Sabah alarmımla uyanmıştım. Alarmımı kapatmak için elimle telefonumu bulmaya çalışıyordum. Jafam yastığa gömülü gözlerim kapalı açmaya hiç de niyetim yok.
Alarm sustuğunda elimi yastığımın altına koyup kafamı kapalı olan perdeye çevirdim. Aniden perde açılınca gözüm kapalı şekilde kaşlarımı çatım.
"Hadi Uykucu bize kahvaltı hazırla!" Jiminin sesiyle uykulu şekilde mırıldanıp kafamı duvara doğru döndürüp sırt üstü yattım bu sefer.
Yorganım çekilince elimle tutup kafama kadar çektim. "Uyanmıyor musun? O zaman acil durum için kullanacam uykucu tilki"
Yatağımda baskı hissedince kulağımda yüksek sesle korna sesi duyunca çığlık atıp yere kapaklanınca yorganla beraber düşmüştüm. Yorgan tüm bedenimi kaplayınca kurtulamıyordum. Jimin battaniyemi çekşnce kabarık olan saçlarımı üfleyerek önümden çektim.
"İşe yarıyormuş" kahkaha attınca bizi izleyen yoongiyi görünce ona dil çıkardım. Jimine dönüp "komik mi hyung? Kafam ile popom acıdo, sağol" gülümseyerek kafamı öpünce "poponu da sevgilin öpsün bi zahmet" şaşkınca kaşlarımı kaldırıp uyarıcı ses tonuyla "hyung!"
"Tamam tamam kızma, hadi giyin de kahvaltı hazırlayalım beraber" kafamı olumluca sallayıp yerden kalkıp yatağımı düzeltim.
Banyoya gidip kısa duş alıp bornozumu giydim, dişlerimi fırçalayıp okul formamı giydim. Saçımı ve makyajımı yapıp aşağıya indim. Hala uykulu olduğum için uykulu sesimle "günaydın millet" hepsi oyuna dadanmıştı. Göz devirip söylendim "bari biriniz günaydın deseydi"
"Günaydın!" Hoseokun çığlığıyla yerimde kalırken baş parmağımla damağımı koyup kafamı geriye ittim "hyung çığlık atmasan da olurdu, sağol"
Mutfağa gittigimde jimin krep yapıyordu. Miri, yeontan ve holly yemeklerini yiyordu. Beni görüp yanjma gelince eteğimi dikkat ederek eğildim.
"Seninle ilgilenemedim bebeğim, özür dilerim" patisini eteğime koyup dudaklarımı yalayınca gülümsedim. Kafasını okşayıp öpünce küçük bir şekilde havlamıştı.
"Miriciğinle vedalaş da bana yardım et Esra" jimin bana kaşlarını çatarak söylendiğinde gülerek ona baktım. Çiçekli yemek önlüğü giymişti. Miriyi öpüp ayağa kalktım.
"Görevimiz nedir şefim?" elime kahvaltııkları verip "bunları masaya koy" masaya koyduğumda telefonumun sesini duydum. Jimine geleceğimi söyledim. Koşar adımla odama geçip çalan telefonumu aldım.
Allahım yarabbim bu nisa beni ne zaman rahat bırakacaktı. Açtığımda tam söyleneceğim zaman ağlama sesini duydum. "Nisa iyi misin?" daha çok hıçkırık sesi duyunca kaşlarımı çattım.
"Hayır iyi değilim! Mevsim beni oyuna getirdi Esra! Lütfen beni affet" kaşlarımı çattım. Ya bu da oyunsa? Tekrar hıçkırık yapınca anladım ki bu oyundu.
Nisa ağlarken hıçkırığı çok ince çıkardı ama burada zorla hıçkırık yapıldığını anladım ve kalındı hıçkırığı. Oyun oynuyorsa bende oynardım.
"Demiştim sana Nisa, ama sen tarafını seçmiştin. Deydş mi peki bana yaptıklarına?" ağlayarak konuştu. Ah numaracı nisa beni tanıyamamışsın "deymedi! Üzgünüm affet beni!"
"Affedersem ne malûm mevsimle barışıp tekrar oyun oynamayacağınıza? Hatta şu an ağlamaların bile oyun olmadığı ne malûm?" durdu durdu ve aniden bağırınca kaşlarımı çattım "sana yalan borcum mu var!?"
Kıkırdayıp "evet" derin nefes alıp "ben seni çocukluğumdan bilirim nisa. Sen ağlarken hıçkırığın ince olur, ama bilerek ve zorlanarak yaptığın için kalın oluyor. Yapma bana bunu. Mevaim yapsa inanırdım ama sen yapma nisa. Şu halimize bak? Biz seninle ne kadar iyiydik"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~BTS 8.Üye~
Fanfiction[DÜZENLENDİ] *İlk başta takma adları farklı yapmıştım sonradan değiştirdim. Hatalarım vardır o yüzden özür diliyorum sizden..* BigHit şirketi BTS'in 8.üye ihtiyacı olduğunu duyuru yapıyor ve bütün ARMY'ler sekizinci üye olmak için yapmadıkları kalm...