4.BÖLÜM (Uyan Ali'm)

64 15 10
                                    


Yukarıdaki şarkı bölüm için çok uygun buyrun efendim ağlamaya...

"Neyi bekleyeceğiz Zezé?"
"Gökyüzünden güzel bir bulutun geçmesini."

~Şeker Portakalı~

Kalbim acıyordu, kalbim çok acıyordu bana bakılan her acı bakış ile birlikte içimde bir yerler yıkılıyordu nasıl bir şey olduğunu anlatmak gerekirse içimde sanki bir ülke kuruluymuş o ülke refah ve mutluluk içinde yaşarmış o ülkenin başında hüküm sürmekte olan bir Kral varmış Kral halkına aşıkmış halkının her dediğini yapar onlara asla eziyet etmezmiş halkın sözlerini kanun hükümünde kabul edermiş. Ülkeleri çok güzelmiş her yer yemyeşil ormanlar ile dolu, denizler berrak birer su, hayvanlar ve insanlar dost, hele çocuklar...
Çocukların şen kahkahaları tüm ülkeyi doldururmuş, ülkede ne fakir varmış ne suçlu ülke o kadar mutluymuş ki diğer ülkelerin kralları kıskanırmış ama yine de bir şey yapamazlarmış, çünkü Kralda çok güçlü bir zırh varmış bu zırh büyülüymüş halkın sevgisi ile yapılmış altın kaplamalı bir zırhmış gel zaman git zaman o zırhı kırabilecek bir kötülük inşaa etmişler diğer Krallar ve ülkenin Kralı ile savaşa girmişler sonunda zırh delinmiş kötülük krala ulaşmış ve bir çırpıda Kralı öldürmüş bu kötülüğün ilk galibiyetmiş Kral ölünce ormanlar yanmış kül olmuş içindeki hayvanların hepsi başka yerlere kaçmışlar, denizler pislik içinde kalmış, çocuklar Krala üzüntülerinden hastalıklara yakalanıp tek tek ölmüşler çocuklar ölünce bu acıya dayanamayan aileleri her gün ağlamışlar hem Kralları için hem çocukları için en sonunda ağlamaktan bitap düşüp onlarda ölmüş ülke bir ceset yığınına dönüşmüş canlı olan hiçbir şey kalmamış her şey can vermiş ve o güzel ülkeden sadece hatıralar ile artık çürümüş olan cesetler kalmış.
İçim işte aynı bu ülke gibiydi ben o ülkede Kralını kaybettiği için ağlayan çocuk, çocuğunu kaybettiği için ağlayan anne, evi yandığı için kaçan hayvanlardım ben kocaman yemyeşil mutlu bir ülkeyken kötülüğün gazabına uğramıştım...
Babam sesleniyordu biraz sonra Ali'yi benden alıp toprağa verecektik artık o toprağın yarı olucaktı sessizce ağlamaya başladım babam arabayı çalıştırdığında radyoda bir şarkı çalmaya başlamıştı babam kapatmak için yeltendiğinde onu durdurdum çünkü şarkıda çalanlar halimi özetler nitelikteydi sözleri haykırmak istediğim ama başaramadığım sözlerdi;

"Uyan Alim uyan
Uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına
Dayanmaz oldun."

Yol boyunca dinledim bir taraftan da ağladım Mardin'e geldiğimiz günden beri uyumuyordum en azından kendi rızamla, babam ve annemin zorla yemek yedirirken içine kattıkları haplar sayesinde birkaç saat uyuyordum uyuduğum zaman da gördüğüm rüyalar peşimi bırakmıyordu ilk önce çok güzel gibi başlıyorlardı ama sonra hepsi birer kabusa dönüşüyorlardı çünkü gördüğüm her kabusta Ali tekrar tekrar ölüyordu ve biri onu uçurumdan itiyordu yüzü silikti ama sanki tanıyor gibiydim, her kabusumdan hıçkıra hıçkıra ağlayarak uyanıyordum bu yüzden uyumaktanda nefret ediyordum şu an nefret ettiğim tek şey uyku değildi elbette yaşamakta kasvetli bir hâl almıştı annemin dediğine göre uyandıktan sonra birkaç kez kendimi öldürmeye çalışmışım ama ne yazık ki bunları hatırlamıyorum annem ve babam İstabul'a döndüğümüzde beni bir psikoloğa göstermeye karar verdiler konuşurlarken duydum oysa benim bir sorunum yoktu sadece Ali'ye gitmek istiyordum! Araba durduğunda geldiğimizi anladım ama bacaklarımın yürümek için dermanı yoktu benimde Ali'ye veda edecek gücüm bu yüzden başıma dikilen gardiyanla bekledim sevdiğim adama herkesin veda etmesini ben ona veda edemezdim çünkü Ali veda etmemi sevmezdi geri döndüğümüzde eve gitmek istemedim çünkü gitmek istediğim ev Ali'nin eviydi babamın yanıma diktiği adamlar ile birlikte Ali'nin evine gelmiştim annesi hâla odasındaydı hem büyük oğlunun ölüm haberi hem kızının yaralanması yaşlı kadına ağır gelmişti öylece tavanı izliyordu bense hemen Ali'nin odasına gittim hiçbir şeye dokunulamıştı daha, elime kokusunun sindiği gömleği alıp yatağına uzandım ve öylece kaldım tam bir hafta boyunca odasından hiç çıkmadım babamın gönderdiği yardımcı kadın yemeği getiriyor,yemeğimi yediriyor beni banyo yaptırıyor ve çıkıyordu çünkü artık bunları tek başıma yapamıyordum felçli bir insan gibiydim tek başıma ayağa kalkmak bile zordu benim için bir hafta sonra Ali'nin bana bıraktığı emaneti olan kardeşini ziyarete gitmeye karar verdim zorlukla hazırlandım ve hastaneye ulaştım zavallı kız abisini son kez görememişti bile abisi öldüğü gün düğünden gelen maganda kurşunuyla vurulmuştu bu bana pek inandırıcı gelmemişti odasına ulaştığımda kapıyı tıklattım ve yavaşça içeri girdim Füsun yatağında uzanmış tek bir noktayı seyrediyordu onu öyle görünce ağlamaya başladım ağladığımı görünce bana döndü ve

DİLHUN(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin