Bölüm şarkısı 🤍
"Kaç dua sonra gelirsin bilmem ama ben ellerimi gökyüze feda ettim.🕊"
...
Eve gelmemizin üstünden iki-üç gün geçmişti Asaf bu süreç içinde yavaş yavaş ayağa kalkabilir vaziyete gelmişti iki-üç gün önce ise kendi başına lavaboya bile gidemiyordu, o gün ki konuşmamızdan başka konuşmamıştık. Sadece arada sırada göz göze geliyorduk ben gözlerimiz birbirine değince hemen kafamı başka yöne çevirsem de o bana uzun uzun bakmaktan vazgeçmiyordu, umrumda değildi! Ama biraz tedirgin oluyordum bu bakışlar sakin gibi gözüyordu ama derine inice öfke,kırgınlık ve pişmanlık yer alıyordu aynı zaman da bu bakış sana zaman veriyorum anlamına geliyordu, bir nevi fırtına öncesi sesizlikti ama Asaf bir şeyi unutuyordu o fırtınayı sadece ben çıkarabilirdim o ise sadece bu fırtına karşısında sessiz kalabilirdi çünkü o dilekte bulunup katil olduğu zaman bütün haklarını kaybetmişti.
Sabah olmuştu o yatakta ben kanepede uyuyordum yaralı olduğu için böyle uygun görmüştüm ama iyileşince yerleri değişecektik onun bu rahatlığı yaşamasına izin veremezdim. Yüzünü yıkamak için yavaşça ayağa kalktı normalde bu saatlerde evin bir çalışanı gelip ona yardım ediyordu çünkü ona yardım etmemek için bir bahane uydurmuştum bu yüzüden sabah,öğle,akşam mutlaka belli saatlerde biri geliyordu bugün hariç bugün kimse gelmemişti. Asaf'da birinin gelmesi beklemeden ayaklanmıştı benden yardım istemiyordu çorba olayından sonra...
Yavaş adımlarla yarasını tutarak yürümeye çalışıyordu, bense sadece gözlerimle takip ediyordum yürürken zorlandığı belliydi yüzünden, boncuk boncuk terlemeye başlamıştı biraz durup dinlenmek istercesine komidinin ucundan tuttu birkaç dakika sonra yürümeye çalışırken dengesini kaybetti ben de boş bulunup koşup yardım ettim! O an göz göze geldik şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu böyle bir davranışı hiç beklemiyor gibiydi, doğru düşünüyordu böyle bir davranışı ben de kendimden beklemiyordum! Düşmanıma bu kadar yakın olmak beni rahatsız etmişti hemen onu bırakıp birkaç adım ondan uzaklaştım ve kendimi açıklama ihtiyaçı duydum;
"Şey ben... yani sen öyle birden dengeni kaybedince insanlık namına."
"Tabii canım kesin insanlık namına zaten çok insancılsın o yüzden bıçakladın beni!"
Bunu demesini beklemiyordum affalamıştım aynı zamanda öfkelenmiştim hep suçluydu hem güçlüydü! Kendimi topladım ve ifadesiz bir biçimde konuşmaya başladım;
"Ee amma uzattın! Sen düşünce ses çıkardı altakilerde bir şey olduğunu sanıp buraya üşüşürlerdi o yüzden yardım ettik!"
"Ha şöyle doğruyu söyle! Beni düşünüyormuş gibi yapma!"
"Seni düşünüyormuş gibi yapmak mı ? Asla böyle bir şey olamaz! Kes sesini de nereye gidiyorsan git sabah sabah seni çekemeyeceğim!"
"Ya sabır!"
Sinirle ve acıyla lavaboya gitti bense onun odada olmamasını fırsat bilip hemen üstümü değiştirdim ardından kahvaltıya indim tabii ki onu beklemeyecektim sofra daha tam hazır olmamamıştı ben de ağzıma bir tane salatalık atarak keyifle mutfağa ilerledim o sırada Asaf'ın ablası ve annesi konuşuyordu istemeden kulak misafiri olmuştum daha doğru söylemek gerekirse merak etmiştim ablası üzgün sesle;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN(ASKIDA)
RomansaKadında cehennem ateşinden bir nefret adamın her sözcüğünde harlanan. Adamda cennetteki kutsal sudan bir aşk kadının her sözcüğünde dolup taşan. Adamın bir yanlışı kadının ona duyduğu tek duygu olan saygıyı kül etmişti şimdi canhırnaş bir acının...