Mert mutfağa girer girmez fincanını masaya bırakmıştı. Tezgahtan destek alarak bacağının düzelmesini beklerken bir yandan da Bahar'ı düşünüyordu. Seneler geçmiş ama bu kıza olan aşkı hâlâ geçmemişti. Nasıl oluyor da ona karşı olan hisleri ilk günkü sıcaklığını hâlâ koruyabiliyordu anlayamıyordu.
Bu duyguları bir şekilde içinden söküp atması gerekiyordu. Hiç hoşuna gitmese de Bahar nişanlı bir kızdı ve bugün de anladığı kadarıyla büyük ihtimalle iki hafta içinde o adamla nikah masasına oturacaktı. Tabii böylelikle Mert'te onu sonsuza dek kaybedecek ayakta kalmasını sağlayan umudu da tuzla buz olacaktı.
Keşke şimdi içeriye gidip "O adam hakkında ne düşünüyorum biliyor musun? O adamın iyi biri olmadığını seni sevmediğini ve mutlu etmekten çok üzeceğini düşünüyorum" diyebilseydi. Ama yapamıyordu. Ya onun hakkında hissettiği kötü şeyler sadece Bahar'ı kendisinden koparıp alacağını düşündüğü içinse? Ya tam tersiyse ve Bahar o adamla çok mutlu olacaksa ne olacaktı? Sadece kendisini düşünerek böyle bir bencillik yapamayacağını hissediyordu.
Mert salona geri döndüğünde Bahar'da uyumak için kaldığı odaya doğru yönelmişti. Açık konuşmak gerekirse eğer az önceki telaşlı ruh halleri yine kendisini her iki cephede de belli etmeye başlamıştı. Mert'in güçsüz bir ses tonuyla "Yatıyor musun?" sorusuna karşılık başını evet dercesine sallayan Bahar da ona "Ayağını çok kötü vurdun. Şimdi nasıl oldu daha iyi mi?" diye sorup endişeli bir halde cevabını beklemeye başladı.
Aslında Mert ayağının acısını çoktan unutmuş şimdi Bahar hatırlatınca inceden inceden gelen sızının farkına varmıştı. Buna rağmen durgun bir halde gayet iyi olduğunu söyleyince Bahar da birkaç saniye sessiz kalıp "Sevindim. İyi geceler Mert" dedikten sonra kapıyı açarak odaya girdi. Keşke gitmeseydi. Keşke uyumak için bile olsa Mert'ten ayrı düşmeyip her baktığında onu görebileceği bir yerde kalsaydı.
Mert ardından bakarken duyamayacağını bile bile "İyi geceler" dedikten sonra çalışma masasına geri dönmek yerine salondaki koltuğa geçip oturdu. Bahar'ın oturduğu köşeye kıvrılıp kahvesinden bir yudum alsa da içmeye devam edememişti. İçi almıyor gibiydi.
Kahvesini bitirmeden fincanını sehpaya bırakıp bu sefer de başını koltuğa yasladı. Yorgundu ve gözlerini kapatarak Bahar'ın koltuğa sinen o hoş kokusu eşliğinde düşüncelere daldı. Tabii dalış o dalıştı çünkü kısa bir süre içinde uykuya yenik düşmüştü. Belli ki Simay'a derken boynu tutulan kendisi olacaktı.
Bahar ise üstünü değiştirip hemen yatağa uzanmıştı. Ancak Mert'in aksine onun uykusu pek yok gibiydi. Boş gözlerle yanına aldığı kitabın sayfaları arasında gezerken aniden kitabı kapatıp arka kapağını incelemeye başladı.
Orada gözlerini kaçırmayan bir Mert vardı ve bu yüzden de Bahar'ın ilgisini başka yöne kaydırmadan tamamen kendisine sabitlemeyi başarıyordu. Bahar resme bakıp istemsizce işaret parmağını üzerinde gezdirirken bir yandan da karşısında kanlı canlı duruyormuş gibi onunla konuşmaya başlamıştı.
"Kimsin Mert? Hayatımda nasıl bir yer edindin de gecenin bir vakti gidebileceğim tek kişi sen oldun? Sana gelmemi sağlayan şey neydi? Sana bu kadar güvenmemin yanında bu kadar rahat hissetmemin sebebi ne?"
•●●·٠•●●•٠·˙
Bahar kitabı elinden bırakmasa da sonunda uyumayı başarmıştı. Evde de tüm ışıklar kapanmış derin bir sessizlik hakim olmuştu. Koltukta oturur vaziyette uyuyan Mert ise gecenin ilerleyen saatlerinde daha rahat bir pozisyona geçerek uyumaya devam etmişti. Ta ki Bahar'ın odasından gelen çığlık sesine kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adın Bahardı (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceBahar geçirdiği kazanın ardından gözlerini bir hastane odasında açmıştı. Ancak onu kötü bir sürpriz bekliyordu. Genç kız maalesef ki orada olma sebebini de hayatıyla alakalı diğer detayları da hatırlayamıyordu. Üzerinden de ne bir kimlik ne de bir t...