❀
Hyunjin elleri cebinde, kampüste tek başına dolanıyordu. Amacı güzel yerleri önceden tespit edip Felix'i fazla yürütmemekti. Zaten gün boyu ayağının üzerinde duruyordu sarışın. Üzerine giydiği lila rengi hırkasıyla ortamdaki çiçeklere uyumlu görünüyordu.
Felix'in mesaisinin bitmesine kısa bir süre kalmıştı. Kolundaki saate bakarak derin bir nefes aldı. Her yerde bir sürü çiçek vardı. Tabii en fazla olan da kiraz ağacının çiçekleriydi. Yollar bile yapraklarıyla süslenmişti. Birçok öğrenci kampüste toplanmış, yapılan eğlencelere katılıyordu.
Açıkçası Hyunjin ilk kez böyle bir manzaraya tanıklık ediyordu. Gülümsedi ve omuzlarını kaldırarak bakışlarını tekrar gezdirdi kocaman alanda. Daha sonra gözleri, üzerine giydiği oldukça bol olan bebek mavisi bir süveterle hızlı bir şekilde yürüyen ve gözü telefonda olan sarışına takıldı.
Nasıl bu kadar güzel görünebilir? Diye geçirdi içinden. Felix, gerçekten de mükemmel görünüyordu. Üzerindeki bol gömlek ve onun üzerine giydiği süveteriyle eşsiz bir sanat eseri gibiydi. Saçları ise alnına düşmüştü.
Çalan telefonunu duyamadan izledi onu. Bakışları hızla etrafta geziyordu. Omuzundaki çantasını düzeltirken dudaklarını ıslattı. Biraz yavaşladı olduğu yerde, hâlâ etrafa dikkatle bakıyordu. Sonra, hemen uzakta onu izleyen siyahlıya takıldı gözleri.
Etrafındaki insanları umursamıyor gibiydi. Gördüğü tek şey kendisiydi sanki. Felix yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamayarak telefonunu kapattı ve ona doğru adımladı.
Hyunjin daldığı yerden çıkamıyordu. Bu çocuk gittikçe her zerresini kaplıyordu adeta. Küçücük bedeni, melek sesi, vanilya kokusunu taşıyan yumuşacık saçları, her şeyi... Hyunjin istese de kurtulamazdı artık ondan.
Kalbi heyecanla atmaya başlarken hemen karşısında belirivermişti Felix. "Hyunjin-sshi," Elini yüzünün önünde salladı. Siyahlı kendine gelerek gülümseye çalıştı.
Bedeni ona sarılmak için yanıp tutuşa da yapmadı bunu. Ellerini cebinden çıkararak süveterine götürdü diğerinin. "Böyle bol şeyler giyince tatlı olduğunu biliyorsun değil mi?" Dudaklarını büzerek konuştuğunda bakışları küçük gözlere çıkmıştı.
Felix gülümseyerek başını salladı. "Hmm, biliyorum." Ardından onun bakışları da uzun olanın üzerinde gezindi. "Lilanın yakıştığı tek kişi sen olabilirsin bence."
Hyunjin gözlerini kısarak güldüğünde omuzlarını silkti. Etrafta onlaraca insan vardı. Hem alçak seste çalan bir müzik, hem de binlerce ses biraz kafa ütüleyiciydi.
Felix bir anda şaşırarak çantasını açtı ve küçük bir kutu çıkardı içinden. "Oh, unutmadan bunu sana vereyim," Hyunjin ne olduğunu anlayamasa da hızlanan kalbini duymamaya çalıştı. Orta boyda bir kutu vardı sarışının elinde. Gözleri onun gözlerindeyken zorlukla yutkundu ve elini küçük ellerde duran kutuya uzattı.
Felix gülümseyerek yerinde oynadı birkaç saniye. Verceği tepkiyi oldukça merak ediyordu. Hyunjin yavaş bir şekilde elindeki kutuyu açtı.
Gümüş bir zincirin ucunda minik bir lacivert taş vardı. Güzel ve zarif görünüyordu. Ayrıca pahalı olduğu gözle görülür bir şekilde ortadaydı. Gözleri ve dudakları şaşkınlıkla açılırken kolyeli eline aldı. Gözleri sarışının gözlerini buldu. Ne diyeceğini bilemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/245682866-288-k220539.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sterlicia | hyunlix
Fanfic"Sterliçya, senin için." ❀ sterliçya; sıcak sevgi anlamına gelen bir tür çiçek. hyunlix#1 1.1.21 - 12.1.21 hyunlix#2 21.1.21 27.10.20 / 21.1.21