quinze

553 31 86
                                    

İlk olarak sevgili okuyucularım, hemen hemen tüm sınavlarımın bittiğini söylemekten gurur duyuyorum. İkinci sınavlara kadar geriye sadece geçen sene pandemiden ötürü giremediğim delf b1 sınavım ve fransada yaşayabilmem geçmem için gereken mülakatım kaldı. Onları kafaya pek taktığımı söyleyemem. Önümüzde hemen hemen bomboş 9 gün var ve ben bu 9 günde elimden geldiğince çok bölüm atmak istiyorum. Öncelikle kafamdaki planı size söylemem gerekirse bu ve bir sonraki bölüm biraz kaoslu geçecek ve ondan sonraki bölüm uzun bir smut olacak eğer size de uyarsa. Görüşlerinizi bekliyorum, eh o zaman yorumlarda buluşalım.

.......................................................................................................

"Ulan Uğur nasıl da aldın parayı, çakaaaal"

"Yok be oğlum ne çakallığı, hem para benim değil Barbo'nun hakkıydı"

"Harbiden aa, zor olmuyor mu bu kadar mobbing e dayanmak."

"Aslında zor olurdu ama her daim yanımda böyle bir hırs manyağı -Serhat- varken üstesinden gelebiliyorum diyelim"

"Valla ben çok kıskanıyorum sizin ilişkinizi, darısı bana ve o oduna inşallah"

"O odun ben mi oluyorum?"

"Yok ya Uğur ne münasebet emin ol Sefa odun derken asla senden bahsetmemiştir"

"Aşk olsun Sefa ne odunluğumu gördün"

"Ne mi odunluğunu gördü? Lan çocuk sırf canın çekti diye sütlaç yaptı, kapına kadar getirdi yemedin lan"

"Ha bir de çocuğun ağladığı gece onu yok saymıştın"

"Serhat, Barbo niye Uğur'un Sefa'yı balkona kitlediğini ne ara unuttunuz"

"O da vardı dimi, valla Emir sen olmasan aklımıza gelmeyecekti"

"Ya tamam anladım, yemişim bir boklar vurmayın suratıma"

"Ama çok keyifli..."

"Barbo geliyor musun"

"Nereye"

"Odaya, hani anahtar sende ya"

"Doğru unuttum geliyorum"

Koşar adımlarla merdivenleri çıkıp Serhat'a yetiştim. Kapının önünde sıkılmış bir halde beni bekliyordu. Kollarını göğsünde kavuşturmuş sırtını kapıya yaslamış gözlerini kapatıp başını arkaya doğru atmıştı. Oldukça nefes kesici duruyordu, tamam dürüst olalım o hep çekiciydi ama şu an... Anlatılmaz yaşanırdı, sanırım.

Adım hızımı minimuma indirdim ve tam karşısında durup hafifçe ona vücudumu yasladım. Kafamı boynuna yaklaştırıp nefesimin onun boynunun en hassas yerine denk gelmesini sağlayıp elimdeki anahtarı kapı kilidine soktum. Boynunda nefesimin değdiği yere dudaklarımı bastırıp bir buse bıraktım. Gözlerini aralayıp yan gözle bana bakıp hafifçe sırıttığını gördüm.

Hiç bozuntuya vermeden gözlerimi usulca kapatıp minik minik buseler bırakarak boynundan kulağının arkasına oradan da çene hattına doğru ilerledim. Çene hattında dudaklarımı biraz gezdirdikten sonra dudaklarını dudaklarımla örttüm. Hafifçe dudaklarımı oynattığımda o da aynı sakinlikle karşılık verdi öpüşüme oldukça yumuşak bir öpücüktü bu.

Geri çekildiğimde belini sağ elimle kavradım. O ne olduğunu idrak edemezken sol elimle yaslandığı kapıyı açıp ittirdim. Anlık gelen refleskle ellerini boynuma sardı. Onun bu haline kıkırdayıp alnına da bir öpücük kondurdum ve elimi belinden çektim. O da dengesini bulmuş olacak ki ellerini boynumdan çekti.

basit bir şekilde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin