Size "Ayinler"in yapılmaması gerektiği hayatınız boyunca tembihlenir. Bu dinlerce yasak ve insanlarca merak edilen bir konudur. Bazı insanlar merakına yenik düşerken bazıları korkuya teslim olur. Ama ne yazık ki ben ve yetim arkadaşlarım bunun tehlikeli olabileceğini bilmiyorduk. Basit bir gündü. Herkes yemekhanede yemeklerini yedikten sonra Gregor, ben ve Adam gizlice yatakhanede buluştuk. Bunu aylardır planlıyorduk. Bütün gerekli malzemeleri almıştık. Yetimhane aynı bir ceza evi gibiydi. Aracı istersen aracı, iğrenç yemekler istersen iğrenç yemekler. Daha doğrusu ebeveynsiz çocuklar ceza evi de diyebiliriz yetimhanelere. En kötüsü yetimhane görevlisiydi. Sürekli çocukları izler ve rahatsız edici bir şekilde bakardı. Daha doğrusu gözleriyle taciz ederdi. Çocuklara bir ilgisi olduğu belliydi. O da bizim yatakhaneye girdiğimizi gördü. "Aracı"mızdan gerekli eşya ve tarifi aldık. Bir tür şeytan ayiniydi. Gerekli malzemeler belli bir miktar kömür(bunu kömürlükten alacaktık), bir çakmak yada ateş sağlayacak birşey, her çağırana ait birer damla kan(keskin bir alet yardımıyla), bazı işaretler(kütüphanemizde onlarla ilgili kitaplar vardı) ve son olarak beyaz tebeşir(tuz da olurdu, bunları da mutfaktan yada dersliklerden bulucaktık). Yatakhane de geniş olduğundan yapılabilecek bir yerdi. Tebeşirle geniş bir çember yaptık. Çember o kadar iyi geometrik şekil yapamasak da bu sefer doğru düzgün bir çemberdi. İşaretleri çizip okunuşları altlarına yazdık. Çemberin tam ortasına kömürleri koyup yaktık. Ve işaretleri okumaya başladık:"Mors,Tempus,Daemon,Omnipotentis tenebris praesentia,Vi lethale,Rebel new deus,İnvitanter,Satan!"Birden alev inanılmaz bir raddeye vardı. Etraf soğumaya başladı aleve rağmen. Etrafta ölüm sessizliği vardı odada. Birden güvenliğin kapıdaki çığlıklarını duyduk. Ama bakmaya gidemezdik. Çünkü kurallara göre ayin bitene kadar bütün çağıranlar çemberin yanında kalmalıydı. Normalde bize gelemesin diye onu çembere hapsetmiş oluyorduk fakat her ihtimalde çemberin yanında durmalıydık. Ardından alevden çok çirkin tamamen derisi siyah bir varlık çıktı. Bir tür insan gibi şekilleniyordu. İlk olarak kamburlu sansak da daha sonradan dikleşti. Uçuyor muydu, süzülüyor muydu bilemiyorduk. Gözleri bembeyazdı ama nefreti her yerinden belliydi. İçimize büyük bir huzursuzluk çöktü. Sonra uzun tırnaklı elleriyle kapıya dönük bir şekilde birini çağırır gibi parmaklarını avucuna çekti. Ardından kapı kendi kendine açıldı ve güvenliğin ölü vücudu havada süzülerek gelmeye başladı. "Şeytan" olarak düşündüğümüz o varlık bir insan gibiydi yada korkmamamız için öyle görünüyordu bize. Ceset havada iken birden o iblisin elini kapatmasıyla parçalanıverdi. Hepimiz çok korkmuştuk. Sonra bize döndü:"Bardus filios,quid your request?". Hemen yanında sözlük taşıyan Adam bize dediklerini açıkladı. Ne istediğimizdi sormuştu o yaratık. Biz birşey istemiyorduk ki! Sadece merak etmiştik. Gregor hemen:"Burdan git!" diye bağırınca varlık sinirlendi:"Ibo?No!" dedikten sonra yataklar etrafa savruldu. Sinirlendiği her yerinden anlaşılıyordu. Gregor'u güvenlik hizmetçisine yaptığı gibi parmaklarını avucuna götürdü ve arkadaşım havaya kalmaya başladı. Deli gibi bağırıyordu.Birden sesi kesildi. Yüzü bembeyaz oldu.Adam ile ben fena korkmuştuk. İçeriye bir rahibe girdi. Şeytani varlığı ve çemberi gördü. Bize şiddet ve korkuyla bakarak:"Ne yaptınız siz?!" diye bağırdı. Biz de:"Sadece merak etmiştik." dedik.Rahibe bayan Julia'ydı. Genç bir rahibeydi. Belki de bu yetimhanede en iyi kişi oydu. Yanında taşıdığı küçük İncil'den bazı ayetleri okumaya başladı. Şeytani varlık sinirlenmeye başladı. Sonra birşeyi nasıl sıkarsanız o şekilde(StarWars'daki jedai hareketleri gibi) elini yumruk yaparak rahibeyi boğdu. Rahibe havaya kalktıktan sonra sanki bir atkı varmış gibi ellerini boğazına götürse de birkaç saniye içerisinde ölmüştü. İnanılmaz korkuyordum. Adam ise şoktaydı. Bir şeytani varlık bize doğru baktı. Burdan kaçmalıydık. Bunu engelleyemezdi çünkü tuz çemberin içinden çıkamazdı. En azından ben öyle sanıyordum. Usulca ayaklarını yere değdirip Adam'a yaklaşmaya başladı. Çocuğun korktuğu her yerden anlaşılıyordu. Ve bir anda çocuğun gözleri ters döndü, dizlerinin üstüne çöktükten sonra yere yığıldı. Şeytani varlık bana doğru döndü. Yaklaşmaya başladı.Ne yapmalıydım. Aklımdan tek bir kelime geçiyordu. Ve kitaplara bakarken gördüğüm bir kelimeyi bağırdım:"Foedus". Ardından şeytani varlık durdu. Ve suratında bir tebessüm belirdi ama şeytani bir tebessüm. Sinsi gözleriyle elini bana uzattı. Ben de elini tuttum ve tokalaştık. Etraf bembeyaz oldu.Gözlerim acıyordu. Ardından uyandım. Geceydi; yatağımdaydım,yatakhanede. Diğer herkes uyuyordu. Ne olmuştu? Antlaşma yapmayacak mıydık? Kimseye fark ettirmeden kütüphaneye gittim ve o işaretlerin olduğu sayfaya baktım.Yoktular! Fakat onun yerine bir olay yazıyordu. Tarihi bir olay:"Yüzyıllar önce bulunmuş "Şeytan Ayini" denenmemesi gereken eylemlerden biridir. Eğer bu ayin gerçekleştirilirse olacaklar çağıranlar için bir kıyamet niteliğindedir. Bunun genel olarak Latince'nin geçtiği ülkelerde bulunduğu görülmektedir. Bu ayini bitirmenin 2 yolu vardır. Birincisi ölmektir. Bütün çağıranlar ve görgü şahitleri ölür. İkincisi antlaşma yapmaktır. Bu antlaşma aslında bir tür cezadır. Ve genelde insanların bir süre daha yaşamaları dışında birşey elde edilemez. Ama antlaşmanın bedeli ayinin kendisi kadar kötüdür. Çünkü ayin yapıldığında şeytanla antlaşma yapılırsa şeytan onu serbest bırakır ama öldüğünde onun ruhu şeytana ait olur."
