"Kızımı okulundan alacaktım. Genelde bu işi ben yapmazdım, eşim yapardı. Ama onun da bir işi çıkmıştı. Ben de işten çıkınca onun okuluna sürmeye başladım. Okula vardığımda kapıda bekçiyle karşılaştım. İçeriye girmeye çalışınca engelledi. Şaşırmıştım, "İçeri girmem gerek, kızım beni bekliyor." dedim. Bekçi tahmin etmediğim bir detayı söyledi:"Üzgünüm beyefendi fakat sizi daha önceden görmedim. Yabancıları içeri alamam. Dışarıda beklemelisiniz." dedi. Sinirlenmeye başlıyordum:"Dışarıda falan beklemeyeceğim, annesinin onu almasını bekliyor. Dışarı çıkmayı nereden akıl etsin?" dedim ama bekçi söz dinlemiyordu. Sonunda sordu:"Kızınızın ismi neydi?" diye, ben de:"Margaret, Margaret Elson." dedim. Bekçi aynı ifadelerle:"Bu okulda senelerdir görev yaptım ama öyle birini görmedim." dedi. Herhalde şaka yapıyordu, kızım üç senedir o okula gidiyordu. Sinirimden dolayı artık nazik konuşmayı bırakmıştım ve doğru düşünemiyordum:"Bana kızımı göster lanet olasıca, benim kızım üç yıldır burada okuyor, neden bana yalan söylüyorsun kaltak şey?" dedim. Bekçi sanki bütün bu söylediklerim çok hafif laflarmış gibi davranıyordu."Beyefendi, artık gitseniz iyi olur. Burada Margaret Elson diye bir öğrenci olmadı." dedi. Bu imkansızdı, yani birkaç kez eşimi ve kızımı bu okula bırakıyordum. İçeriden girdiklerini, sonra eşimin okuldan çıkıp yine arabaya girdiğini hatırlıyordum. Artık panik halindeydim:"Yalvarırım, kızım nerede? Kızıma ne yaptınız, kızımı istiyorum! O nerede?" diyordum, bir süre sonra herhalde polis aranmış ki, iki güçlü kol beni tuttu ve bir arabaya bindirdi.
Beni bir odaya kapattılar. Etraftan bir sürü yabancı ses geliyor. Şu ana kadar bildiğim tek bir nen var.
Ben hiç evlenmedim."