Bu gecenin normal bir gece olmadığını biliyordum.
İzlendiğimi anlamıştım ama bozuntuya vermemeye çalışıyordum. Adımlarımı hızlandırmamaya dikkat ederek tüylerim diken diken olurken evime girdim. Etraf ıpıssızdı. Lambaları açmadan mutfağa gittim, bir bıçak aldım ve yatağıma geçtim. Rahatlamak için suyumdan birkaç yudum aldım, tadı berbat geliyordu. Sonra arkamdaki pencereden gelen sesle irkildim, bardak elimden kayıp halıya düştü. Hızla arkamı döndüm, bir şey yoktu. Işığı açmalıydım, düğmeye doğru bir hamle yaptım fakat çalışmadı. Komidinden minik el fenerimi aldım, bağdaş kurdum ve terlerken feneri etrafa gezdirmeye başladım. Korktum, etrafta bir sürü kan lekesi vardı. Kontrol ettim, hiçbir yerim kanamıyordu. Feneri yere doğrulttum ve, bardak... Bu gecenin normal bir gece olmadığını biliyordum, fakat hizmetçimin bardağıma su yerine kan dolduracağı aklımın ucundan geçmemişti. Yatağımın altından ilginç bir tıkırtı gelmeye başladı. Bir kıkırtıyla devam etti ses, lanet ve ürkünç bir tıkırtı. Yataktan kalkıp kaçma veya altımdan çıkmaması için tüm ağırlığımı oraya verme fikirleri arasında düşünürken muazzam bir acı tüm bedenime yayıldı. Bu gecenin normal bir gece olmadığını biliyordum ama, hizmetçimin yatağımın altına girip beni gafil avlayacağını hiç düşünmemiştim.
