Mert bütün gece gözünü bile kırpmadan yeni romanı üzerine çalışmış ve sabah saatlerinde oldukça yorgun bir halde salonundaki kanepesine boylu boyunca uzanmıştı. Niyeti birkaç saat uyuyup sonra da yazmaya yeniden devam etmekti. Ancak bu mümkün olamamıştı çünkü kısa bir süre sonra telefonu durmaksızın çalmaya başlamıştı.
Kulağına ulaşan sese ilk anda uykusu tatlı geldiği için kayıtsız kalsa da telefonun ısrarlı çalışını daha fazla göz ardı edememişti. Ağırlaşan başını yastığından isteksizce ayırdıktan sonra yattığı yerden doğrulup ayağa kalktı. Evin dağınıklığına ve etraftaki boş fincanlara yüzünü buruşturarak bakıp üzeri karmakarışık olan çalışma masasının önüne geldiğinde yüzü iyice ekşimişti. Her yer her yerdeydi. Gerçi bu evin toplu olduğu bir gün olmuş muydu o da muammaydı. O karışıklık içinde notlar aldığı kağıtlarını ve kitaplarını kaldırıp sonunda telefonunu bulmayı başararak eline aldı. Hastaneden aranıyordu ve bunu anlar anlamaz yorgunluktan neredeyse kapalı halde duran gözleri aniden açılmıştı.
İçinde oluşan korkuyla aranma sebebini sorduğunda ise durum ortaya çıkmıştı. Geçirdiği kaza sonrası hafıza kaybı yaşadığı için kimliği belirlenemeyen genç bir kızın üzerinden kendisine ait bir adres çıkmıştı. Aklına bu genç kızın kardeşi Simay olabileceği gelince endişeli bir tavırla hemen geleceğini söyleyip telefonunu kapattıktan sonra da askıdan ceketini alarak evden ayrıldı.
Koşar adımlarla arabasına geçip garajından geri geri çıkarken bir yandan da ailesini arıyordu. Kardeşiyle ilgili bir sorun yaşanıp yaşanmadığını bir an önce öğrenmeliydi. Ancak kardeşi konusunda endişelenmesine gerek yoktu çünkü telefonu bizzat Simay cevaplamıştı.
"Ağabeyciğim nasılsın?"
"Ben iyiyim de seni merak ettim. Simay sen neredesin?"
"Evdeyim ağabey"
"Doğru söyle bak! Bir sorun yok değil mi?"
"Aslında bu sorundan ne anladığına bağlı"
"O ne demek şimdi?"
"Şey... Akşam eve biraz geç gelmiş ve bu yüzden de küçük çaplı bir ailesel kriz yaratmış olabilirim"
"Neredeydin peki?"
"Arkadaşımdaydım nerede olacağım? Merve ile ders çalışmaya o kadar dalmışız ki Allah seni inandırsın saate bakmak şuncacık aklımızdan geçmemiş. Yani geçmedi!"
"Eminim öyledir"
"Öyledir öyledir"
"Bu konuda şaibeli bir durum seziyorum. Bunu daha sonra tekrar konuşalım"
"Konuşmayayım ya boş ver zaten biz bir araya gelene kadar konu bayatlar"
"Geçiştirmeye çalıştığına göre sen bayağı fırçalık bir şey yapmışsın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adın Bahardı (Dizi Tadında/Beklemede)
RomansaBahar geçirdiği kazanın ardından gözlerini bir hastane odasında açmıştı. Ancak onu kötü bir sürpriz bekliyordu. Genç kız maalesef ki orada olma sebebini de hayatıyla alakalı diğer detayları da hatırlayamıyordu. Üzerinden de ne bir kimlik ne de bir t...