on dokuz

3.7K 395 590
                                    





Önce dışarıda öten kuşun sesi doldu kulaklarına. Yutkunduktan sonra derin bir nefes aldı, sağ eliyle saçını düzeltti ve gözlerini araladı. Üzerindeki yorganı yana atarken ayaklarını salladı yataktan. Fakat sanki, farklı olan bir şey vardı... Mutfaktan ses geliyordu.

Üzerindeki tişörtünü düzeltirken aralı duran odasının kapısını tamamen açtı. Sol çaprazında mutfağı görebiliyordu, ayrıca Hyunjin'i de. Bir şeyler mırıldanarak oradan oraya gidip geliyordu. Felix gülümsedi. Elleriyle yüzünü sıvazladı.

Ses yapmadan banyoya gitti ve yüzünü yıkayarak saçlarını düzeltti. En son hatırladığı şey, Minho'nun evinde film izledikleriydi. Uyanınca kendini evde bulmak biraz şaşırtmıştı onu.

Esneyerek mutfağa doğru ilerledi tekrar. Hyunjin işine öyle odaklanmıştı ki, Felix'in yürürken çıkardığı sesi bile duymuyordu. Hâlâ bir şeyler mırıldanmaya devam ediyordu. Felix gülümseyerek arkasına kadar ilerledi Hyunjin'in.

Kollarını yavaşça gövdesine doladı ve başını kürek kemiklerinin ortasına yasladı yan bir şekilde. Hyunjin ani temasla biraz ürkse de Felix olduğunu anlayınca gülümseyerek başını onun tarafına çevirdi.

"Yakalandım..." Felix gülümserken başını yana salladı. "Mutluyum," Hyunjin az önce yaptığı işe dönmeden elindekileri tezgaha bıraktı. Bedenini tamamen Felix'e döndürdü. Sarışın olan yerinden kıpırdamadan Hyunjin'in durmasını bekledi.

İç açıcı güzel kokusu doluyordu içine, ve bu inanılmaz derecede muhteşem bir kokuydu. "Yanına getirecektim, bir sürü güzel şey hazırlamıştım," Dudaklarını büzerek söylendi Hyunjin.

Felix daha da gülümseyerek, uzun olanın boynuna sakladı başını. Hyunjin dudakları büzülü bir şekilde belinden sarmaladı Felix'i. İncecik belini sarmayı çok seviyordu, elleri ve kolları orası için yaratılmıştı sanki.

Felix gülümseyerek ayrıldı tekrar. Gözlerini birleştirmeden önce dudaklarındaki küçük baskıyla gülümsedi. Hyunjin, tezgaha yaşlanmış bir şekildeydi, Felix ise hemen önünde duruyordu. İkisi de buna alışmanın güzel olacağını düşünüyordu o an.

Hyunjin omzunu silkti. "Uyanınca dudakların çok güzel görünüyor," Felix gülümseyerek geri çekildiğinde Hyunjin biraz daha üzerine eğildi. Gözleri önce gözlerinde gezindi bir süre, ardından yumuşacık görünen dudaklara kaydı. "Güzel şeftalileri andırıyor."

Felix dudaklarını istemden ısırdı. Bu Hyunjin'in gözlerine bakmasını sağlamıştı. "Biliyor musun," Küçük elleri Hyunjin'in ensesindeki bebek saçlarda gezindi. "Seni ilk gördüğümde," Sağ eli ensesinden kayarak yanağına ulaştı siyahlının.

Parmak uçları yanağında dolaşırken gözlerini kapattı Hyunjin. Felix biraz daha yaklaştı. "Gözünün altındaki ben çok güzel göründü gözüme." Parmakları bir pamuğu sever gibi geziniyordu teninde. Sıcak ve iç gıdıklayıcı bir temastı bu.

Hyunjin nefeslerini kontrol etmeye çalışırken Felix biraz daha yaklaştı ona doğru. Dudakları tüy kadar hafif bir temasla gözünün altındaki beni öptü. Hyunjin derin bir nefes alarak kapadı gözlerini. İnce beldeki tutuşu sıkılaştı.

Felix bir kez daha öptü benin üzerini. Sonra, yanağında gezindi dudakları. Hyunjin'in gözleri kapalıydı hâlâ. Fakat Felix'in belini hiç bırakmak istemezmiş gibi kavrıyordu. Felix bir kez daha öptü beninin üzerinden. "Öpmek istedim hep, bir sürü öpücüğümü oraya dizmek istedim." Yavaş bir şekilde geri çekildi. Ensesindeki parmakları küçük saçlarla oynuyordu.

sterlicia | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin