じゅう • The love embracing death

657 96 53
                                    

Hayatım bir roman olsa ağaç bile, beni bunun için mi kestiniz amına koyayım derdi.

Hayatım bir roman olsa ağaç bile, beni bunun için mi kestiniz amına koyayım derdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kalp atışları çok hızlıydı.

Yuta, kızı sol kolunun üzerine çekip sağ kolunu da beline atmış, kafasını ise saçlarına gömmüştü. Sue'nin sırtını yasladığı beden sıcacıktı. Yuta'nın kalp atışlarını kulaklarında duyuyor ve bu onu istemsizce geriyordu.

Melek, sessizliğin hüküm sürdüğü birkaç saatte çok fazla şey düşünmüştü. Yuta ile tanışmadan önce onun hakkında az çok bazı bilgilerini biliyordu. Küçükken sevdiği renk sarıydı. Şimdi ise sarının ona yakışmadığını düşünüyordu. Ebeveynleri ile araları kötüydü ama Yuta, annesini ne olursa olsun çok seviyordu. Bu zamana kadar kimseyle sevgili olmamıştı. Hep yalnızdı ve o zamanlar bakirdi.

Markette Seulgi'nin konuşmalarını duyduğunda sadece onu hatırlamıştı. Yuta'nın küçükken hoşlandığı kızdı bu. Bir süre onun için okula daha sık gelip gitse de, hepsi birer ergen olduğunda kız Johnny'nin cazibesine kapılmış ve onunla lisenin ikinci senesinde sevgili olmuştu. İki yıldır bir birlikteliği olan bu kız, saf gözükmesine rağmen tehlikeliydi. Çünkü duyguları karmakarışıktı ve önünde bir yol yoktu. Melek biliyordu ki, bir yolu olmayan insan, her yola girerdi.

Kız, Yuta'dan hoşlanıyordu ancak Johnny içinde yanıp tutuşuyordu. Bu yüzden Seulgi, Yuta için tehlikeliydi. Yuta'nın hayatı zaten belirsizlikler ile doluydu. Melek, ergen bir kızın kendi karmaşık duyguları yüzünden Yuta'nın acı çekmesine izin vermezdi. Vermemeliydi.

Daha demin olanlar ise...
Sue, onun ilkinin gidişine üzülmüştü. Ama neden üzülmüştü ?

Çünkü bu zinaydı. Yuta'nın siktir boktan bir hormonsal duygu yüzünden büyük bir günaha girdiği için üzülmüş ve sinirlenmişti. Yoksa asla, Yuta'nın yanına indiği sıralarda onu yalnız başına bıraktığı bir vakit de, ilkini yaşamış olabileceğine üzülmemişti. Veya bu ilkin, kendisi dört günlük bir boşluğun ardından onun yanına geldiğinde Anzu denen kızla yaşamış olacağına sinirlenmemişti. Çünkü o gün Yuta, kıza gülümseyerek teşekkür ediyordu. Yuta, bu zamana kadar kimseye gülümsememişti... Kendisi hariç.

Ancak şu an, ne düşünmüş olursa olsun, Yuta'nın kollarındaydı. Birlikte o büyük yatak odasında, büyük pencerelerin ardında uzanan denizi ve onlara eşlik eden dolunayı izliyorlardı.

Kız titredi.
Bu gerçekti.

Yuta onu sarmalıyor ve o da, Yuta'nın sıcaklığında kendini kaybediyordu. Bu gerçekti. Yuta'nın onun saçlarını zihnine kazımaya çalışır gibi koklaması da, ondan yükselen kiraz kokusu da... her şey gerçekti. Çok fazla engel vardı. Çok fazla çekilecek bedel de. Ama o durmadı ve onu sarmalayan elleri sıkıca tuttu. Teker teker, tüm parmaklarını öptü.

Takane no hana | YutaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin