Bahar kendisine sarılan Erkan'ı yavaşça uzaklaştırıp "Ben artık gideyim de merak etmesinler" dedi. Erkan ise böyle demesini yadırgamıştı. Gülümsemekte zorlanırmış gibi bir ifade takınıp "Sen gelme diyorsun yani" dediğinde Bahar da çok ayıp olduğunu anlayıp lafını hemen düzelterek "Kahvaltıdan sonra hastaneye de gittiğimiz için yorulmuşsundur diye düşündüm ama istersen gelebilirsin tabii" dedi. Halbuki içinden keşke gelmese de biraz odama kapanıp kendi başıma kalabilsem diye geçiriyordu. Tabii bunu da ayıp üstüne ayıp olmasın diye yüzüne karşı pat diye söyleyemiyordu.
Erkan kırdığı pot sebebiyle dudağını kemirmeye başlayan Bahar'a sevgiyle bakarken onu fazla sıkıştırmak istemeyip "Neyse yarın görüşeceğiz zaten. Sen de iyice dinlen olur mu? Babamlara da hoşça kalın diyemedim selamımı sen iletirsen sevinirim" dedi. Erkan'ın üzerine de Mert'ten sonra ekstra bir kibarlık gelmiş gibiydi. Belli ki yeni taktiğini yürütürken tavrını baz aldığı kişi başından beri hiç hoşlanmadığı bu genç adamın ta kendisi olacaktı.
Bahar selamını ileteceğini söyledikten sonra ne hoşça kal manasında sarılmış ne de öpmüş Erkan'ı öylece bırakıp araçtan çıkmıştı. Erkan bu tatsız durumu ikidir yaşıyordu. İki seferdir Bahar güler yüzüyle hoşça kal deyip ardına baka baka gitmek yerine gerçekten de kendisine karşı hiçbir şey hissetmiyormuş gibi arkasına bile bakmadan çekip gidiyordu. Ne olursa olsun bu canını acıtmıyor değildi.
Erkan üzgün bir halde ardından bakarken dalıp gitmişti ama sonra koltuğun üzerinde kalan küçük çantayı fark edince Bahar'ın arkasından seslenip apartmana girmeden onu durdurmayı başarmıştı. Bahar ne olduğunu anlayamamıştı ama Erkan beklemesini işaret ettiğine göre bir şey olmuş gibiydi.
O sırada Erkan araçtan çıkmak için bir atılım yapmış ama bu atılım montunun emniyet kemerine takılmasıyla yarıda kalmıştı. Tabii elindeki çantada içindekilerle birlikte şoför koltuğunun üzerine dökülmüştü. Aksilik işte! Kolunu kurtarıp çantadan dökülen birkaç parça eşyayı geri koyarken de en olmaması gereken şey olmuş ve üzerinde Simay'ın telefon numarası yazan kağıt Erkan'ın eline geçmişti.
Evdeki konuşmalarından hatırladığı kadarıyla Simay adındaki kız Mert'in kardeşiydi. Yani Bahar'ın Mert'e ulaşabilirliğini en aza indirmek istiyorsa bu kağıdı çantaya geri koymak yerine yok etmesi gerekiyordu. Erkan'da bunu yapmış ve aracın etrafından geçerken buruşturduğu kağıdı Bahar'a belli etmeden cebine atmıştı. Aslında en önemli sorun Doğan Bey'in telefonuydu çünkü Mert'in numarası orada kayıtlıydı. O numarayı Doğan Bey'in telefonundan yok etmeli ve Mert'in arayışlarını da bir şekilde kesmeliydi ama bunları nasıl yapacaktı henüz bilmiyordu.
Erkan güler bir yüzle "Arabada unutmuşsun" diyerek çantayı uzattığında Bahar'da unutmuş olmasının şaşkınlığını yaşayarak teşekkür edip çantayı elinden alarak apartmana girdi. Ancak bu defa kapının önünde durup Erkan'a tebessüm ederken aynı anda da "Yarın görüşürüz. Hoşça kal" demeyi atlamadı. Erkan bir kez daha ardından bakakalmamış olmasına sevinmişti. Ancak mutlu olmayan biri vardı. Evin bulunduğu sokağa geldiğinden bu yana onları içi sızlayarak izleyen Mert...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adın Bahardı (Dizi Tadında/Beklemede)
RomantizmBahar geçirdiği kazanın ardından gözlerini bir hastane odasında açmıştı. Ancak onu kötü bir sürpriz bekliyordu. Genç kız maalesef ki orada olma sebebini de hayatıyla alakalı diğer detayları da hatırlayamıyordu. Üzerinden de ne bir kimlik ne de bir t...