on

4.3K 483 547
                                    






Zaman hızlı geçiyordu. Hyunjin ve Felix konuşmaya başlayalı yaklaşık iki ay oluyordu. Birçok şey yaşanmıştı aslında bu yaklaşık iki ayda.

Felix, Hyunjin'e her seferinde biraz daha iyi yaptığını söyleyerek kurabiye yapmayı öğretmişti. Birlikte, Hyunjin'in ezbere bildiği animasyon filmlerini izlemişlerdi sonra.

Bazen okula yürüyerek gidiyorlardı, bu sırada da Hyunjin'in ingilizcesini geliştirebilmek için birlikte ingilizce pratiği yapıyorlardı. Hyunjin kesinlikle Felix'in avustralyan aksanına düşüyordu. O oturup saatlerce ingilizce konuşsa, bıkmadan, usanmadan dinlerdi onu.

Onun tam tersine ise, Felix, Hyunjin'in ingilizcesini oldukça tatlı buluyordu. Açık ve net konuşuyordu uzun olan.

Ayrıca bu geçen zaman içinde, Matthew ülke dışı edilmişti. İşlediği suçlar ve burada, Felix'in aksine, bir turist olduğu için devlet onu ülkesinde yargılanması için yollamıştı. Yani, Felix için bunun anlamı artık tamamen rahat olduğuydu.

Şimdi ise sarışının evinde, kahveleri ellerinde yunuslar ile ilgili bir belgesel izliyorlardı. Aslında otururlarken bir planları yoktu ama Hyunjin birden yunusları izlemek istediğini söylediğinde kendilerini bu belgeseli açarken bulmuşlardı.

Felix, elindeki azalmış ve soğumuş kahveden bir yudum aldı. Hyunjin gerçekten dikkatle izliyordu belgeseli. Yan bir şekilde gülümserken derin bir nefes aldı. Elindeki kupayı orta sehpaya koydu ve geri yaslandı.

"Hyun-ah... Başka bir şey mi izlesek?"

Hyunjin elbette duymuyordu. Felix derin bir nefes alarak yanaklarını şişirerek geriye yaslandı. Başı kanepenin sırt kısmındaydı. "Biliyor musun, yunuslar beyinlerinin yüzde yirmisini kullanıyormuş."

Hyunjin, bakışlarını belgeselden çekmeden söyledi. Felix, onaylayan mırıltılar çıkararak başını Hyunjin'in omzuna doğru kaydırdı. Başı tamamen omzundaydı. İkisi de yadırgamıyordu bunları, bu yüzden rahattı.

Bacaklarını kendine çekerek belgeseli izlemeye çalıştı. Yunuslar ve masmavi denizin haricinde anlatıcının sesi vardı sadece. Bir şeyler anlatıyordu ama Felix sadece izliyordu.

"Bak duydun mu? İnsanlar beyinlerinin yüzde yirmilik dilimini kullanırsa gerisi kendiliğinden gelirmiş. Yavaş yavaş artarmış. Woaah Felix düşünsene yüzde onluk dilimle bunları yapabiliyorsak yüzde ellilik dilimle neler yapılır! Kendi bedenimizi yönetebilir miyiz sence?!"

Sesi heyecanla dolarken elindeki kupayı hızla orta sehpanın üzerine koymuştu ve ayağa fırlamıştı, ee haliyle de Felix'in başı boşluğa düşmüştü.

"Hmm, kullanabilseydim kendine yumruk attırırdım ben de."

Hyunjin ağzını eliyle kapatıp gözlerini kısarak sarışın olana baktı. "Hii, sen beni mi kontrol ederdin?!"

Felix kanepedeki küçük yastığı eline alarak başını salladı. "Hmm, seni kontrol edip kendine vurdurturdum."

Hyunjin eliyle ağzını kapatarak biraz uzaklaştı sarışından. "Ama bu çok kötü olurdu. Hem bana kıyabilir misin ki?"

Felix ona bakmadan başını salladı. Ortam güzeldi. İkisi de saçma ve onlara göre normal bir şekilde mutluydu. "Kıyarım tabii."

sterlicia | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin