on yedi

3.6K 443 362
                                        






Pikniğin üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. İkisi de o gün konuşulan konulardan bir daha bahsetmemişti. O günün akşamı Hyunjin birçok soru sormak istese de yapamamıştı bunu. Ki zaten Felix kısa bir iyi geceler lafının ardından evine gitmişti.

Şimdi ise Felix'in evinde birlikte film izliyorlardı. Hyunjin'in aklındaki uzun zamandır zihnini işgal ediyordu, o piknikten sonra yer edinmişti zihninde.

Felix'in minik parmakları uzamış olan saçlarında dolanırken derin bir nefes aldı ve başını oynattı. Başı Felix'in dizlerinin üzerindeydi ve kucağına dişsizi almıştı. İzledikleri film ise ejderhanı nasıl eğitirsin'di.

Bir derin nefes daha alarak başını oynattı tekrar. Felix başını ona eğdi. Bir şeyler olduğunun farkındaydı. "Rahat edemedin mi?" Alınına düşen siyah saçları geriye tararken Hyunjin bedenini sırt üstü çevirdi ve gözlerini ona bakan sarışınla birleştirdi.

"Felix," Felix başını salladı. Gözleri ilgiyle bakıyordu. "Hmm?"

"Sana bir şey soracağım ama bana dürüstçe cevap vereceksin." Dudaklarını büzerek konuşunca pembeliklere bakmadan edemedi. Başını sallamakla yetindi sadece.

Hyunjin bedenini hızla kaldırdı ve yüzlerini hizaladı. Dizleri, Felix'in baldırlarına değiyordu. Kucağında hâlâ dişsiz vardı. "O gün," Dudaklarını ıslatarak elleriyle oynamaya başladı.

Felix sessizce dinliyordu onu. "Piknikte, hani Seungmin dedi ya," Felix nefeslerinin hızını kontrol etmeye çalıştı. O da dudaklarını ıslattı ve bakışlarını kaçırdı biraz.

Hyunjin boynunda olan minik taşa götürdü parmaklarını. "Safir aşkta sadakati temsil ediyormuş," Felix bir şey söylemedi. Hyunjin dikkatle bakıyordu ona. "...Doğru mu bu? Yani bana a–"

"Senden çok hoşlanıyorum." Hyunjin'in cümlesini tamamlamasına izin vermden söyleyiverdi Felix. Aslında hoşlantıdan fazlaydı hisleri. Adı kadar emindi. Ortam birkaç saniye içinde sessizleşti. Hyunjin şaşkınca araladı dudaklarını.

"Ben," Felix endişeyle ellerini salladı ve yerinde oynadı. Kalbi hıphızlı atıyordu. Elleri terlemeye parmak uçları ise karıncalanmaya başlamıştı. "Kızdın mı? Hyunjin bak ben ge–"

"Ben hoşlanma aşamasını atlattığımızı düşünüyordum..?" Hyunjin başını geriye atarak söyledi bunu.

"Ne?" Felix ayağa kalktı. Bunu beklemiyordu. Yani Hyunjin'den böyle bir şeyi duymayı... Bedeni uyuşmaya başladı yavaşça. O an aslında ne hissettiğini söylemediği için kızdı kendine. Dudaklarını birbirine bastırdı, elleri tişörtünün eteklerini kavrıyordu. Bakışları siyahlının üzerinde gezinirken Hyunjin sırtını kanepeye yaslayarak ona baktı.

Ayaklarını çapraz olarak üst üste attı, kucağındaki dişsiz hâlâ oradaydı. Saçlarını taradı geriye doğru ve gözlerini birleştirdi. Sesi yumuşacık, iç gıdıklayıcı bir şekilde çıktı. "Seni seviyorum Felix."

Felix uyuşan bedenine, düşmemesi için zar zor engel oluyordu. Hyunjin'in hislerini böyle söyleyebilmesi büyük bir şaşkınlık sebebiydi onun için. Derin bir nefes aldı. Tişörtünün eteklerinde olan ellerinden birini kalbinin üzerine götürürken diğerini de saçlarının arasından geçirdi.

sterlicia | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin