BÖLÜM 14

159 12 2
                                    

Selâmünaleykûm

Keyifli okumalar :)

♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤

"Saçların çok güzel Hüma..."

"Hı hı... Annem taradı. Çok ısrar ettim o da beni kıramadı. Bana bakan o kadının saçlarımı taramasını istemedim. Banane annem var benim. Ne gerek var ki ona..." deyip omuz silktim Ceyda'ya... O da konuşmamı önemsemeyip arkadaşlarının yanına gitti. Hani beğenmişti saçlarımı...

Gözlerim dolmuş hâlde başımı eğerek bahçeye çıktım. Kimse beni görmemişti bile. Herkes geniş şaşaalı salonda kahkahalarını arttırarak konuşmalarına devam ediyorlardı. Sevmiyordum onları. Onlar beni görmüyordu. Bizi görmüyordu...

Küçük ellerimin tersiyle gözlerimi hızla sildim. Gözyaşlarımı akmasını sevmiyordum. Sekiz yaşında bir kızdım ben. Annemin prensesi. Ama ben kendimi prenses hissetmiyorum.

"Canım..."

Saçımda hissettiğim hareketlilikle sıçradım. Yanıma baktığımda Mehmet'in bana endişe dolu yüz ifadesiyle odaklandığını gördüm. Elleriyle yüzümü kavramasıyla şaşırmıştım. Ne oldu ki...

Baş parmaklarıyla gözlerimde yol çizmeye başladı. B-ben...

"Neden ağlıyorsun Gözümün Nur'u..."

Gözlerimi kaçırıp başımı eğdim. Elleri yüzümdeyken bir anda beklemediğim bir şekilde bana sarıldı. Havada asılı olan ellerimle kalakalmıştım. O kadar güvendeydim ki... Küçükken arkadaşımdan beklediğim ufacık söze bile acizken şimdi çok sevdiğim adamın desteğiyle sarmalanıyordum.

Yanaklarımdan süzülen yaşlara aldırış etmeden kollarımı canım eşime sardım. Kalbim rahatlamak istercesine  ağlamamı bekliyordu sanki. Boğazındaki yumru, ağlamam için başımda bir bekçi misali nöbet tutuyordu. Evet, ben HümaNur... Kimsenin karşısında ağlamamayı kendime kural bilmişken şimdi eşimin kolları arasında usul usul gözyaşı döküyordum. Sevgi görmek isteyen küçük bir çocuğun kocaman sarılışı misali... Onu bırakmamak istercesine daha çok sardım kollarımı. Eşime, geleceğime...

Her şey güzel gidiyordu çok şükür. Mehmet ile her gün ders yapıyorduk.Tane tane nasıl namaz kılındığını, namaz sürelerini, her şeyi büyük bir sabırla anlatıyordu. Şikâyetçi miydim? Tabiki hayır!..

O kadar huzurlu, o kadar mutlu oluyordum ki tarifi yok. Hem birbirimizle daha çok vakit geçiriyorduk hem de Rabbim'in yolunu en güzel şekilde öğrenmeye çalışıyordum.

...

Bak şimdi canımın içi, secdeye gittiğinde üç kere "Sübhane Rabbiyel-Âlâ" diyorsun. Secdeden sonra "Allahu Ekber" diyerek oturuşa geçilir. Kısa bir müddet oturuşta durulduktan sonra tekrar secdeye gidiyoruz ve tekrar üç defa "Sübhane Rabbiyel Âlâ" diyoruz."

Şiir gibi anlatan kocamı pür dikkat dinlerken aklıma gelenle gözlerimin dolmasına engel olamadım.

"Kurban olduğum neden gözlerin doldu..." 

Akan gözlerimi silen kocama tebbesüm edip konuşmaya başladım.

"Dokuz yaşımdayken hayal meyal hatırlıyorum. Babaaneme gitmiştik annemlerle. Birgün babannem odada bir şeyler yapıyordu. Babaaneme napıyorsun diye sormuştum. O da bana, Rabbim beni huzuruna davet etti. Namaz kılıyordum güzel kızım, dedi. Beni de senin gibi huzuruna çağırsın babaanne, diye çok ısrar etmiştim. Sonra başıma bir yazma bağladı. Otur yanıma anlatayım sana, demişti. Tam oturdum annem geldi, beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkardı.Tabi ben de çocuğum, ağlıyorum. Kafamdan yazmayı çıkardı. Bunlarla kafanı kimsenin meşgul etmesine izin vermiyeceksin diye çok bağırmıştı. Şimdi sen böyle anlatınca düşündüm ki ne çok öğrenmem gereken şeyler varmış da annem engel olmuş, meğer ne kadar boş yaşamışım."

HümaNur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin