Kendimi bildim bileli Ateş hep vardı. Geçmişe bakıp düşündüğümde onu her özel anımızda, her kutlamamızda, her üzüntümüzde hep yanımızda hatırlıyorum. Abim Yankı ile çocukluktan gelen dostlukları sanırım Ateş'i benimle aynı kefeye bile koyuyor olabilirdi. Varlığına o kadar alışmıştık ki evimizde kendisine ait yatağı ve hatta dolabı bile vardı. Halbuki ailesi sadece yolun karşısındaki evde yaşıyordu ama onlar da aile dostu olduğu için artık tümüyle hayatı paylaşır olmuştuk. Rahatlıkla söyleyebilirdim ki Ateş, kendi evinden çok bizim evimizde kalıyordu ve hatta onun gelmediği günler ailecek yolunu gözler olmuştuk.
Eve her geldiğimde Ateş'i televizyonun başında yayılmış otururken ve kanalları hızla değiştirirken ya da bilgisayar başında kaşlarını çatmış bir şeylerle uğraşırken görmemek, mutfakta buzdolabını talan ederken sesini duymamak bütün evi arayıp onu bulma ihtiyacı yaratıyordu. Tıpkı abim gibi...
Kardeşler birbirini ne kadar severse onu da o kadar seviyordum ve hatta yine bir kardeş gibi ondan zaman zaman nefret ettiğim bile söylenebilirdi. İki abisi olan bir kız olarak çoğu zaman hayatımı çekilmez hale bile getiriyorlardı.
Anılar gözümde bir bir canlanırken hafifçe tebessüm ettim ve dışarıda yağan yağmuru izlerken camda oluşan buğuyu avucumla sildim. Bugün yine gelmemişti ve ben yine bu camın kenarına tünemiş onu bekliyordum. Ne ara bu hale geldiğimizi ve ne ara benim bütün hayatımı, zihnimi, düşüncelerimi, kalbimi, ruhumu istila ettiğini anlayamamıştım bile. Her şey o olmuştu, kor gibi yakan bir ateş... Hem vardı, hem yoktu.
Ateş Beyoğlu, benim hem sonum hem de başlangıcımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceGece için her şey yolundaydı. Okulu, ailesi, arkadaşları kısacası tüm hayatı tam isteği gibiydi, sakindi, huzurluydu. Her şey bir gece Ateş'in ellerini uzatarak yumuşacık bir hareketle Gece'nin asi saçlarını toplayan tokayı çözüp gür saçlarını omuz...