşelerinde bir pansiyon bulup üniversite hayatım boyunca orada kalacaktım. ‘Traum Pansiyon’ adı verilen bu minik yer, sevimli olmasa da pek ürkütücü de sayılamazdı. Ama çok sonra burasının normal bir yer olmadığını, hatta ürkütücünün de çok üstünde dehşet verici bir yer olduğunu öğrenecektim.
Üniversitede 1. yılımı başarılı bir şekilde tamamlamış, Almancam belli belirsiz bir yerlere gelmişti. Orada tanıştığım birkaç ahbabım bu lisanı normal insanlara göre daha çabuk öğrendiğimi ve biraz daha pratik yaparsam bir Alman gibi akıcı konuşabileceğimi dahi söylemişlerdi. 2. yılıma geldiğimdeyse, bir Ekim akşamı yaşadığım o olay tüm deneyimlerimi, fikirlerimi ve duygularımı bir kağıt gibi buruşturup çöpe atmıştı.
Okuldan çıkmış, pansiyonuma dönüyordum. Hava çoktan kararmıştı. 301. Sokak’a kıvrılan köşeyi döndüğümde henüz pansiyona 100 adım kalmıştı ki gözlerim kendi pencereme kaydı. Tarif bile edemeyeceğim bir tuhaflığa sahip olan minik ama gayet ürkütücü bir yaratık penceremin hemen üzerindeydi. Sanki içeriyi izliyor gibi bir havası vardı ve o an kalbimi donduracak bir şey oldu. Varlık, penceremi hiç zorlanmadan açma kabiliyetini gösterdi ve içeri girdi. Kendimi kaybetmek üzereydim. Bir an derslerin yoğunluğundan beynimin bana tuhaf oyunlar oynadığını düşünüyordum ama az önce gördüklerim gerçekten başka hiçbir şey değildi. Ürkek ve isteksiz adımlarla pansiyona girdim ve solgun bir şekilde anahtarımı aldım. Merakım korkuma daha ağır basıyordu. Yavaşca ilerledim ve odamın önüne geldim. Aşağıdaki aralıktan bir ışık süzmekte olduğunu fark edince dehşetim ikiye katlanmış oldu. Ama bunu yapabilirdim. Anahtarı deliğe soktum ve yavaşca çevirdim. İçeri girdiğimde bir hizmetli yatağımın sağında, üzerinde sadece başucu kitabımın bulunduğu komodinin tozunu almakla meşguldu. Ona herhangi bir şey görüp görmediğini sorduğumdaysa olumsuz bir cevap aldım. Tüm pencereleri ve binanın her yerini kontrol ettikten emin olduktan sonra yatağıma uzandım ve en sevdiğim başucu kitabımı elime aldım. Kitabın sayfalarını araladığımdaysa elime kırmızı bir leke döküldü. Çok geçmeden bunun kan olduğunu fark ettim. Her yerimden oluk oluk ter boşalıyordu. Sayfaları karıştırırken 78. sayfada duraksadım. Büyük olasıkla kan olan bir sıvıyla küçük, belli belirsiz Almanca bir kelime en aşağıdaki boşluğa kazınmıştı. “Rache” Neler olduğuna anlam dahi veremiyordum ki kapının çalınmasıyla odaklandığım sayfadan bir an için kesildim. Sesimi çıkaramıyordum, sesimi çıkarırsam ölecekmişim gibi bir izlenim vardı üzerimde. Fakat bir umut olarak, yardımcı olacak birilerinin geldiğini düşünmemle birlikte titrek bir sesle ağzımdan “Gelin!” kelimesi döküldü. Kapı açıldı ve karşımda pansiyonun müdürü, genç ve yakışıklı bir bay olan Quirin’i buldum. Kitabı yavaşca kapattım ve yerine koydum. Hala korkmaktaydım. Bana yaklaştı ve herhangi bir şikayetim olup olmadığını sordu. Ona bir sorun olmadığını söyleyince “Emin misin?” diyerek bana daha da yaklaştı. Yüzlerimiz arasında artık sadece bir karış mesafe vardı. Sonraysa kırmızıya bürünen gözleri kin doldu. Ağzı yavaşca aralandı ve söyledi… “Rache!” Konuşmasında her türlü kötü duygu barınıyormuş gibi bir izlenime kapıldım. Yineledi. “Rache!” 
“Kurtulamayacaksın. Daha da yakın. Ve daha da yakınlaşacak. Çok yakında, onun soğuk elleri senin ölü bedeninin üzerinde keyifle dolaşıyor olacak. Karanlığın içinde yitip gideceksin. Sadece bekle. Bekle.”

Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin