にじゅうよん • The man trying to breathe

427 55 55
                                    


Bazı şarkılar vardır Urania, eline ne zaman kağıt kalem aldığını fark edemezsin.
Bazı tablolar vardır, neden ağladığına anlam veremezsin.

⊰ ⊱

Yuta, zamanın akıp gidişini mezuniyetinin geldiği gün ilk kez farketmişti.

O gün eskisi gibi arka sırada oturuyor, derse konsantre olmaya çalışarak öğretmenlerini dinliyordu. Son sınavlarını ne zaman olduğunu bile hatırlamayan Yuta'nın, tüm günleri aynı geçiyordu. Dört saatlik bir uykudan sonda uyanıp okula geliyor, öyle vakti okuldan çıktığı gibi ise hemen kafeye koşup garsonluk yapıyordu. Çarşamba ve haftasonları ise gecesi boş geçmesin diye yeni bir iş bulmuştu. Sahil şeridine yakın bir restorantta bulaşıkları yıkıyor, çok az bir uyku ile okula tekrar dönüyordu.

Babası ile beraber yaşamak çok zordu. Bazı zamanlar tüm parasını neredeyse annesine vermek zorunda kalıyordu. Babası da daha fazla ondan para çıkmayınca öfkeden kuduruyordu. Annesinin onları bırakma sebeplerinin Yuta olduğunu söyleyerek onu psikolojik olarak yaralıyor, arada sırada şiddette uyguluyordu.

Yuta, hayatı boşvermişliğin kıyısında çok ince bir çizgide yürüyordu. Bir adım daha yana kaysa tamamen düşecek ve kimse onu kurtaramayacaktı. Fakat bunu bile umursamıyordu Yuta. Öylece pencereden dışarıyı izliyor, sevdiği kadının sesini arıyordu.

Sırasında aynı şekilde oturup, derse odağını tamamen kaybetmişken sınıf öğretmenleri Bay Song, elini sıraya vurmuş ve öğrencilerden dikkat kesilmesini istedi.

"Bildiğiniz üzere bu hafta sonu mezun oluyorsunuz." dedi gür sesiyle. Tüm sınıf sevinç ile konuşmaya başladığında Yuta hissizce kafasını kaldırmış ve öğretmeninin dediğine anlamsızca bakmıştı.

Üç ay, diye sayıkladı Yuta. Onun gidişinden bu yana üç ay olmuş. Yuta bazı şeylerin farkına o an varmıştı. Annesine bu kadar para gitmesinin sebebini kardeşinin çoktandır doğmuş olduğunu anlamıştı. Bir aylık olmuştur bile.

Yuta derin bir nefes aldı ve önüne döndü. Mezuniyeti şimdi umrunda olmazdı ancak tam üç ay önce Yuta, bugünün planını heyecanla yapmıştı. En şık takım elbisesini giyecekti bu hafta. En güzel elbiseyi sevdiği kadına alacak, gecenin bir yarısı gökyüzüne bakarak evlenme teklifi edecekti ona.

Yuta, titreyerek sağ elindeki gümüş alyansı izledi. Aylardır taktığı ve asla çıkarmadığı yüzüğün sevdiği kadında da olabileceğini bilerek titrek bir nefes aldı. Sue, canım acıyor. Canım acıyor ama seni kaybetmediğim içinde seviniyorum. Geberiyorum. Her saniye, her dakika. Ama şükrediyorum ve bundan nefret ediyorum.

Yuta izin isteyerek kendini dışarı attı ve o ilk kez tanıştıkları yangın merdivenlerine koşarak indi. Gözlerinden teker teker yaşlar dökülürken ve kimse duymasın diye ağzını eliyle kapatırken her şey çok boş geliyordu ona.

İçini çekti, geçsin diye bekledi. Geçmedi.

Yuta mezuniyetine arkadaşları ne kadar ısrar ederse etsin gitmedi. Tüm arkadaşlarının hafızasında Sue, çok az bilgilerle hatırladıkları bir kız olurken Yuta dayanamıyordu. Jaehyun, Mark, Taeyong ve Yeri onunla ellerinden geldiği kadar ilgileniyor, en azından birkaç saniyede olsa Yuta'nın kafasındakileri dağıtmaya yardımcı oluyorlardı. Yuta onlara minnettardı elbet. Fakat ne zaman beş kişi kantinde bir yerde otursalar belinden onu sarılacak Sue olmadığını farkeden Yuta'nın yüreği sızlıyordu.

Takane no hana | YutaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin