Tokyo'ya gelmiştik ve hayranlar, gazeteciler, roportajcılar filan bize soru sorarken korumalar bizi korurken biz son hızda özel araca binip otele doğru gidiyorduk.
Yoonmin çifti ise bir saniye bile hiç ayrılmamışlardı. Arkada vıcık vıcıklardı. Artık gına geliyordu, boğazımda kusmuk tadı hissedilince kusacaktım.
Bel çantamda titreşim hissedince telefonu çıkartığımda mevsim bana bir link atmıştı. Tıkladığımda kaşlarımı çatmıştım ama ellim sinirden titriyordu.
Gazate haberinde "BTS grubundan Kim Taehyung ile yeni üye olan Esra Öz, korece ismiyle Park Yoon ile sevgililer. Ama bize bilgi geldiğine göre Esra'nın şimdi sevgilisi var ve Taehyungla yatmayı düşünüyormuş. En yakın arkadaşına söylemiş. Bu olay korkunç! En kısa zamanda Esrayı atmaları lazım"
Sakin kal, sakin kal, sakin kal.
Neyine sakşn kalayım ben amk? Bunu bi görseler? Bangtan görse kim bilir ne derler. Ya ailem? Ya PD? Fanlar? Zaten fanlarım az. Delirecem ya!
"Esra niye ağlıyorsun?" Hoseok'un sormasıyla ona döndüm. Eli omzumdaydı. Göz yaşlarımı sildim. Hepsi bana bakıyordu. Taehyung ile jin öndeydiler. Namjoon hyung titreyen elimi tutu ve sakinleşmem için tatlı sözler söylemişti.
Ama sakinleşemiyordum! Hoseok hyung telefonumun açık olduğunu görünce almıştı ama ben telefonu sıkı sıkı tutuyordu. "Hyung.. Okuma lütfen"
"Esra, ver ne kadar kötü haldesin bilmiyorsun. Seni üzen şey bizi de üzer" elimden telefonu alıp okuyunca diğerleri de okumuştu. Ben utançtan ellerimle oynuyordum. Öyle bişi yoktu, o habere inanacak mıydılar? Yoksa bana inanacaklar mıydı?
"Yoon-" Hoseok hyungun lafını keaip hemen kafamı ona çevirdim. "Hyung yemin ederim öyle bişi yok. Benim bunca zaman tek bir sevgilim oldu o da Taehyung. Ben öyle bişi de düş-" Hoseok kolumdan çekip sarılınca ağlamaya başladım. Ne seslice ne sessizce. Sadece hyunguma sarılıp ağladım.
Ayrılıp göz yaşlarımı ailip alnımdan öptü. "Sen buraya geldiğinde nasıl biri olduğunu anladık. Nasıl biri olduğunu da biliyoruz. Hem taehyung böyle biriyle asla sevgili olmaz, ama sen öyle biri değilsin. Sen yetenekli ve masumsun. Ağlama ve konser için odaklan. Tamam mı kız kardeşim?"
Kafamı olumluca sallayıp hoseok hyunga daha sıkı sarıldım. "Şu lanet arabadan bi ineyim bende sarılacam!" jiminin söylemesiyle gülmüştük. Telefonumu jin hyungtan alıp çantama koymuştu. Dikiz aynasından taehyunga baktığımda o da bana baktı. İyiyim der gibi gülümsediğimde o da bana göz kırpmıştı.
Otele vardığımızda oda kartlarımızı alıp eşyalarımızı da alıp gitmeye başladık. Jimin ile aynı odadaydık. İkimiz cidden çok iyi anlaşıyorduk. Hepsiyle çok iyi anlaşıyorduk. Ama Yoongi tam bir abim gibiydi.
Jiminle odaya girdiğimizde cam kenardaki yatağa ilerleyeceken yatağa zıpladı. Cidden zıpladı. Ben ise çocuk gibi tepinip mızmızlanmaya başladım.
"Hyung! Çekil ya! Orası benim" omzunu silikip dizlerininin üstünde oturdu. "Ben kaptım"
"Hyung! Bağırtma beni sesim lazım bana akşam. Cam kenarı olmadan yapamam ben. Lütfen hyungie~" yüzüme yastık attınca yastığı tutum "hyung yalvarırım çekil ya. Bak yoongi ile özel yer ayarlıyacam"
Heyecanla bana bakınca "cidden mi?" kafamı olumluca saladım. "Evet. Ama çekil hyungiem" düşünür gibi yaptı "yalansa?" oflayıp "hyung ne zaman yalan söyledim? Hem en büyük shipperımsınız ya"
"Kıyamadım gel" sevinçle yanına gidip yanağını öpünce yatağa yapıştım. "Sözün var maknae" elimle 'tamam' isareti yapıp çantamdan mavi JBL kulaklığımı çıkartıp Faith Marie - NVM müziğini açıp kitap okumaya başladım. Bu şarkı cidden beni ağlalatıyordu, anlamı da çok güzel.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~BTS 8.Üye~
Fanfiction[DÜZENLENDİ] *İlk başta takma adları farklı yapmıştım sonradan değiştirdim. Hatalarım vardır o yüzden özür diliyorum sizden..* BigHit şirketi BTS'in 8.üye ihtiyacı olduğunu duyuru yapıyor ve bütün ARMY'ler sekizinci üye olmak için yapmadıkları kalm...