8.BÖLÜM (Kanayan Yaram Değil Bendim)

94 12 5
                                    

Şarkı Asaf'tan Vera'ya 🕊

Ve biz, hangi kuşun kanadına merhem olduysak İlk bizden uçmuştur.

...

Hastaneye vardığımızda Asaf çok kan kaybetmişti gelinliğim beyazdan kırmızıya dönmüştü âdeta, İhsan arkadaşını yaşatmak için çok uğraşıyordu ben ise şoktaydım katil olabilirdim o adamın ölmesi beni üzmezdi ama intikamımı yarım bırakmak beni üzerdi hapse girmek istemiyordum arabadan indiğimizde İhsan acil kapısında bağırmaya başlamıştı;

"Yardım edin arkadaşım ölüyor, sedye getirin doktor yok mu!?"

Bu bağırmadan sonra hastane başımıza toplanmıştı tabii meraklı kalabalıkta, herkes acıyarak bakıyordu bana ve Asaf'a konuşmalarınıda duyabiliyordum,

" Vah vah düğün günü olan şeye bak yazık kızcağıza kocası kan revan içinde kalmış, perişan olmuş yavrucak pekte yakışıklıymış dağ gibi adam ne hâlâ gelmiş hangi gözü dönmüş cani yaptı kim bilir Allah islah etsin!"

Ne dedikleri umrumda değildi! Çünkü  gözü dönmüş cani ben değil Asaf'dı kimse gerçek hikayeyi bilmiyordu hızla yanlarından geçtim herkeste bir telaş hakimdi İhsan doktorlar ve hemşirelerle birlikte ameliyathaneye doğru koşuyordu ve durumu hakkında bilgi almaya çalışıyordu doktor ise Asaf'ı yaşatmanın derdindeydi ben onların arkalarında yavaş yavaş yürüyordum ayakkabılarım ayağımdan çıkmıştı ya da ben çıkarmıştım hatırlamıyorum hatırladığım tek şey Asaf'ın soğumaya başlayan vücûduydu korkmuş muydum ? Hayır, acımış mıydım ? Hayır, üzülmüş müydüm ? Hayır, sadece boşluktaydım yolumu kaybetmiş gibiydim şu an hiçbir şey hissetmiyordum ne ağlıyor ne gülüyordum sadece etrafa bakıyordum Asaf ameliyata girmeden evvel duyduğum tek şey doktorun "hastanın nabzı atmıyor!" Deyişiydi
Olduğum yere öylece oturdum birkaç dakika İhsan o sırada beni görmüyordu bile arkadaşının canı ile meşguldü birkaç dakika öylece durduktan sonra bakışlar arasında ayağa kalktım bu böyle olmazdı yüzümü yıkayıp kendime gelmeliydim madem bir şey yaptım arkasında durmam lazımdı! Lavaboya gittim yüzümü yıkadım lavaboda olan diğer kadınlar üstümü değiştirmemi ve güçlü olmamı söyleyip yardım etmeyi teklif ettiler ama reddetmiştim çünkü ben bir savaştan çıkmıştım bu savaşın galibi de ben olmuştum savaş üniformama bakıp kendimle gurur duymak istiyordum ama aynaya baktığımda hissettiğim şey gurur değildi sadece katilsin sen diye bağıran görüntümdü, 'Hayır değilim!' Diye bağırdım kendime ben sadece içimdeki yangını söndürmek için su arayan biriydim ve suyu ancak onların kanı akınca elde edebilirdim! Yüzümü yıkayıp biraz kendime gelince ben de İhsan gibi kapının önünde beklemeye başaladım İhsan; korku,heyecan,endişe ve üzüntü ile bekliyordu bense sadece bekliyordum benim için ölmesi ya da yaşaması pek önem arz etmiyordu, ölmesi durumunda sadece hepse girme ihtimalim için endişeleyordum. İhsan, ben  bunları düşünürken yanıma geldi yüzünde hem rahatlama hem kızgınlık vardı kızgınlığın sebebi belliydi ama ya rahatlama? Niye bir insan arkadaşı yaralandığı halde rahatlardı İhsan bu sırada ifadesizleşti ve o patlamaya hazır olan soruyu sordu;

"Neden bıçakladın Asaf'ı siz bugün evlendiniz aranızda ne geçti ki senin gözün bu kadar karardı ?

"Bilmene gerek yok!"

"Ne demek yok Vera ! Benim orada arkadaşım canı ile uğraşıyor ama sen nedenini bile bilmene gerek yok diyorsun öyle mi ?!"

"Evet öyle ! Aramızda neyin geçtiği seni ilgilendirmez ! Canı ile uğraşması beni alakadar etmiyor ama öğrenmek istiyorsun onunla bizzat konuşursun bir bıçak yarasına ölmez merak etme!"

DİLHUN(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin