on altı

4K 420 383
                                    





Hava güzeldi, klasik bir bahar havasıydı. Ağaçlar çiçek açmaya başlamıştı. Etrafta kelebekler uçuşuyordu. Yeni tomurcuklanan çiçeklerin kokusu her yerdeydi sanki. Dışarıda ağaçların biraz yanında olan piknik alanındaydılar. Yeşil çimenlerin üzerinde geniş masalar vardı. Birçok insan vardı etrafta.

Herkes başka tarafta bir işle meşgulken Jeongin elindeki telefona bakıyordu. Bir süre daha meşgul olduktan sonra ayağa kalktı. Ayakta, Chan'in yanında duran ve koyu bir sohbet içerisinde olduğu belli olan Hyunjin'e yürüdü. Ki yürürken aklında sinsi planları vardı...

Başını omzuna koyarak arkasında durdu ve ellerini kollarının üzerine koydu. İkili, yanlarına gelen umursamadan konuşmalarına devam etti. Hyunjin heyecanla bir şeyler anlatıyordu bu yüzden elleri havada değişik hareketler yapıyordu. Anlattığı şey gülen Chan'in sesli bir kahkaha savurmasına neden olmuştu. Hyunjin'de onun kahkahasına gülerken üzerindeki bakışlardan bihaberdi...

Felix, Jisung ile gülümseyerek sohbet ediyordu. Bu sırada yanlarına gelen Minho elindeki eti yerken dikkat onları dinlemeye başladı. Klasik şeylerden konuşuyorlardı. Kısa bir süre sonra etrafı saran güzel kahkaha ile bakışlarını o tarafa çevirdi Felix. Ardından diğerleri de. Seungmin ve Changbin oyun oynadıkları için çok oralı olmamışlardı.

Başta gözleri Hyunjin'e gitti. Gülümsemesine güldü kısa bir saniye. Ama sonra Hyunjin'in hemen arkasında duran Jeongin'e kaydı gözleri. Yüzündeki gülücük kısa bir süre içinde kayboldu. Diğerleri onlara bakıp kısa bir süre içinde işlerine dönse de Felix ifadesiz yüzüyle bakmaya devam ediyordu üçlüye.

"Felix?" Jisung'un seslenişini duymuştu ama bakamıyordu oraya. Sanki orada kalmıştı. "Hey, Felix..?" Jisung elini omzuna yerleştirdi sarışın olanın.

Felix başını döndürdü ona bakan ikiliye. Minho kollarını önünde bağlamış ağzındaki eti çiğneyerek gülümsüyordu. Jisung ise bardağa doldurduğu içeceği uzatıyordu ona.

"Takıldın kaldın," Minho gülümserken, Felix bakışlarını ona çevirdi. Yüzüne yerleştirmeye çalıştığı gülücükle başını salladı. "Ahh, fark etmemişim hyung." Jisung'un uzattığı bardağı aldı ve tek dikişte içti hepsini. Garip davranışlarını, şaşkınlıkla izleyen Jisung ve onun tam tersine gülümseyerek izleyen Minho'nun farkındaydı.

"Jisung," Elindeki bardağı masaya bırakırken ona döndürdü bedenini. Minho arkaya oturmuştu ama gözleri hâlâ sevgilisi ve sarışının üzerindeydi.

"Hm," Jisung içeceğinden yudum aldıktan sonra döndü ona. "Hep böyle misinizdir," Eliyle arkayı işaret etti belli belirsiz. Jisung arka tarafa doğru baktı. Chan, Hyunjin ve Jeongin hâlâ konuşuyordu. "Yani," Kelimlerini toparlayamadığında Jisung gülerek başını salladı.

"Hmm, endişelenmeni gerektirecek bir şey yok," Gülümseyerek başını salladı ve başıyla Hyunjin'i işaret etti. "Innie'yi kardeşi gibi sever." Bunun üzerine onları dinleyen Minho kahkahayla gülmeye başlayınca, Felix ne yapacağını şaşırmıştı. Tepkilerini o kadar belli mi etmişti yani..?

***

"Yiyelim artıkk!" Hyunjin ellerini havaya kaldırarak neşeyle bağırdı. Üzerinde hareket ettikçe köprücük kemiklerini gösterecek ince bir tişört vardı. Boynunda ise Felix'in hediye ettiği safir...

sterlicia | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin