Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
─⭑playlist, Billie Eilish : Bellyache
➳
ROSÉ
Odamın penceresinden giren parlak ay, ruhum gibi bütün odamı ışıtırken ayna karşısında kendime bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Uzun pembe saçlarım, uzun boyum ve güzel bir vücudum vardı. Güzel bir kız olduğumu söylerdi çoğu kişi. Yanımda kalabilmek benimle konuşabilmek için gözlerimin içine bakan kızlar gibi. Ya da dahası.
Bir yanlışa deniz kenarına sürüklenen cansız bedenler gibi sürükleniyordum. Bu olağan şeyler yüzümde bir gülümse yarattı. Saçlarımı karıştırdım ve her zaman yaptığım gibi, yanlışa sürüklenmeyi bütün bedenimle kabul ettim. Bunu seviyordum. Parçalanmayı ve ardından gelen gözyaşlarımı seviyordum.
Belkide yanılıyordum.
O bir yanlış değildi. Jungkook beni tekrardan diriltebilirdi. Bu lanet olası hayatıma birden bire girerek, beni kollarımdan tutarak sarsmıştı sanki. Sen busun der gibi bakmıştı gözlerime. Hak veriyordum ben buydum. Acınası gibi duran benliğimi yıllar önce beni terk eden sevgilimle gittiğini düşünsem de, Jungkook'un karşıma geçtiğindeki o şehvetli gözleri bana fısıldamıştı.
Gözlerimi bedenimden çektim. Kıyafetlerim iyi duruyordu. Durmasa bile umurumda değildi. Daha yeni boyandığını belli eden pembe saçlarım ile hafif bir makyaj ve kırmızı rujumla yüzümü renklendirmiştim. Kırmızı siyah kareli kısa bir elbise vardı üzerimde. Bacaklarımı ortaya sermiş ve güzel bir görüntü oluşturmuştu. Boynuma ise zarif bir zincir kolye ile süslemiştim. Elbisem her ne kadar spor gibi dursa da omuzlarımın açık olmasını istemediğimden, uzun ve bol olan kareli siyah gömleğimi üzerime geçirmiştim. Elbisem oldukça kısaydı, üzerimdeki gömlek ise elbise boyumdan uç parmak kadar uzundu.
"İyi görünüyorsun Rosé." Gözlerimi aynadan aldım ve yatağımın üzerinde oturan gözleri ile beni süzen ev arkadaşım Jihyo'ya baktım. Memnun olduğunu belirten mırıltılar çıkarıyordu.
"Teşekkürler." diyerek kestirip attım. Jihyo'nun derin bir nefes aldığını duyduğumda eğilip çoktan parlak kırmızı botlarımı ayağıma geçirmiştim.
"Neden bugün böyle güzelce hazırlandın?" Siyah bağcıklarımı bağlayıp doğrulduğumda omuz silktim. Nereye gittiğimi öğrenmesine gerek yoktu. Özellikle kiminle buluştuğumu ne amaçla buluştuğumu bilmesine hiç gerek yoktu. Jihyo'nun konuştuğumuz çoğu şeyi sevgilisine anlattığını bildiğimden ona çoğu zaman hiçbir şey anlatmamıştım.
"Bugün böyle hazırlanmak istedim. Çünkü canım öyle istedi canım arkadaşım."
"Yalancı ben seni anlamaz mıyım?" Sabır dilenircesine derin bir nefes aldım ve daha fazla burada duramayacağımı anladığımda yatağın üzerinde içine cüzdanım ve telefonumu koyduğum küçük kutu çantamı alarak omzuma taktım.
